SDG-HTŞ anlaşması, ABD planı, Colani'nin anayasası
Suriye’yi “demokratikleştireceği” ileri sürülen SDG-HTŞ anlaşmasının üzerinden üç gün geçmeden maskeler düştü. Colani, geçici anayasayı imzaladı. HTŞ ile anlaşmayı alkışlayanlar tepkili: Otoriterliği perçinliyor.

ABD-İsrail menşeli, Körfez monarşileri destekli “Yeni Ortadoğu düzeni” inşasında tuğlalar adım adım döşeniyor. Geçen hafta bu sütunlarda yazmıştık: “90’ların Balkanları gibi emperyalizmin av sahasına dönüştürülen Ortadoğu’da tarihin seyri hiç olmadığı kadar hızlı akıyor. 7 Ekim Hamas saldırılarının tetiklediği dönüşümün ilk evresi Suriye’nin HTŞ’ye teslim edildiği 8 Aralık itibariyle bitti. Şimdi ikinci evredeyiz. Bu sürecin kilit ülkesi olan Suriye’de ‘emperyal bir ince mühendislik’ devrede. Öcalan’ın çağrısı, SDG-HTŞ anlaşması, hepsi bu sürecin mühendislik ürünleri.”
Suriye’de ve Ortadoğu’da süreç Amerika'nın kurguladığı şekilde işliyor. Suriye’de hızlanan siyasal gelişmeler de içsel dinamiklerden ziyade, dış faktörlerin yani emperyalist müdahaleciliğin etkisiyle vuku buluyor.
8 ARALIK’TAN BU YANA YAŞANAN KIRILMALAR
Peki neler oluyor? 8 Aralık’tan bu yana geçen üç aylık süredeki gelişmelerin kırılma anlarını hatırlayalım:
8 Aralık: HTŞ, Şam’ı ele geçirdi
Yaklaşık on yıldır İdlib’i kontrol eden cihatçı çeteler, 27 Kasım’da taarruza geçerek Halep, Hama, Humus derken 11 günde Şam’a girdiler. Esad ülkeyi terk etti, Colani liderliğindeki HTŞ Suriye’de yönetimi ele geçirdi.
27 Ocak: Colani yetkileri topladı
Ülkeyi fiilen yöneten HTŞ lideri Colani, kendisini “resmen” cumhurbaşkanı ilan etti. Ordu, bürokrasi, devlet mekanizması lağvedildi.
27 Şubat: Öcalan'dan silah bırak çağrısı
1999'dan beri İmralı Cezaevi'nde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, örgüte silah bırakma çağrısında bulundu. Öcalan'ın bu çağrısı, Suriye'nin kuzeydoğusunu kontrol eden YPG/SDG’yi de kapsayıp kapsamadığı tartışıldı. Her iki taraftan da "süreç Suriye ile uyumlu" açıklamaları yapıldı.
6 Mart: Alevi bölgelerine operasyon
Batı’nın tanıdığı, Amerika’nın desteklediği Colani’ye bağlı birlikler Akdeniz kıyı hattındaki Alevi bölgelerine saldırıya giriştiler. Günler süren saldırılarda Alevilere ve Hıristiyanlara yönelik katliamlar yaşandı.
10 Mart: SDG-HTŞ anlaşma imzaladı
Alevilere yönelik katliamların gölgesinde, SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile HTŞ lideri Colani arasında ABD’nin desteğiyle Şam’da anlaşma imzalandı.
8 maddelik anlaşmanın ilk iki ve 6’ıncı maddesi şunları içeriyordu:
• Madde 1: Dinsel ve etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm Suriyelilerin siyasal sürece ve devlet kurumlarına katılım hakları güvence altına alınacak.
• Madde 2: Kürt toplumu, Suriye devletinin asli bir unsuru olarak tanınacak, vatandaşlık ve anayasal hakları garanti altına alınacak.
• Madde 6: Anlaşmanın en tartışmalı maddesi ise 6’ıncı maddesiydi: Suriye devletinin, Esad rejiminin kalıntılarına ve ülkenin güvenliği ile birliğine yönelik her türlü tehdide karşı mücadelesi desteklenecektir.
ÜÇ GÜN SÜREN ‘ANLAŞMA’ SEVİNCİ
Gerek Suriye Demokratik Güçleri (SDG), gerekse de Suriye, Türkiye ve Irak’taki Kürtler ekseriyetle anlaşmayı büyük bir zafer olarak sundular. Demokratik, ilerici kamuoyunun “Bir yanda katliamlar sürerken diğer yanda cihatçı çetelerle el sıkışılmaz” eleştirileri görmezden gelindi.
SDG Lideri Mazlum Abdi yaptığı açıklamada anlaşmanın "Yeni Suriye'nin inşası için gerçek bir fırsat sunduğu" söylendi. PKK’nin üst düzey yöneticilerinden Cemil Bayık, "Bu bir başlangıçtır ve olumludur. Önder Apo’nun hamlesi, bütün halklar, inanç ve kültürler içindir. Bu hamle ile herkes kazanacaktır. Kimsenin bu hamle karşısında durmaması gerekiyor" dedi.
Anlaşmayı tarihsel bir eşiğin geçilmesi olarak muştulamaya devam eden Kürtlerin sevinci sadece üç gün sürdü.
COLANİ’YE SINIRSIZ YETKİ VEREN GEÇİCİ ANAYASA
13 Mart Perşembe: Suriye’yi ‘demokratikleştireceği’ iddia edilen Ahmed eş-Şara (Colani), ülkeyi ele geçirmesinin üçüncü ayında beş yıl geçerli olacak geçici anayasa bildirgesini “Suriye için yeni bir tarih" olması umuduyla imzaladı.
İslam devleti kurmayı hedefleyen 53 maddelik anayasa bildirgesinde öne çıkan maddeler şöyle:
• Madde 1: Suriye Arap Cumhuriyeti, tam bağımsız ve egemen bir devlettir. Coğrafi ve siyasi birliği bölünemez ve herhangi bir parçasından vazgeçilemez.
• Madde 2: Cumhurbaşkanının dini İslam'dır ve İslam hukuku (fıkıh), yasaların temel kaynağıdır.
• Madde 20: Halk Meclisi, Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve kalıcı bir anayasa kabul edilene ve yeni parlamento seçimleri yapılana kadar yasama görevini yerine getirir.
FİDAN, GÜLER, KALIN ŞAM’DA: KABİNE OYUNU
Colani’nin anlaşmayı imzaladığı saatlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın Şam’daydı. Colani ile yapılan görüşmede SDG ile anlaşma, anayasa hazırlıkları, cihatçılar ile HTŞ karşıtı güçler arasındaki gerilim, Suriye'nin yeniden inşası, İsrail'in saldırıları ve Şam'da kurulacak Ortak Hareket Merkezi'nin görüşmenin ana gündem maddeleriydi.
Ankara heyetinin çıkarması, Suriye’de pozisyon alma amaçlıydı. Colani üzerinde etkin olmaya çalışan “yeni Osmanlıcılar,” Şam’daki HTŞ yönetimini cilalama peşinde. Bu kapsamda kabinede Kürtlerden, Alevilerden, Dürzi ve Hıristiyanlardan isimlerin de alınması için Colani’ye telkinlerde bulunduğu iddia edildi.
Hakan Fidan, Colani görüşmesi sonrası katıldığı bir tv programında sürece dair şöyle diyecekti: "Suriye ziyaretimiz önemli bir ziyaretti. Türkiye olarak bizim yaşamsal çıkarlarımız var, başta güvenliğimiz olmak üzere. Suriye'nin içinde bulunduğu şartları suistimal eden terör örgütleri vardı. O konuları görüştük, mevcut gelişmeleri gözden geçirdik. Orada ileriye yönelik döşenmiş mayınlar olabilir. Biz hiçbir zaman için orada bir otonomi veya özerklik arayışına ilişkin bir taviz olduğunu düşünmüyoruz."
ÇEŞİTLİLİK, DEMOKRASİ DEĞİL, ZORBALIK GELDİ
SDG-HTŞ anlaşması sonrası Suriye’nin etnik ve mezhepsel çeşitliliğini de kucaklayan yeni bir yönetim modelinin hayata geçirileceği söylemleri havada uçuşurken Colani'nin “geçici” anayasa” hamlesi tüm maskeleri düşürdü, hevesleri kursaklarda bıraktı.
Üç gün boyunca SDG-HTŞ anlaşması üzerinden yeni Suriye’ye dair güzellemeler yapanlar tüm çevreler ayağa kalktı.
KÜRT GÜÇLERİN SEVİNCİ ÜÇ GÜN SÜRDÜ
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Colani’nin imzaladığı Anayasal Bildirgeyi "Suriye'nin ulusal ve toplumsal kimliğinin tahrif edilmesi" olarak niteledi. Bildirgenin “Baas rejiminin uyguladığı standartlara ve kriterlere benzer hükümler ve geleneksel bir üslup” içerdiği belirtildi. Anayasanın Suriye'nin gerçekliği ve çeşitliliğiyle çeliştiği, Kürtlerden Araplara, Süryanilerden Asurilere ve diğer bileşenlere kadar çeşitli bileşenlerinin izinden ve ruhundan yoksun olduğu vurgulandı. Kürtlerin varlık ve kimliklerinin tanındığı SDG-HTŞ anlaşmasının "entegrasyon" hükümlerine de aykırılık arz ettiği belirtildi.
Suriye Demokratik Konseyi (SDC) de HTŞ yönetiminin anayasal bildirgesini tamamen reddettiklerini açıkladı. Açıklamada şöyle denildi: “Bu taslak anayasa otoriterliği yeni bir biçimde yeniden üretiyor. Merkezi yönetimi sağlamlaştırıyor ve yürütme otoritesine mutlak yetkiler veriyor. SDC, 'geçiş aşaması' bahanesiyle diktatörlüğü yeniden yaratma girişimini şiddetle reddeder. Herhangi bir anayasal bildirge, gerçek ulusal mutabakat sonucu olmalı, bir parti tarafından dayatılan bir proje olmamalıdır. Otoriter bir rejimin yeniden inşasını kabul etmeyeceğiz.”
COLANİ'NİN ANAYASASI BİR HAYAL KIRIKLIĞI
Barzani yönetimine yakın Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) de anayasa taslağının, Suriye’nin çok uluslu yapısını yok sayan, demokratik dönüşümü engelleyen bir adım olduğunu vurgulayarak, "bir hayal kırıklığı" olan bildirgenin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti.
Sadece Kürtler değil Suriye'deki Dürziler ve diğer etnik-toplumsal gruplar da "geçici anayasa"ya tepkili. Süveyda Dürzi Operasyonları Komutanı Baha Cemal, HTŞ yönetimi tarafından hazırlanan anayasa taslağının Dürzi toplumu tarafından kabul edilmediğini söyledi. Anayasa taslağını kabul etmeyeceklerini vurgulayan Baha Cemal, anayasanın İslami fıkhı temel yasa kaynağı olarak belirlemesine de tepki göstererek, "Biz bölünmeyi reddediyoruz ancak dini ve etnik temelli bir sistem yerine, insan haklarına saygılı bir devlet talep ediyoruz” dedi.
EMPERYALİZM İLE UYUMLU SİYASAL İSLAMCI REJİM
Ortadoğu’daki “yeni dizayn”la ilişkili Suriye’deki çok aktörlü hesaplaşma, kapışma şiddetlenerek devam edecek. Emperyalizm ve bölge gericiliğinin kontrolündeki Suriye’de “Amerikan barışı” devreye sokulurken bu durumun yol açtığı ve de açacağı sismik hareketler tüm bölgeyi sarsacaktır.
Suriye’de kurumsallaştırılmaya çalışılan “emperyalizm ile uyumlu siyasal İslamcı rejim” inşası için her yola başvurulurken buradan bir demokrasi ve özgürlük çıkmayacağı açık.
Aksi bir yanılgıya düşenler bir kez daha üç günde gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaktır!
Yazarın Son Yazıları
- Emperyalist yayılmacılık ve yeni toprak savaşları
- İçeride otoriterleşme, dış politikada teslimiyet: 2 günde çifte fiyasko
- Uluslararası konjonktür Erdoğan’dan yana (mı?)
- Siyasi tarih mezarlığı kendini yıkılmaz gören rejimlerle dolu
- 7 Ekim sonrasının Ortadoğu denkleminde ikinci evre: Dürzilerin özerkliği, Öcalan’ın çağrısı