İşsizlik rakamları tarihi rekorlar seviyesine ulaşırken, ekonomik krizin etkisi ile sessiz bir isyan yaşanıyor. İntihar isyanın sessiz ama en sarsan biçimi. Ölüm haberlerinin ülke genelinde yaygınlığı ise işsizliğin ülkeye yayılan etkilerini de gösteriyor. Sizinle konu ile ilgili birkaç haberi paylaşmak istiyorum. “Gaziantep’te iş bulamayan Eyüp Dal isimli vatandaş, belediye binası önüne üzerinde döktüğü benzinle kendini […]

İşsizlik rakamları tarihi rekorlar seviyesine ulaşırken, ekonomik krizin etkisi ile sessiz bir isyan yaşanıyor. İntihar isyanın sessiz ama en sarsan biçimi. Ölüm haberlerinin ülke genelinde yaygınlığı ise işsizliğin ülkeye yayılan etkilerini de gösteriyor. Sizinle konu ile ilgili birkaç haberi paylaşmak istiyorum.

“Gaziantep’te iş bulamayan Eyüp Dal isimli vatandaş, belediye binası önüne üzerinde döktüğü benzinle kendini yakarak yaşamına son verdi”.

“Tekirdağ’ın Ergene ilçesinde, 34 yaşındaki Saffet G., tavana bağladığı atkıyla kendisini asarak, yaşamına son verdi. Saffet G.’nin, ailesine ‘Ben hakkımı size helal ediyorum. Siz de bana hakkınızı helal edin. Biliyorum, sizi çok üzdüm. İşsizlikten bunaldım’ yazılı bir not bıraktığı öğrenildi”.

“Aydın’ın Efeler ilçesinde, 35 yaşındaki 2 çocuk babası Selim Çelik evinin bahçesindeki ağaca kendini asarak yaşamına son verdi. Çelik’in bir süredir işsiz olduğu öğrenildi”.
Adana’da “bir süredir borçları yüzünden bunalımda olduğu öne sürülen Egemen Ş., bir apartmanın 8’inci katındaki evinin balkonundan atladı”.

“Kastamonu’da, ataması yapılmayan 21 yaşındaki matematik öğretmeni Kevser Abdülkadiroğlu intihar etti.”

Sanırım bu haberler resmi işsiz sayısının bile 5 milyona ulaştığı gerçeğinin gündelik hayatta ne gibi derin etkiler yarattığını ortaya koyuyor.

Geçen günlerde bir kadın tüm cesaretini toplayıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “İş bulamıyoruz efendim iş yok. Ben iki üniversite mezunuyum işim yok şu anda” diye tepkisini göstermişti. Bu tip tepkilere karşı gösterilen kayıtsızlık olağanlaşmış durumda. “Herkes iş bulacak diye bir şey yok!”, “iş beğenmiyor bunlar” vb. cümleler, sorunun sorumlularının, sorumluluktan kaçmak için başvurduğu söylemler.

Daha önceki bir yazımda seçimlerle işsizlik meselesi arasındaki ilişkiye kısaca değinmiştim. Bugün işsizliğin bölgesel etkilerine değinmek istiyorum. İl bazında işsizlik verileri aylık olarak açıklanmıyor. Kayıtlı istihdam verileri için ise Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Aralık 2018’den beri veri paylaşmıyor. Elimizde krizin il bazındaki etkilerini irdelemek açısından en önemli kaynak işsizlik fonuna başvuranların sayısı. Nisan 2018-Mart 2019 ayları arasında 1 milyon 854 bin kişi işsizlik fonu için başvuruda bulunmuş. İstanbul 500 bin başvuru ile başı çekiyor. Ancak SGK’ya kayıtlı işçilerin sayısına (Aralık 2018 verileri) oranladığımızda öne çıkan iller farklılaşıyor. Bu dönemde Bayburt’ta kayıtlı her dört işçiye karşın bir kişi işsizlik fonuna başvurmuş, Bayburt’u, Ardahan, Erzincan, Kırıkkale, Sivas, Uşak, Gümüşhane, Kilis ve Çorum takip ediyor. Bu illerde de kayıtlı istihdama oranladığımızda her 5 kişiden birinin kendi rızası haricinde işsiz kaldığı söylenebilir.

Bayburt, 2014 yılında yüzde 54 ile AKP’nin belediye başkanlığını kazandığı bir il. Bu seçimde MHP yüzde 56 ile AKP’nin 20 puan üzerinde bir oy oranı ile belediye başkanlığını aldı. Ardahan’da 2014 yılında kıl payı bir farkla yüzde 34 ile AKP belediyeyi almıştı. Bu seçimde CHP yüzde 51 ile AKP’nin 8 puan üzerinde bir oy oranı ile belediyeyi aldı. Erzincan’da AKP 2014 yılında yüzde 53 oy oranı ile belediyeyi en yakın rakibi olan MHP’nin 20 puan üzerinde almıştı. Bu seçimde ise Erzincan’da belediyeyi yüzde 42 ile MHP, AKP’nin 8 puan üzerinde bir oy oranıyla kazandı. Uşak’ta, Sivas’ta, Gümüşhane’de, Kilis’te, Çorum’da AKP oy kaybetti. Bu illerde, Ardahan’da HDP’nin seçimlere girmemesinin etkisi haricinde, işsizlik ile seçmen davranışı arasında bir ilişkinin varlığından bahsedilebilinir. Bu süreçte MHP’nin bu kentlerde kazançlı çıktığını söyleyebiliriz.

Sonuç olarak işsizlik ve ekonomik kriz yerel seçimleri belirleyen önemli bir etmen. 23 Haziran 2019 İstanbul seçimlerine giderken de bu meselenin belirleyici bir etmen olacağı açıktır. İş yok, hayat pahalılığı yaşam şartlarını zorladıkça zorluyor. Devlet olanakları ve işsizlik fonunda biriken kaynaklarla, dağıtılan geçici işler, İstanbul gibi devasa bir kentte iktidarın küçük kentler üzerinde kurduğu etkiyi gösteremiyor. Bu anlamda 23 Haziran seçimleri işsizliğe karşı sessiz isyanın oya ne ölçüde dönüşüp dönüşmeyeceğinin de bir ifadesi olacak.