Seçim mi, kurultay mı? Geçim mi, çözüm mü?
Yaşam ülkenin büyük çoğunluğu için her gün daha zorlaşıyor. Kimilerimiz için kelimelerle anlatılamayacak vahşilikte akıyor hayat. Bir sabah gencecik bir çocuk iki kadının boğazını kesiyor. İki gün konuşuyor herkes. Üçüncü gün bir bebeğe tecavüz edilmiş oluyor çünkü. İki günlük yeni bir konu. Sokak hayvanlarına tecavüz eden, işkence eden ilkellik cezasız kaldıkça bunlar aratacak diyoruz. Çünkü bu onlar için normal ve iktidarın tanımlayıp meşru gördüğü bir yaşam biçimi. Anlatamıyoruz! Çözümü köpek ve kedi katliamında arıyor iktidar! Çünkü yaşam hakkı değil oy alması da yönetmesi de kolay olan ilkelleri, ilkelliği koruyan bir rejim yönetiyor ülkemizi.
Tek başına çocuklarına iki lokma kuru ekmek verebilmek için hurdacılık yapan bir annenin zorunlu olduğu için evde bıraktığı 5 evladı yanarak can verdi. Derin yoksulluğu, ekmeğe muhtaç insanları görmeyen iktidarın gündemi de hukuku da farklı. Kadın katilleri, çocuk katilleri, sıradan şiddetle canı istediğinde can alanlar, trafikte adam öldüren hükümete yakın şunlar bunlar, hırsızlar, uğursuzlar ceza almazken bu trajedinin suçlusu hemen bulundu ve tutuklandı. İhmalkâr anne!
Anayasayı, Anayasa Mahkemesini, hukuku tanımayan bir iktidarı yasalarla ve seçimle değiştirmeye inanan iktidarın karşısında normalleşme, yumuşama politikaları ve bolca konuşan bir ana muhalefet lideri var. Her yere gitmeyi önemsiyor. Zamanlama her zaman tutmasa da bu olumlu. Örneğin ilk kez bir Genel Başkan İlhan Erdost’un kabri başında anma etkinliğine katılıyor. Bu çok kıymetlidir. Ama Tekel işçileri çıplak ayak meclis kapısında itilip kakılırken İskenderun’da belediye ziyaretinde. Bazen zamanlaması tutmuyor bazen arkası gelmiyor. Özgür Özel her gittiği yerde mutlaka ikonik, gündem tutacak bir fotoğraf çektiriyor. Ses getirecek tanımlamalarla, tamlamalarla dile getirdiği anlık çıkışları ve ironik göndermeleriyle, Sarı Vosvos örneği gibi türlü detayla aktardığı anılarıyla, bazen de bir ileri iki geri açıklamalarıyla konuşuluyor. Haklı ve güçlü çıkışlar normalleşmeye ters düşerse gerek görülen açıklamalarla bu kez emekçiyi, muhalifi, mağduru hayal kırıklığına uğratıyor.
Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün son araştırmasına göre CHP yüzde 32’den 26’ya gerilemiş. AKP ise %28’den 32’ye yükselmiş. Bu araştırma Bahçeli’nin Öcalan’ı meclise daveti ardından yapılması nedeniyle önemli başka sonuçlar de içermekte. Ancak son dönem araştırmalarıyla genel perspektif açısından uyumu önemli. Metropol’ün Temmuz verileri Nisan’dan itibaren oy kaybı gösteriyor. Aksoy Araştırma’nın Ekim ayında gerçekleşen Türkiye Monitörü araştırmasında CHP %32,6, AKP %30,5 oranında görünse de Metropol araştırma sonuçlarıyla uyumlu bir sonuç olarak CHP oylarının yerel seçim oranlarından geriye gittiğini işaret ediyor. AKP ekonomi ve baskı rejimiyle oy kaybetmeye devam ederken CHP de yerel seçim başarısının ardından, tam da bu nedenle seçmenin kendisine açtığı fırsat alanında sürekli kan kaybediyor.
Böyle bir tablo karşısında iktidar yapay gündemle muhalefeti zayıflatma stratejisinde başarı göstererek yol alıyor. Türkiye’nin en önemli sorunları sıralamasında sadece %0,5 oranıyla dile gelen terör gündemde tutularak, İsrail’in Türkiye’ye saldırabileceği söylenerek, çözüm süreci ve barış sahte gösteriler ve kayyum atamalarıyla kirletilerek gündeme oturtuluyor. Halkın gündeminde erken seçim var. CHP yönetiminin de gündemi erken seçim! Ancak ülke sorunlarını çözecek bir program, somut vaatlerle değil, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusuyla sınırlı açıklamalar ve arada “hodri meydan” çağırılarıyla meşgul bir yönetim anlayışı sürdürülüyor.
“47 yıl sonra birinci parti olmuşken”, “Katıksız kibir ve gözü dönmüş ihtiras” ile “yersiz ve zamansız olarak” dile getirilen eleştiriler değil de “böylesi siyasi bir ortamda” ülkede normal olan hiçbir şey yokken atılan normalleşme adımları bugün ard arda kayyumlar getiren siyasi zeminine yardım etmiş olmuyor mu? Parti içi hizip tartışmalarını alevlendiren, parti içinde değişimi destekleyenler ve desteklemeyenler ötekileştirmesiyle oyalanıp muhalefeti “yumuşatmak” olmuştur. “Gerekirse iktidar olmayıp ‘tarihin doğru tarafında’ yer almayı” seçen bir Genel Başkan’ın, 1. parti konumunu muhalefette kalma haline çevirme tercihi seçmende güvensizliği artırıyor. CHP seçmen ve tüm muhalefet partilerinden benzer eleştiriler alırken Genel Başkan iktidar partisinin başkanından yüksek sesle takdir ve teşekkür görüyor.
Konu ne kurultay, ne erken seçim, ne kimin aday olacağıdır. Seçimli ya da seçimsiz olması ayrı bir tartışma konusu olsa da ivedilikle bir program kurultayı yapılmalıdır.
İktidarı değiştirecek sonuç için güven, güven için somut ve kapsayıcı bir program ve bu programın seçmene anlatılması seçimin zamanlamasından elzem görünüyor.