2023 seçimleri Türkiye sınırlarının ötesinde önem taşıyor. Bu seçimin sonucu popülist kutuplaştırıcı siyasete karşı yapıcı olumlu siyasetin mücadelesini de yansıtacak. Ancak öncelikle yakından ilgilendiğim bir konuya değinmek istiyorum.

Türkiye’nin seçimler sonrası göç ve mülteci politikası ne olacak? Bütün partilerin şu veya bu şekilde değindiği ve ekseriyetle göçmen ve mülteci düşmanı tonlarda ifadeler seçim beyannameleri ve siyasi demeçlerde gözümüze çarpıyor. Sosyalist muhalefet içinden unsurlar dışında yapıcı ifadelere rastlamak maalesef çok zor. Ancak seçim sonrasında muhtemel iktidar olacak ya da siyasetin akışını belirleyecek iki partinin ne dediği özellikle önemli. Burada sadece beyannamelere değineceğim yoksa tek tek demeçler dikkate alındığında beyannamelerin tam aksine pek çok ifade de bulunacaktır.

***

AKP beyannamesinde göçmenlere ve mültecilere karşı ılımlı ifadeler kullanılmış. Mültecilerle ilgili siyaset bizim akademik araştırmalarda kuramlarda iddia ettiğimize uygun bir biçimde göçü tetikleyen nedenlerin ortadan kaldırılması çerçevesinden formüle edilmiş. İnsani güvensizlik ortamının ortadan kaldırılması hedefi belirlenmiş: "Çevremizdeki coğrafya ve bölgelerde çatışmaların ve krizlerin sona erdirilmesi için her türlü çabayı göstereceğiz. Çevremizde barış ve refah kuşağı oluşturmak için ikili ilişkilerimizde normalleşme süreçlerine devam edeceğiz.” “Komşumuz Suriye’deki savaşı, bu ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde, Suriye halkının meşru beklentileri doğrultusunda çözmek için tüm imkânlarımızı seferber edeceğiz.”

Bunun sağlanması ile geri dönüşe de değinmekle birlikte asıl yeni göç dalgalarının bu şekilde durdurulabileceği mesajı verilmiş: “Güvenli bölgelerde devam eden çatışma sonrası istikrar sağlama sürecini desteklemeye, yeni göç hareketliliğinin oluşmasını engellemeye ve Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunan sığınmacıların geri dönüşünü kolaylaştıracak mekanizmaları daha etkin şekilde hayata geçirmeye devam edeceğiz.”

Beyannameyi hazırlayan yöneticiler ve danışmanları tebrik etmek gerek. Geçmişteki örnekleri ile karıştırılmasın ama buna “yetmez ama evet” denebilir.

***

Seçimin galibi olması muhtemel olan Millet İttifakı’nın ve amiral gemisi CHP’nin beyannamelerinde ne dedikleri çok önemli. Millet İttifakı oldukça detaylı bir göç ve mülteci politikası öneriyor. Ancak geri gönderme meselesi demeçlerde olduğu gibi burada da karşımıza çıkıyor. Rakiplerinin daha geniş tuttuğu göçü önleyici siyaset Suriye odaklı formüle edilmiş. Ayrıca sınır kontrolü ve göçmenlerin ülke içindeki kontrolüne vurgu yapılmış.

CHP kendi beyannamesinde de benzer ifadelere yer veriyor: “Suriye’de barışçı çözüm sonrasında ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyeliler arasında dileyenlerin mağdur edilmeden, aşamalı olarak, güvenli bir biçimde ülkelerine geri dönüşünü sağlayacağız.” “Başta çocuklar olmak üzere Suriyelilerin kayıt dışı ve kabul edilemez koşullarda çalıştırılmasının önüne geçeceğiz.”

Ana muhalefetin genel olarak ılımlı bir siyasi dil takındığı şüphe götürmez ancak göç ve mülteciler konusundaki tavrı kabul edilir gibi değil. Öncelikle ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı bir tutum takınmaları gerekli. Ayrıca da bu geri gönderme merakından vazgeçmeleri gerek.

***

Irkçılığa ve yabancı düşmanlığına hayır demenin neden elzem olduğunu açıklamaya gerek yok. Karşı çıkmamak en hafifinden ayıp olur. İki ana neden geri gönderme mantığına da karşı çıkmayı gerektiriyor. Birincisi 1923 Lozan Anlaşması sonrası yaşanan zorunlu nüfus mübadelesi ve Pakistan-Hindistan paylaşımından sonra yaşanan zorunlu nüfus değişimi dışında bunun örneği yok. Modern dünyada bu yapılabilecek bir şey değil. Sadece ırkçı sağ siyasetçilerin sık kullandığı gerçekçi olmayan ama kutuplaştırıcı bir söylem.

İkinci neden Türkiye’nin kendi göç deneyimi. Yüz yıldır bu ülkeden insanlar kaçarken ve yurtdışına yerleşmiş nüfusu 7-8 milyonu aşmış bir ülkenin gidenlerin dönmediğini ve neden dönmediğini artık anlaması lazım. Suriye Ortadoğu’nun İsviçre’si olursa zaten hepimiz oraya göç etmek isteriz ama derdiniz Suriye’yi ve Suriye durumundaki ülkeleri İsviçre yapmak olmalı.