Google Play Store
App Store

Bu toplu işemenin rastgele bir eş zamanlılık değil, gerçekten “bulaşıcı” bir nitelik gösteriyor olması. Çünkü eğer sadece içsel fizyolojiye bağlı bir eş zamanlılık söz konusu olsaydı, şempanzelerin işeme zamanlamalarının böylesine birbirine kilitlenmesi çok daha az sıklıkla görülmeliydi.

Şempanzelerde ortak eylem güdüsü

Hayvanlar âleminde, “bulaşıcı davranış” dendiğinde akla genelde hapşırma, esneme ya da panik benzeri kitlesel histeri gelir. Mesela esnemenin bulaşıcı olduğunu, özellikle de insanlar ve şempanzeler gibi yakın akraba türlerde bile bulunduğunu çok iyi biliyoruz; hatta köpeklerde ve sürü halinde yaşayan birçok hayvanda da benzer davranışlar gözleniyor.

Ama eminim “bulaşıcı işeme” diye bir şey olduğunu bilmiyordunuz. Yine de artık elimizde, hem insanlarda (örneğin bazı kültürlerde ‘toplu tuvalet ziyaretleri’ gibi) hem de insana en yakın kuzenlerden olan şempanzelerde bu davranışın gerçek olabileceğini gösteren veriler mevcut. Bilim insanları, belki de çok uzun bir süredir gözümüzün önünde duran bu olguyu ancak şimdi keşfediyorlar: Bir şempanze, tam da önünüzde tuvaletini yapmaya başladığında, aniden diğerleri de onun peşinden gidip aynı davranışı sergileyebiliyor. Peki bu durum, tamamen “taklit” midir, yoksa daha derin bir biyolojik ve sosyal işlevi mi vardır?

BİRLİKTE İŞEMEK

Kyoto Üniversitesi’nden Ena Onishi ve ekibinin yaptığı yeni bir çalışma, bu “bulaşıcı işeme” davranışını mercek altına alıyor. Onishi ve meslektaşları, Japonya’daki Kumamoto Barınağı’nda yaşayan 20 şempanzeyi tam 600 saat boyunca gözlemiş ve bu esnada 1.328 işeme olayı kaydetmişler. Gözlemlerini uzun bir veri setine dönüştürdükten sonra, işemelerin zamanlamasını ve birbirleriyle ilişkisini incelediklerinde fark etmişler ki şempanzelerin “enfeksiyon benzeri” bir davranış kalıbı var: Gruplar içinde bir birey işemeye başladığında, civardaki diğer bireylerin de son derece kısa bir zaman dilimi içerisinde işemeye koyulma olasılığı olağanüstü derecede artıyor.

BULAŞICI EYLEM

İşin daha da ilginç yanı, bu toplu işemenin rastgele bir eş zamanlılık değil, gerçekten “bulaşıcı” bir nitelik gösteriyor olması. Çünkü eğer sadece içsel fizyolojiye (yani su içme, sıvı tüketme ve sindirim döngüsüne) bağlı bir eş zamanlılık söz konusu olsaydı, şempanzelerin işeme zamanlamalarının böylesine birbirine kilitlenmesi çok daha az sıklıkla görülmeliydi. Fakat araştırmacılar, işemenin genelde ilk başlayan bireyin yakınında (el mesafesinde, üç metre içinde veya üç metreden uzakta olarak sınıflanan bir bakış açısıyla) bulunan şempanzelerde daha sık tetiklendiğini gösterdiler. Yani bir şempanze sizin hemen dibinizde çişini yapıyorsa, sizin de çişinizin gelmesi çok daha muhtemel; uzakta bir yerde duruyorsa bu etki biraz daha düşük. Bu kalıp, “biri işemeye başlarsa, diğerlerinde de bu davranışın tetiklenmesi” şeklinde tarif edilebilecek klasik “bulaşıcı davranış” tanımına çok iyi uyuyor.

Yalnız konu, buradan ibaret değil. Aynı ekip, bulaşıcı işeme davranışının acaba şempanzelerdeki sosyal hiyerarşi veya sosyal bağlara göre farklılaşıp farklılaşmadığını da merak etmiş. Bu merakın kaynağında, insanlarda da zaman zaman görülen “toplu tuvalet ziyaretleri” fenomeninin altında yatan sosyal motiflerin olup olmadığı fikri yatıyor. Mesela insan toplumlarında, özellikle de belli yaş grupları ve cinsiyetlerde, “Arkadaşım tuvalete gidiyor; ben de onunla gideyim.” şeklinde ifade edilen bir davranış var. Aynı şey şempanzelerde de gözleniyor olabilir mi?

Buna yanıt aramak için ekip, diad (ikili) halinde yakın ilişki gösteren şempanzelerin (ortak yeme, tımar, oyun ve birbirine dokunma sıklığı üzerinden belirlenmiş) bulaşıcı işemeye yatkın olup olmadığını ölçmüş. İlginç şekilde, belirgin bir farklılık tespit edilememiş. Yani herhangi iki şempanze arasında ne kadar yakınlık olduğunu yansıtan veriler, bulaşıcı işeme olasılığını arttırmıyor. Buna karşın, şempanzenin topluluktaki hiyerarşik konumu bulaşıcı işemeyi epey etkiliyor: Araştırmacılar, rütbe sıralamasında daha alt pozisyonlarda bulunan şempanzelerin, üst rütbedeki şempanze işemeye başladıktan hemen sonra işemeye koyulma olasılığının çok daha yüksek olduğunu bulmuşlar. Buna “aşağı rütbeler, yukarıdan gelen işeme sinyaline kayıtsız kalamıyor” diye özetleyebileceğimiz bir tablo eşlik ediyor.

ALT RÜTBELER ÜSTE UYUYOR

Neden alt rütbeler, bu davranışı “ben de varım” dercesine sergiliyor olabilir? Spekülasyonlar çeşitli: Belki de alt rütbedeki şempanzeler, sürüdeki akışı kaçırmamak ve bulundukları yere koku işareti bırakmak gibi bir motivasyona sahip. Belki işeme eylemi, sosyal bir “boşaltma” eylemi olmaktan öteye gidip “Hazırlanın, bir yere gidebiliriz, yola çıkmadan önce tuvalet ihtiyacını giderin” mesajını taşıyor. Hatırlarsanız insanda da uzun mesafeli seyahat öncesinde “Hadi herkes tuvalete!” türü bir kolektif hazırlık yapılması oldukça yaygın. Aynı şekilde, bir alfa erkeğin ya da popüler bir dişinin “çiş molası” vermesi, diğer alt rütbedekilere “güvende hissedebileceğiniz nadir bir an yaşanıyor, boşaltımınızı yapın” sinyali veriyor olabilir.

Buna benzer örnekleri, grup halinde hareket eden hayvanların topluca kalkıp göç etmesinde, ya da sürü içindeki uyuma düzeninde görebiliyoruz. Eylemlerden biri başladığında, o eylemin dışavurumu (örneğin ayakta durma, yürüme ya da belirli bir yöne bakma) diğerlerinde de benzer davranışları hızla tetikliyor. Dolayısıyla toplu olarak aynı hareketi yapmak, zaman ve enerji tasarrufu da sağlıyor olabilir; her seferinde tek tek durup beklemek yerine “İşemek gerekiyorsa hep beraber halledelim” gibi bir yaklaşım, sürünün bölünmeden ilerlemesini kolaylaştırabilir. Haliyle bu davranışın, sanki “faydasız bir taklit”ten ibaret olduğunu düşünmek yanıltıcı: Bulaşıcı işeme, bir grup içi koordinasyon tekniği dahi olabilir.

BELİRLENİM

Elbette bu noktada merak uyandıran bir diğer konu da, “Peki bu davranışın kimde tetikleneceği, kimde tetiklenmeyeceği neye göre belirleniyor?” sorusu. Onishi ve arkadaşları, sıvı alımı, beslenme saatleri ve dış alanlara çıkarılma (barınağın dışındaki geniş alanlara geçme) gibi faktörleri de göz önüne almış. Fakat veriler yine aynı sonuca çıkıyor: Birden fazla içsel faktör (içme, yeme) olsa bile, iki işeme olayı arasındaki zaman farkının beklenenden çok daha kısa oluşu, davranışın esas belirleyici tetikleyicisinin “bir başka şempanzenin işemeye başladığını görmek veya duymak” olduğunu gösteriyor.

İnsanlarda zaman zaman “toplu tuvalet kullanma” davranışı, “arkadaşlar arasında sosyalleşme” gibi gerekçelerle bir şehir efsanesinin ötesinde, gerçekten yaşanan bir durum. Kültürlerde yaygın olan “Hadi beraber gidip konuşalım” eğilimi, Japonların “Tsureshon” (birlikte işeme) deyiminden tutun, İtalya’daki “Chi non piscia in compagnia...” sözüne kadar farklı isimlerle ifadesini buluyor. Elbette bütün insanlar aynı alışkanlıklara sahip değil; yalnız başına tuvalete gitmeyi tercih edenler de çok. Ancak varlığı yaygın bu kültürel pratik, kökenini çok daha derin bir biyolojik kökte buluyor olabilir. Yani “insana özgü tuhaf bir sosyalleşme adeti” gibi görünen toplu tuvalet ziyaretlerinin ardında, evrimsel akrabalık ve sosyalleşme mekanizmalarından miras kalan bir davranış kalıbı yatıyor olabilir.

Şempanzeler, bu yönleriyle bize ışık tutan türlerden biri. Bulaşıcı işeme davranışı, eğer popülasyon bazında da yaygınsa, tıpkı bulaşıcı esneme ya da bulaşıcı gülme gibi “duygusal veya fizyolojik eşgüdüm” fenomene işaret ediyor olabilir. Mesela bulaşıcı esnemede, kişinin “empati yeteneği” veya bir başkasının duygusal durumuna hassasiyetiyle ilişkili mekanizmaların devrede olduğunu biliyoruz. Peki bulaşıcı işemede, “başkasının mesane doluluğuyla özdeşleşme” gibi bir mekanizma devreye giriyor olabilir mi? İlk bakışta saçma gelse de, “Empatik yanıtlar sadece duygusal uyarılara mı verilir?” sorusuna dair ilginç bir kapı aralayabilir.

GRUP KURALI MI?

Ancak Onishi ve ekibinin bu bulguları, tabii ki henüz “işeme empatisi” gibi kavramlara atlamamız için yeterli değil. Dahası, bu davranışın fizyolojik boyutu da es geçilmemeli. İşemenin, hem vücuttaki su ve tuz dengesini koruma hem de koku mesajlarıyla (feromon gibi kimyasallarla) sosyal kimlik sergileme fonksiyonları olduğu biliniyor. Ekip, bulaşıcı işemenin, özellikle uzun mesafeli hareketler veya sürünün farklı bölgelere geçişi öncesinde “eş zamanlı boşalma” gibi bir işleve hizmet edip etmediğini anlamak için de ek çalışmalar yapmayı planlıyor. Belki de bu durum, “Uzun yola çıkmadan karnını doyur, tuvalete gir, rahatla” diye özetlenebilecek içgüdüsel bir kuralın grup versiyonu olabilir.

Ayrıca Onishi’nin bulguları, gruptaki düşük rütbeli hayvanların, yüksek rütbeli hayvanların tuvalet davranışına “daha yüksek tetiklenme oranıyla” eşlik ettiğini net bir istatistikle gösteriyor. Bu noktada sosyal “baskınlık” mekanizmasına dair spekülasyonlar da var. Düşük rütbedeki şempanzeler, baskın veya popüler şempanzenin davranışına çabucak uyum sağlayarak, grup içinde görünmez kalmayı mı amaçlıyor? Ya da “Ortaya güçlü bir koku işareti bırakalım, biz de buradayız” şeklinde bir sürü içi iletişim kaygıları mı var? Tam olarak hangi mekanizma işliyor, bunu daha fazla gözlem ve deney tasarımıyla çözmek gerekecek. Ancak düşük rütbedeki bireylerin, üst rütbedeki biriyle aynı anda işemesi, “hayatta kalma stratejisi” içinde evrilmiş bir davranış bile olabilir. Zira sürü içi dengeyi korumak, potansiyel çatışmaları en aza indirmek için “toplu işeme” gibi fizyolojik bir sinyal pekâlâ devreye girmiş olabilir.

Bu araştırma, hayvanlardaki bulaşıcı davranışların ne kadar karmaşık ve çok katmanlı olabildiğini bir kez daha hatırlatıyor. Şu ana kadar bulaşıcı esneme, bulaşıcı gülümseme, hatta köpeklerde bile gözlemlenen bulaşıcı kaşınma gibi çeşitli örnekler duymuştuk. Fakat “bulaşıcı işeme” bazen o kadar göz ardı edilmiş ki, belki de araştırmacılar böylesi bir gündelik davranışı “özel bir incelemeye değmez” diye uzun süre ihmal ettiler. Aslında bu durum, bilimin şaşırtıcı açılarını da vurguluyor: Davranışsal ekolojide çoğu zaman en basit görünen şeyler, en az araştırılanlar oluyor. Çünkü araştırmacılar, “olağan” olduğunu düşündükleri temel fizyolojik olayları, sosyal açıdan bir önem taşımıyor zannedebiliyor.

EŞGÜDÜM

Oysa Onishi ve arkadaşlarının yakaladığı ipuçları, bulaşıcı işemenin de “grup içi eşgüdüm, kolektif hareketin planlanması ya da sosyal statü sinyalleri” gibi işlevlere hizmet etme olasılığını gündeme getiriyor. Bu da, hayvan davranışlarını anlama ve insan kültürlerine dair örüntülerle paralellikleri kurma çabamızı oldukça zenginleştirecek bir kapı aralıyor. Çünkü geriye dönüp “İnsanlarda da zaten benzeri var mıydı?” dediğimizde, bu örneklerin ne kadar çeşitlenebildiğini fark ediyoruz.

Ayrıca bu keşif, sadece şempanzelerin sosyal hiyerarşisi ya da tuvalet alışkanlıkları açısından değil, aynı zamanda biyolojimizin “senkronizasyon ve eşgüdüm” üzerine kurulmuş daha temel bir prensibini de yansıtıyor olabilir. Tıpkı koroların nefes senkronizasyonu, ya da balık sürülerinde binlerce bireyin eşzamanlı yön değiştirmesi gibi, fizyolojik bir ihtiyacın da sürü halinde paylaşılan bir tetikleyiciye bağlanması, “Birlikte hareket etmek, tehlikeleri ya da zaman kaybını azaltır” şeklinde özetlenebilecek bir adaptasyon sonucu olabilir. Bu tür senkronizasyonların çoğu kez çok derin evrimsel kökenleri olduğu, böceklerden memelilere sayısız türde gözlenmesiyle anlaşılıyor.

SADECE TAKLİT OLARAK GÖRÜLMEMELİ

İşte tam da bu yüzden, bulaşıcı işemeye dair araştırmalar, belki de sürü içi koordinasyonun gözden kaçan bir boyutunu aydınlatma potansiyeline sahip. Antilopların veya zebraların, uzun mesafeli göçlerde “ayaklanma sinyali” verildiğinde topluca kalkıp ilerlemeleri misali, burada da “mesane boşaltım” sinyali grupça koordine ediliyor olabilir. Sadece basit bir “taklit” olarak görülmesi, konunun yaratıcılığını gölgelemiş olabilir; oysa altta yatan faydaları açığa çıkarmak, toplu hareketin metabolik ya da sosyal avantajlarını vurgulayacak.

Şimdilik kesin olan bir şey var: Bu davranışın ardındaki dinamikleri öğrenmek için çok daha fazla gözleme ve kontrollü deneye ihtiyaç var. Kumamoto’daki verilerin tekrarlanması, farklı primat türlerinde ve hatta vahşi yaşam alanlarında (yani laboratuvar veya suni barınaklar yerine doğal habitatlarda) da benzer eğilimlerin test edilmesi gerekiyor. Özellikle dişi-erkek, genç-yaşlı ve farklı alt gruplarda “bulaşıcılığın şiddeti” değişiyor mu; düşük rütbede olup da sürekli “kupa turnuvasında” gibi rekabetçi davranan bireyler, tuvalet tetiklenmesinde öne çıkıyor mu gibi sorular, henüz yanıtını bekliyor.

Bunlara ek olarak, “Bulaşıcı işeme genelde gülme ve esneme gibi nörolojik olarak yarı-otomatikleşmiş davranışlardan farklı mıdır?” sorusu da çok kritik. Bireyler arasında –tıpkı esnemede olduğu gibi– bir tür “duygudaşlık köprüsü” mü kuruluyor, yoksa bu tamamen bir “mesane şartlı refleksi” mi? Bu, davranış nörobiyolojisi açısından da heyecan verici bir soru. Belki esneme veya gülme gibi davranışların beyindeki ayna nöron sistemleriyle ilişkisine dair bildiklerimiz, işeme üzerindeki nöral devrelerin de ipuçlarını bize gösterecek.

Günün sonunda, “toplu tuvalet ziyaretlerinin” ya da “arkadaşla beraber lavaboya gidelim” gibi günlük pratiklerin, basite indirgenmeyecek tarihsel ve biyolojik bir arka planı olduğu anlaşılıyor. Aynı şekilde, “utanç verici” olduğu sanılan bu temel bedensel işlevler, hayvanların sosyal yaşamında da belki bir iletişim kodu ya da grup senkronizasyonu aracı haline dönüşmüş olabilir. “Bulaşıcı işeme”yi tek başına bir tuhaflık olarak görmek yerine, sosyal hayvanlarda rutine binmiş, muhtemelen oldukça işlevsel bir davranış olarak ele almak gerekiyor.

YENİ TARTIŞMALARA YOL AÇACAK

Onishi ve ekibi, şimdilerde tam da bu yönde daha kapsamlı veri toplamayı, farklı primat türleri ve farklı yaş-cinsiyet gruplarına dair detaylı analizler yapmayı planlıyor. Beklentileri, “bulaşıcı işeme” davranışının o kadar da “nadir” veya “anlamsız” olmadığını, bilakis hayvanlar (ve belki de bazı insan toplulukları) arasında ortak bir kural setinin parçası olduğunu kanıtlamak. Eğer öyleyse, tıpkı bulaşıcı esneme çalışmaları gibi, bu bulgular da duygusal bağlanma, sosyal rütbe, grup sinyali ve fizyolojik koordinasyon gibi konularda yepyeni tartışmaları tetikleyecek.

Bulaşıcı işeme, her ne kadar kulağa gülünç geliyor olsa da, belki de insan dışındaki yakın akrabalarımızda “bizi en iyi anlatan” davranış örneklerinden biri. Çünkü vücudun en temel işlevleri bile, sosyal bağlamla iç içe geçtiğinde, beklenmedik biçimde kolektif bir ritüele dönüşüyor. Bakın bu yazıyı okuduktan sonra, gün gelir de bir hayvanat bahçesinde ya da belgeselde şempanzelerin sıra sıra işemeye başladıklarını görürseniz, gülüp geçmeden önce ikinci kez düşünün: Belki de onlar, çok daha incelikli bir “grup senkronizasyonu”nun ipuçlarını veriyorlar – ve kim bilir, insanlarda da “toplu tuvalet muhabbetleri”nin ardında aslında buna benzer, kadim bir mekanizma saklıdır.