Google Play Store
App Store

“Gözden geçirilerek yeniden yayımlanan bu kitapçıktaki dualar, kötülükten etkilenen insanlara, onlara eşlik eden rahiplere, sıradan insanlara ve dua gruplarına hizmet etmektedir. Bu nedenle, tek başımıza dua edebilir veya hasta olan kişinin etrafında başkalarıyla bir araya gelerek Tanrı'dan onu rahatlatmasını ve özgürleştirmesini isteyebiliriz, çünkü iki veya üç kişi onun adıyla bir araya geldiğinde Mesih'in orada olduğunu biliyoruz.”

Paris'te bir sahafta bulduğum Delivre-Nous du Mal (Bizi Kötülükten Kurtar) adlı 'şeytan çıkarma (exorcism) duaları' kitabının önsözünde bu ifadeler geçiyor. Sahaftan aldığıma bakmayın, epey yeni bir kitap -basım tarihi 2017!

2005'te büyük bir toplantıda onaylanan, 2006'da AELF (Frankofon Ülkeler İçin Litürjik Episkopal Birliği) tarafından yayımlanan geniş kapsamlı bir kitap var: Rituel de l'exorcisme et prières de supplication (Şeytan Çıkarma Ritüeli ve Yakarış Duaları). Sadece piskoposlar ve onların atadığı resmi 'şeytan çıkarıcılar' için sınırlı sayıda basılan bu kitap satışa sunulmadı. Ama bizim gibi sıradan faniler için bazı bölümleri alıntılanarak, şimdi elimde bulunan dua kitabı yayımlandı.

∗∗∗

Cin, şeytan, iblis gibi gerçekdışı varlıklar, henüz mikropların ve akıl hastalıklarının bilinmediği ilkel çağlarda, hastalıkları ve doğal olayları açıklamak amacıyla üretilmişti. Antik Mısır'da ve Sümerlerde de insanları tedavi etmek amacıyla şeytan çıkarma törenleri düzenlendiği biliniyor. Bugün Afrika, Ortadoğu ve Asya'nın bir bölümünde hâlâ rastlanan cin kovma, büyü bozma gibi inanışların böyle derin kökleri var.

Dinsel düşüncelerin çoğu, 'iyi (tanrı)-kötü (şeytan)' ikiliğinden beslenir. Bu düşünce düzeninde, birinin varlığı olmadan diğeri anlamını yitirecektir. Bu yüzden, evrim kuramına bile ılımlı biçimde yaklaşan Katolik Kilisesi, şeytan konusunda o kadar cesur davranamaz.

Bu yüzden 2017'nin dünyasında, hem de Fransa gibi ateizmin çok güçlü olduğu bir ülkede böylesine akıldışı işlerle uğraşılıyor, böyle kitaplar yayımlanıyor.

Neyse ki sayıları giderek azalıyor. Bu şeytan-tanrı kapışmalarının azalarak bitişini hepimiz göreceğiz diye umuyorum.

∗∗∗

Ben tam böyle umarken, Hollywood piyasaya yeni bir şeytan çıkarma filmi sürdü: The Ritual/Son Ritüel (2025).

Aslında adını bile anmaya değmeyecek denli kötü bir film bu; bir şeytan çıkarma öyküsünden bekleyeceğiniz tüm klişeleri en sıradan tekrarlarıyla sunan, saçma ve gereksiz bir anlatı. Al Pacino gibi efsanevi bir oyuncunun böyle bir filmin başrolünde oynaması da ayrı bir fecaat -böyle bir olayı 14 yıl kadar önce, başrolünde Anthony Hopkins'in olduğu The Rite/Ayin (2011) adlı filmde de yaşamıştık. Sevgili arkadaşım Cüneyt'le (Cebenoyan) birlikte Hopkins'e, böyle bir şeytan çıkarma filminde oynadığı için epey saydırdığımızı anımsıyorum.

Ama böyle işte; bir 'endüstriyel kitle kültürü' üretim merkezi olarak Hollywood'un, kökleri çok derinlere uzanan bir dinciliği, politik muhafazakarlığı, militarizm tutkusu, ataerkil ve erkek-egemen bir yapısı var -Oscar törenlerindeki ilerici konuşmalar, Trump protestoları vs. sizi aldatmasın. Şeytanın hep ergen kızlara ve kadınlara musallat olduğu, erkeklerin kahramanca şeytanla kapıştığı, genç rahibin inancındaki zayıflıkların yaşlı (baba) rahip tarafından onarıldığı, bu sırada zavallı kadınların -pek çok filmde çaresiz anneler, bu filmdeyse rahibeler- olan biteni dehşet içinde izlemekten başka bir şey yapmadığı hikayeleri Hollywood icat etti ve bıkıp usanmadan üretmeyi sürdürüyor.

∗∗∗

Bu filmi kötü kılan bir başka unsur, “Gerçek bir olaydan esinlenilmiştir.” ifadesi... Hollywood yapımcı ve yönetmenleri, böyle söylendiği zaman seyircinin “Ooo, hepsi gerçekmiş!” deyip daha büyük bir hevesle izleyeceğini sanacak kadar aptal olmasa gerek...

Burada gerçek olan ne? Kayıtlara göre, 1928'de Iowa'nın Earling kasabasındaki bir Fransisken kilisesinde, tam 23 gün süren bir şeytan çıkarma ayini yapıldı. Theophilus Riesinger adlı yaşlı rahiple, bölgenin Joseph Steiger adlı genç rahibi, 46 yaşındaki bir rahibenin (filmdeki adıyla Emma Schmidt, gerçek adıyla Anna Ecklund) içinden 'şeytanı kovdular'.

'Kayıtlar' derken kastettiğim üç temel kaynak var: 1935'te yayımlanan ve tamamı bu olayı anlatan 49 sayfalık Begone Satan! (Defol Şeytan!) adlı kitapçık, bu kitapçığa dayanarak 17 Şubat 1936 tarihli sayısında bu konuyla ilgili küçük bir haber yapan Time dergisi ve parapsikoloji alanındaki yayınlarıyla bilinen Martin Ebon'un 1974'te yayımladığı Exorcism–Past and Present (Geçmişten Günümüze Şeytan Çıkarma) adlı müthiş araştırma kitabı. Bu kaynakların vurguladığı asıl gerçek şu: Emma Schmidt/Anna Ecklund, şeytan çıkarma ayininin en önemli bölümü olan 'şeytanın ismini öğrenme' anında, rahiplere dört isim verdi. Önce, büyük iblislerden olan Beelzebub, sonra İsa'yı Romalı askerlere yakalatan 'hain havari' Yahuda İskaryot, üçüncü olarak babası Jacob'ın  ve son olarak da teyzesi Mina'nın adı... Aslında daha ayin hazırlıkları bile başlamadan önce, Emma/Anna'nın ergenlik döneminde babası tarafından cinsel istismara uğradığı, ebelik yapan teyzesi Mina'nın da hem Jacob'ın sevgilisi hem de ensest istismarın ortağı olduğu biliniyordu.

Yani anlayacağınız, Emma/Anna'nın en büyük şanssızlığı, dinsel inançların bilimsel düşünceden daha etkili olduğu bir dönemde ve Amerikan taşrasında doğmasıydı. Bu yüzden çocukluk travmaları ya da ergenlik döneminde yaşadığı ensest taciz olayları değil, sembolik baba figürlerine (tanrı/isa) karşı öfkesi ön plana çıkarıldı, şeytan tarafından ele geçirildiği söylendi.

Emma/Anna'nın ikinci büyük şanssızlığı, şeytanları -babası ve teyzesi- somut biçimde ortada olmasına rağmen, hüzünlü hikayesinin sadece son bölümünün -o da, Hollywood tarafından gerçek dünyadan alabildiğine koparılarak!- hâlâ anlatılıyor olması...