Google Play Store
App Store

Şevval Sam Maltepe'deki Yayla Sanat Merkezi'nde verdiği iki konserle büyük beğeni topladı. Sanatçı Karadeniz türküleri okuduğu sırada genç hayranları elle tutuşarak horon oynadı

Maltepe sahilindeki alış-veriş mağazalarının arasına sıkışmış Yayla Sanat Merkezi, farklı bir konsere hazırlanıyor. Farklılık daha fuayeden başlıyor. Her yaş grubundan izleyicilerin ortak özelliğini bir hanım öğretmen arkadaşlarıyla paylaşıyor:

"Ne kadar fazla İstanbullu gelmiş!"

Sanat merkezinin büyük salonu tıka basa doluyor. Sabırsız seyirciler alkışlarla konserin başlama işaretini veriyor. Orkestranın yerini almasıyla önce billur bir ses salonu kaplıyor:

"Bin cefalar etsen almam üstüme..."

Ardından peri kızı güzelliğiyle Şevval Sam sahnede beliriyor. Halk arasında "dostum dostum" adıyla bilinen Ali Sultan'ın Yıldızeli türküsüne bütün salon katılıyor. Daha konserin ilk türküsünde salon bir "dost yumağı" haline geliyor.

İstanbul'da ilk solo konserini veren Şevval, şarkı ve türküleriyle bir Türkiye turu vaat ediyor:

"Trakya'dan başlayalım mı?"

"Başlayalım!"

Ahmet'imin Türküsü'nü, Yüksek yüksek tepeler izliyor. İzmir'in Kavakları'nın ciddiyeti Denizli türküsüyle dengeleniyor:

"Hop-diri-diri/ tat-diri-dom!"

Şevval dinleyicilerini Orta Anadolu'ya Neşet Ertaş'ın Zahide türküsüyle sevkediyor. Ancak salonda kalıcı bir efkara asla izin vermiyor, dinleyicilerine hemen Ertaş'ın "Nar tanesi"ni takdim ediyor:

"Sevdan olmasaydı da /gönüle dolmasay-dı."

Bu arada salondaki "ayaklanma arzusunu" yatıştırma gereği hissediyor. Türk Sanat Müziği klasiklerinden oluşan ve bu yıl Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerince "En İyi Kadın Sanatçı" ödülüne değer bulunan SEK albümünden bir Selanik türküsü okuyor. Ardından uluslararası alan için hazırladığı "İstan-bul's Secrets" ten bir bestesini sunuyor.

Sonra geliyor seyircilerin ısrarla istedikleri bölgeye Karadeniz'e...

İşte o zaman salonu zaptetmek mümkün olamıyor. Kıvamında bir anarşi herkesi etkisi altına alıyor. Salonun arkalarından ayaklanan kız takımı, Şevval'le birlikte hop hop hoplu-yor. O da kendini Karadeniz dalgalarının arasına atıp salona iniyor. Artık burası bir konser salonundan çok Karadeniz'de bir "yayla şenliği" havasına bürünüyor.

Bu şenlik havasında da konser sona ediyor.

Çıkışta izlenceyi yorumlayan bir dinleyici Şevval Şam'ın müzikal portresini de çiziyor:

-Bu kız aynı kök üzerinde onlarca farklı çiçek açan olağanüstü bir bitkiye benziyor!