Google Play Store
App Store
Nurcan Bilge Gökdemir

Nurcan Bilge Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer, iktidara İmralı süreci ile ilgili şeffaflık çağrısı yaptı. Seçer, sürecin siyasi partilerin ve toplumun tüm kesimlerinin desteğinin alınması durumunda başarıyla sonuçlanabileceğini söyledi.

Seyrederek katkı yapamayız
Fotoğraf: BirGün

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, 2007 ile 2015 yılları arasında iki dönem milletvekilliği yapmış ardından da önce 2019 yerel seçimlerinde son olarak da 31 Mart 2024'te belediye başkanı seçilen bir isim. Meral Akşener’in Altılı Masa’dan kalkması gibi kriz dönemlerinde de önemli görevler üstlenen, kamuoyunun yakından tanıdığı deneyimli bir siyasetçi. Belediyenin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve kentsel hizmetlere erişimde fırsat eşitliği yaratmak amacıyla hazırladığı ‘Yerel Eşitlik Eylem Planı’ toplantısı dolayısıyla Mersin’e giden bir grup Ankaralı gazeteci ile ülke siyasetindeki önemli konuları konuştu.

DEM Parti’nin aday çıkartmadığı son seçimde rekor düzeyde oylarını arttırarak yeniden başkan seçilen Seçer’in İmralı süreci ağırlıklı sorulara verdiği yanıtlar ana başlıkları ile şöyle:

İMRALI SÜRECİ

Elbette ki olumlu sonuçlanmasını arzu ediyorum. Toplumun enerjisini alan, topluma travma yaşatan, her açıdan, mali açıdan, sosyolojik açıdan travma yaşadığımız bir sorun. Bunun bitmesini arzu ediyoruz. Ama şöyle de bir realite var; bu akşamdan sabaha “Biz çağrıda bulunalım, terör örgütü lideri de çıksın, açıklama yapsın, silahları bırakalım, kongreyi toplayalım, örgütü lağvedelim” demekle olmaz. Ne yapıyorlar, ne ediyorlar biz bilmiyoruz. Muhalefete bugüne kadar bilgi vermediler.

Ama bundan sonra örgüt silahı bırakıyorsa kendini lağvediyorsa “Artık silahla mücadeleden vazgeçtik, yeni bir sürece giriyoruz” diyorsa demokratik siyaseti önceledikleri bir süreci başlatıyorlarsa bu demokrasi kanallarını güçlendirici bir fırsat olabilir. Demokratik siyaset talebi Türkiye'de demokrasi kanallarını güçlendirir. İkincisi; hukuki bir zemin talebi var. Bir çerçeve çizmeniz lazım. Hukuki ve yasal çerçeve çizmeniz lazım. Bu anlamda da yarar getirebilir. Bir tarafta silahlar bırakılıyorsa bunun yerini alacak olan bir şeyler koymanız lazım. Demokratik siyaset ve bu sürecin akamete uğramadan güçlü ilerleyebilmesi için bir hukuki çerçeve çizmeniz lazım.

Eğer şeffaf yürütülürse, toplumun hassasiyetleri ön plana alınırsa, kararlar alınmadan kamuoyuna açık ya da birebir siyasi partilerle işbirliği yapılabilirse bu sürecin başarılı neticeleneceğine inanıyorum. Bu sürece katkı koyan herkes toplumsal olarak destek bulabilir.

AKP ÇÖZÜM İÇİN SAMİMİ Mİ?

Sağlam bir irade ortaya koyulmuyorsa bu işin başarılı olma şansı yok. Temel şartların oluşması gerekir. Hükümet kanadı pazarlık, Anayasa değişikliği, iç siyasete ilişkin hesap kitap gibi iddiaları reddediyor. Umut ediyoruz dedikleri doğrudur. Değilse bu bahsettiğimiz şartlar yerine getirilmemiş olur. Samimiyetin olmadığı bir yerde de istikrarı aramak mümkün olmaz. Bu süreç de akamete uğrar.

CHP’NİN SÜREÇTEKİ ROLÜ

Partim bu süreç gündeme geldiğinden beri son derece temkinliydi ve doğru beyanatlarda bulundu. En son Sayın Genel Başkanımızın yaptığı açıklama da bana göre oldukça doyurucuydu. Toplumsal hassasiyet var ve partim bunu önemsiyor. 40 yıldır süregiden bir süreçten bahsediyoruz. Bu toplum için önemli bir hassasiyettir.

CHP’nin bu konuda “ama – fakat” dediği herhangi bir konu da yok. Eğer hakikaten bizim temel ilkelerimiz ve prensiplerimiz çerçevesinde bu süreç yürütülecek ve sonuçlanacaksa zaten biz de katkı sunacağız buna. Buna seyirci kalamayız, bundan bağımsız olamayız. Bu ülkemiz için de son derece iyi bir gelişme olacak.

Sanıyorum bir önceki süreçten de ders çıkararak bu süreci götürecekler. O dönemde parlamentoda bir çerçeve yasa çıkmıştı. O çerçeve yasa da hükümsüz kaldı. O süreci yönetenleri, yürütenleri de koruyan bir yasaydı ama hepsi cezaevine gitti. Ne kadar samimiyetsiz, altı boş olduğu da ortaya çıktı.

İKİ PARTİ ÖNEMLİ

Bu süreçte iki parti son derece önemli; CHP ve MHP… Biz kurucu partiyiz. MHP’nin hassasiyetleri var. Bir önceki süreçte CHP bu süreci yine temkinli takip etti. Orada AK Parti bir başına bu süreci götürdü; o dönemin HDP’si ile beraber. Ama şimdi MHP'yi yanına alarak DEM’le birliktelikle bu süreci götürüyorlar. Büyük bir fark var oradan bugüne. MHP şu anda sürecin tam tepesinde. CHP bu işin içerisinde olursa ve CHP'nin endişeleri ya da görüşleri doğrultusunda bu süreç işbirliğiyle giderse başarıya ulaşma oranı çok yüksek. CHP sürecin içinde ve aktif olmalı. Biz seyrederek bir çözüm bulamayız. Seyrederek, sadece eleştirerek de bir katkı yapamayız. Toplumu da inandıramayız.

KAYYUM UYGULAMALARI

Erdoğan, iktidarın kapısını açacak anahtarın belediyelerde olduğunu biliyor. Deneyimli bir siyasetçi. Hanelere girmenin halkın derdiyle dertlenen belediyelerin ne derece önemli olduğunu biliyor.

Mersin için bunları düşünmek (kayyum) dahi istemem. Akdeniz Belediyesi'nin özel bir durumu vardı. DEM Partisi'nin Doğu ve Güneydoğu dışındaki tek belediyesi Akdeniz Belediyesi'ydi. Ve geçtiğimiz dönem çok başarısız bir AK Parti belediyeciliği yaşadı o ilçe. Hem genel anlamda DEM’e bakış bir de spesifik olarak Akdeniz'e yönelik iktidarın bakışından kaynaklı bir kayyum atamasıdır o. Kafayı oraya takmışlar. Yoksa Akdeniz Belediye Başkanı son derece başarılı bir belediye başkanı. Bunu tarafsız bir gözle söylüyorum.

Ben kendisini Kırşehir Cezaevi’nde ziyaret ettim. Dosyanın içeriğini bana aktardı. Eğer o bulgularla o belediyeye kayyum atanıyorsa bu hukuki bir karar değil, siyasi bir karardır. Önümüzdeki günlerde tarih kimi doğrulayacak, göreceğiz.

İMAMOĞLU’NUN DAVALARI

Özel bir süreç yürütülüyor Sayın İmamoğlu için. Tek hedefleri mümkünse zayıflatıp aday yapmamak. Çünkü kabul edelim ki aday olduğu takdirde seçimlerde başarılı olma şansı çok yüksek bir siyasetçi.

Biz onların yaptığı her hukuksuzluğa karşı gerekli mukavemeti göstermek zorundayız. “Ne yapalım elimizden bir şey gelmiyor, yargıyı bir sopa gibi kullanıyorlar, siyasetin vesayetine girildi” şikâyetlerinden öte biz tepkimizi en şiddetli şekilde ortaya koymalıyız. Ve CHP’nin bir arada olduğunu kamuoyuna göstermeliyiz. Dağınık bir görüntü vermemeliyiz. Siyasette, demokrasilerde en büyük güç milletin gücüdür. Milletin gücü arkamızda olduğu sürece aşamayacağımız engel yoktur.

CHP'DE ÖNSEÇİM

Bence doğru bir yaklaşım değil ama tabii yapılış nedeni farklı. Bunu Genel Başkan’la da, kamuoyuyla da paylaştım. Ben zamanlamayı yanlış buluyorum. Ama böyle bir karar alınmışsa yapacak bir şey yok.

Bütün bu söylediklerim Cumhurbaşkanı adayından azade. Şu anda bizim resmi olarak Cumhurbaşkanı adayımız yok. 23 Mart'tan sonra da olmayacak. 23 Mart’ta yapacağımız seçim parti örgütünün niyetini ortaya koymak olacak.

(Önseçim sonrası CHP'de ikili yapı çıkması olasılığı)

Bunlar ihtimal dâhilinde olan şeyler. Bu sürecin komplikasyonları olur. İşte bir tanesi budur. Bunu bizler öngörüp olmaması için tedbirler almak durumundayız. Bunu da yapacak olan başta Sayın Genel Başkan, parti yönetimi ve ön seçimden çıkacak olan adayımız.

∗∗∗

MİLLETVEKİLİ TRANSFERLERİ ÜZÜCÜ

Bu konuda seçici olmalılar. Her önünüze geleni alabilir misiniz? Nicelik olarak sayınız artabilir. Ama bunların size ne katacağını bana söyleyin. Götürüsü mü olacak, getirisi mi olacak. Partinin dünya görüşüyle alakası olmayan isimler. Hatta ‘ben bu dünya görüşünden değilim’ diyen kişiler. Tabii ki bizimle siyaset yapmak istiyorsa, bizim partimizin görüşlerini beğeniyorsa gelsin ama sırf sayısal olarak parmak sayımız artsın diye gelmek olmaz. Bu kadar da ilkesiz davranılmaz. Daha bu seçimlerden önce “Bunlar Pursaklar’ı bile yönetemez” demiş. CHP’ye oy vermediğini söyleyen var. Bu son transferler bizi çok üzdü.