Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki gün, siyaset ve yeni açılımlar forumunda yaptığı konuşmada Türkiye’ye dair hayali, ideali, teklifi olan kim varsa hiçbir ayrım yapmadan herkesin katkısını almayı arzu ettiklerini söyledi. ‘Türkiye Yüzyılı’ adını verdiği eksende yapılacak tartışmaların ortaya çıkaracağı sinerjinin hem partisi hem de ülke siyasetine yeni bir perspektif kazandıracağını düşünen Erdoğan bu toplantıların aynı zamanda katılımcı demokrasi ideallerinin en güzel örneklerinden birini teşkil edeceğine inandığını ekledi.

***

Konuşmasının devamında, kısa sürede karar alabilmenin önemine de değinerek, Türkiye’yi parlamenter demokrasinin ‘hantallığından’ kurtarmış olmayı bir ‘ileri görüşün neticesi’ olarak tarif etti. Temsili demokrasiyi bile ilerlemenin önünde yavaşlatan, hatta durduran bir engel olarak gören Erdoğan’ın, katılımcı demokrasiye övgüsü, söylenenleri ve yapılanları göz önünde bulundurduğunuzda, ortada bir çelişki varmış izlenimini verdiyse eğer, sakın tereddüt etmeyin, sorun sizde, sizin algınızda! Erdoğan ve partisi AKP, “sütte leke var bizde yok” ülküsüyle Türkiye siyasetine yepyeni bir vizyon kazandırdı. Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un da oldukça isabetle tespit ettiği gibi, “son yılları saymazsak, enflasyon ortalaması yüzde 8-9 civarındadır.” AKP’nin üzerine yirmi yıllık kat çıktığı o ideolojik temel işte bu tek kelime ile özetlenebilir. “Saymazsak!”

***

Onu, bunu, şunu ‘saymazsak’ sorun yok, her şey yolunda. Ama elbette o iş, öyle söylendiği kadar kolay değildi. Her ciddi yönetim ve ileri görüşlü yöneticinin yapması gerektiği gibi, hangi kurum ve yapı neyi ‘saymayacak’ ustalıkla belirlenmeliydi. Misal, Türkiye’de milyonlarca çocuğun yoksulluk yüzünden dengeli ve sağlıklı beslenemediğini, öğrencilerin okulda açlıktan bayıldığını, tok hissetsin diye su içtiğini ‘saymazsanız’ Türkiye ikinci yüzyılına ekonomik şahlanmalarla girmek üzere. Dolayısıyla CHP, HDP ve İyi Parti’nin öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek verilmesine ilişkin önergenin AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesi duruma uygun. Yoksulluk yok, açlık yok, hani neredeyse ortada öğrenci de yok. Onlar aslında ülke ekonomisine katkı sağlayacak potansiyel çocuk işçiler.

***

Misal, Bartın’da meydana gelen maden patlamasında, tehlike uyarısının önceden yapıldığını gösteren Sayıştay raporuna rağmen, 42 insanın ölümünü cinayet ‘saymazsak’, bu, işin fıtratında var. Tedbir alınmadığını ‘saymazsak’ cinayet değil, kaza. Hatta mukadderat. Alnın yazısı. Misal, Covid-19 sebebiyle meydana gelen ölümleri gizleyerek ‘saymazsak’ Türkiye pandemi yönetiminde çok başarılı bir performans sergiledi. Misal, halkın üzerindeki ağır vergileri ‘saymazsak’ ülkemiz her geçen yıl büyüdükçe büyüyor, zenginliğine zenginlik katıyor. Burnumuzun dibindeki Avrupa’da halk doğalgaz ve elektrik yokluğu çekerken, bizim saraylarımız ışıl ışıl!

***

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan rapora göre, geçen yıldan bugüne ülkede yakalanan metamfetamin miktarındaki artış rekor düzeyde. Rapor, tehlikenin boyutlarını ortaya seren ciddi bir kanıt olarak ‘sayılmazsa’ ve uyuşturucu yüklü gemilerin dümenini neden Türkiye limanlarına kırıp durduğuna dair haberlerin üzeri çizilirse, ki artık yeni bir dezenformasyon yasamız da var, o zaman CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, çocukların bile kolaylıkla ulaşabildiği metamfetamin uyarısı ve kara paranın memlekette elini kolunu sallaya sallaya gezinmesine fırsat tanıyan yasal düzenlemeye getirdiği eleştiri sonrası hakkında suç duyurusunda bulunulması kitabına uygun. Son yılları ‘saymazsanız’, Erdoğan’ın katılımcı demokrasi ideali ile Türkiye’yi 2023’te yeni bir yüzyıl bekliyor. Tabii ‘saymazsanız, saymazsak!’