Seçimler yaklaştıkça, sorunlar da çözdükçe dolaşıyor. Mesela YRP Cumhur İttifakı’na önce katılacağım diyor, katılmıyor, sonra katılıyor. YRP ve HÜDA-PAR katılımıyla oylarının artmasına heveslenen Saraylılar, gelenden fazla gidecek oy ihtimaliyle şaşalıyor. Sonra MHP ve BBP ayrı listeyle gireceğini açıklıyor. Belli ki el yükseltiyorlar. Benzer sancılar Millet İttifakı’nda da yaşanıyor. İYİ Parti kendi listesinde başka bir partiye yer vermeyeceğini söylüyor. Deva Partisi de ayrı listeyle katılacakmış. Diğer üç parti CHP listelerine bel bağlamış gibi. Seçim kanunundaki son değişiklik işleri epey dolaştırdı. Bir parti, ittifaka dahilken seçime kendi ismiyle girdiğinde, ancak yeterli oyu aldığında milletvekili çıkaracak ve çıkaramazsa aldıkları oylar heba olacak. Her üç ittifak için de durum böyle. Ve listelerin kesinleşmesine daha bir hafta var. Son dakikaya kadar kim bilir daha neler olacak.

***

Farkındasınızdır, son günlerde yapay zekâ haberlerinde bir artış oldu. Ben de çözdükçe dolaşan bu gidişata acaba yapay zekânın bir cevabı var mıdır diye merak ettim. Aslında çok kolay. İnternette “ChatGPT” denilen yapay zekâ sayfasını açıyorsun, sen soruyorsun, o da cevaplıyor. Okuyucunun merakını gidermek için önce şunu sordum: ChatGPT nedir, ne işe yarar? Cevabı çok kibardı: “Merhaba! Ben ChatGPT, OpenAI tarafından eğitilmiş büyük bir dil modeliyim. Herhangi bir konuda bilgi edinmek, pratik yapmak veya tartışmak istiyorsanız, benimle konuşabilirsiniz.” Güzel. Ben de ChatGPT ile konuşmaya başladım ve sordum: 14 Mayıs 2023 Türkiye seçimlerini kim kazanır? “Üzgünüm,” dedi, “ ben sadece bir yapay zekâ dil modeliyim ve canlı olayları veya gelecekteki olayları tahmin edemem. Ayrıca politik yorum yapmak ya da herhangi bir siyasi parti ya da aday hakkında görüş bildirmek gibi bir görevim de yok.” Böyle dedi ama ChatGPT’nin bir üst versiyonu da çıkmış, belki o biliyordur cevabını!

***

İyi de bizim memlekette, yapay zekâ ne kadar işe yarar ki? Çünkü zekâ yerine kurnazlıklar yarışıyor. Bu yüzden ChatGPT’ye “Zekâ ile kurnazlık arasındaki fark nedir?” diye bir kez daha sordum. “Zekâ,” dedi “ bir kişinin genel olarak düşünme, anlama ve öğrenme yeteneğidir.” Ve devam etti: “Kurnazlık ise bir kişinin başkalarını manipüle etmek, kendi çıkarlarını korumak veya kazanç elde etmek için kullanabileceği hileli veya entrikacı davranışlar göstermesidir. Dürüstlüğe, şeffaflığa ve adaletli davranmaya aykırıdır.”

Eh işte, Saraylıların her adımını böyle attığını zaten biliyorduk. Peki ama, “yapay zekâ olur da yapay kurnazlık olmaz mı?” ChatGPT, “Aslında,” dedi, “yapay kurnazlık terimi, bir çeşit yapay zekâ uygulaması olan ‘sahte zekâ’ (artificial cunning) terimiyle eşanlamlı olarak kullanılabilir. Sahte zekâ, bir yapay zekâ sisteminin sadece belirli bir amaca veya hedefe ulaşmak için tasarlanmış özel bir algoritmayı kullanarak davranış sergilemesi anlamına gelir.

Bu tür bir sistem, önceden belirlenmiş bir hedefi gerçekleştirmek için bir takım hileli veya şüpheli yollar kullanabilir.” Ama bu cevabı bilmek için de fazla zeki olmak gerekmiyor. Saraylılar yıllardır aynen böyle yapıyor nitekim. Hatta yeni bir Saraylı daha zuhur etti. İkide bir yapay zekâdan filan söz eden bir Muharrem İnce, zeki midir, kurnaz mıdır? Yoksa başka bir şey mi?

***

Bu arada, dünyada yapay zekâ destekli programların “dezenformasyon” amaçlı (yapay kurnazlık olarak!) kullanımına dair endişeler de artıyor. Bizde seçimlere haftalar kala, sadece yapay değil tüm çeşitleriyle kirli kurnazlıkların bütün araç ve gereçleriyle devreye sokulacağından kuşku yok. Ama deprem, ama ekonomik kriz, ama kronik mutsuzluk ortada dururken, kurnazlığın bırakın yapayını, feriştahını yapsalar, ne yazar?

Söylemeye gerek yok, bize lazım olan devrimci akıldır, devrimci zekâdır. Ve bunun cevabı için ChatGPT’ye filan da ihtiyacımız yoktur. Her bir şeyi sorgulamalı, devrimci çözümler peşinde koşmalıyız. Siyasettir diye bize her dayatılanı kabul etmemeliyiz. Eşitlikçi, özgür bir dünya için yollara düşmeliyiz. Ancak böyle bir devrimci zekâ, tüm melun kurnazlıkların üstesinden gelebilir. Ama bunun için önce kara düzenin derhal sona erebilmesi uğruna “gri” de olsa acil bir çözümden yana olmak gerekir.

Önümüzde kara ve gri senaryolar varken ve tepemizde gri ya da karabulutlar ve henüz esmeyen bir rüzgâr asılıyken, ya karabulutları dağıtacak ya kallavi bir fırtına başlatacak günlere yaklaşıyoruz. Yapay kurnazlıklar onların olsun ve yolumuz fırtınalı yolculuklarımızda da açık olsun!