Google Play Store
App Store

Bir imge, bir işaret, bir jest sembole dönüşebilir ve yığınları peşinden sürükleyebilir. Sembol, ayrık parçaları birbirine yapıştırmaya ve kalabalıklardan topluluk yaratmaya yarayan temsili bir araç.  Topluluğa ve üyelerine kimlikliği veren bir işaret olarak, aynı zamanda yığınlara özgü davranışları da  tetikleyebilir. Bir sembol, topluluğa dair değerleri temsil edeceği gibi, sürüye özgü davranış biçimlerini de içerebilir. Dolayısıyla sembol, dışladığı ötekilerin makûs tarihini de bünyesinde taşır. Bir sembol olarak gamalı haç Naziler için bir kimlik göstergesidir, oysa ötekiler için aynı işaret toplama kampları, gaz odaları demektir. Bozkurt işareti de birileri için milli kimliğe, milli duygulara, yerli ve milli olana işaret edebilir, oysa ötekiler için aynı işaret linç girişimleri, katliamlar, soykırımlar anlamına gelmektedir. Sembol, bir topluluğu ötekilerden ayıran muğlak bir sınır çizgisidir. Bir barış sembolü, altında kalabalıkları toplayabilir, ama tikel meselelere gelince kalabalığı oluşturan bireyler arasında farklılıklar baş gösterir. O yüzden bir kimlik işareti olarak sembol güvenilir değildir. Sembol, hazır bir kimlik işaretidir; kendinizi ifade ettiğiniz bir jest, sizi hiç de tasvip etmediğiniz bir tarihle ilişkilendirebilir.

∗∗∗

Sembol, birey olabilmenin, bireysel olarak kendini ifade edebilmenin önündeki bir engel olabilir. Sembol, kendilerini ancak bir kitlenin içinde, kitleyle birlikte ifade edebilenlerin altına sığındıkları bir şemsiyedir. Sembol, kendini ifade edebilmenin en kolay yoludur. Benimsediğiniz bir düşüncenin sembolünü  taşıyan bir tişörtü giydiğinizde kim olduğunuzu cümle alem öğrenir. Oysa sembolün işaret ettiği düşünce dallanıp budaklanmış ve birbirlerinden çok farklı düşünceler üretmiştir. Sembol bir genellemedir ve kişi sembolle ancak bir genelleme olarak kendini ifade edebilir. Fakat her bireysel yaşam, genellemeye asla sığmayacak farklılıklar üretir ve hayat sürekli farklılaşır. Rimbaud’nun dediği gibi modern bir toplumda da her an “ben, bir başkasıdır”, o yüzden sembol en çok, aynı olanın durmadan geri geldiği mitik anlatılara yakışır. Mitos, geçmişte olduğu iddia edilen olayların kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır. Tanık olmadığınız bir olay, kulaktan kulağa oyununda olduğu gibi size aktarılır ve siz de yanınızdakilere aktarırsınız. Başkalarının yalancısısınız.

Sembol, tıpkı mitik anlatılar gibi, hazır bulduğunuz ve kimlik bunalımı yaşamamak, anlamsızlığa düşmemek için sığındığınız bir sığınaktır. Bozkurt işareti ya da gamalı haç gibi milliyetçi bir sembol doğrudan mitik anlatılarla inşa edilmiştir. Ve hiç sorgulamadan bir kimlik işareti olarak benimsemiş olabilirsiniz. “Ben kimim?” diye sordunuz mu kendinize hiç? Böyle bir soru mitik anlatılara sığınmayı değil, mevcut koşulları sorgulamayı gerektirir. Her birey, zamansal ve mekânsal bir varoluş biçimidir, zamansal ve mekânsal kuvvetler tarafından biçimlendirilir, bir fenomen. Fakat her beden kolaylıkla biçimlendirilecek bir balmumu da değildir, direnebilir ve kendini başka türlü de inşa edebilir. Zira her birey hayal kurabilme ve geleceğini kurgulayabilme yeteneğine sahiptir.

∗∗∗

Bir sembolün içine yerleşmişseniz, hayallerinizin sınırını o sembol belirleyecektir. Hele sembol iktidar tarafından fethedilmişse hayalleriniz iktidarın hayalleriyle örtüşür. Hayal gücü ya kulaktan dolma bilgilere ya da doğrudan tanıklıklara dayanabilir. Bir araya getirmek anlamına gelen “legein” sözcüğünden türetilmiş logosu kullanan her birey başkasının yalancısı değildir, aksine parçaları bir araya getirerek kendi sözünü inşa edecek ve kalabalıklar karşısından sözünün sorumluluğunu üstlenecektir. Yığınlar sembollerin peşinden sürüklenirken aksine birey, bir flanör gibi, imgeler arasından işine yaran imgeleri seçerek hayallerini, düşüncelerini, dolayısıyla kendini biçimlendirir. Mitosta kişi mevcut hikâyelerin içine yerleşen ve hikâyeler tarafından kurgulanan birisidir. Eğer kimliğinizi bir sembole dayandırmışsanız mitik bir kurgudan ibaretsiniz ve hayallerinizle ancak iktidarın kurgusunu zenginleştirebilirsiniz. Sembolün berisinde yığınlar vardır, ötesinde ötekiler. Birey, öteye geçebilen, ötekilerle birlikte düşünebilen ve hayatı hep birlikte kurgulayabilen birisidir.