Hazine ve Maliye Bakanımızı bilirsiniz. Çok değerli bir isim. Ofansif mizahın yıkılmaz kalesi. Ekonominin gözlerdeki ışık olduğunu söyleyebilecek kadar bilim kurgu ve sayborg ilmihali ile hemhal olmuş, bambaşla, depdeğişik, şaka deseniz şaka değil, ciddi deseniz ciddiye alınası mümkün olmayan, yerli ve milli otonom prototip bakanlardan biri. TOGG’la birlikte entegre olarak menzili de 600 kilometreye kadar çıkmakta. Bu esnada araba kullanıp, ışıklarda yanında duran Porsche marka araçlara “İsterseniz ışıklarda patili fark atayım size” diyebilecek kadar da halka (En azından Porsche sahiplerine) yakın bir gönül dostu. Gerçekliğin tuhaflığı arkasına gizlenmiş kötü bir şakanın bilmeyen vurucu noktası gibi özel bir isim kendisi.

Geçtiğimiz gün şöyle bir açıklamada bulundu: “Ben de çiftçiyim. Ben toprağa dokunduğum zaman hayatı bulurum. Ben buğdayla sohbet ederim, pamukla hemhal olurum..." Evet, yanlış okumadınız, kendisi de çiftçiymiş. Toprağa dokunduğunda hayatı buluyormuş (herhalde toprak titremeye başlıyor), bakanımız aynı zamanda buğday ile sohbet ediyor, pamukla da hemhal olabiliyor. Öncelikle buğday adına üzüldüm. Çünkü bakanımız yine buğdaya gidip “Büyümek yaşamak gözlerdeki ışıltıdır” filan diyebilir. Bir yandan da herkesin normal bir algı seviyesiyle kolay kolay buğdayla ve pamukla konuşamayacağını -en azından konuştuğunu düşünemeyeceğini- hatırlatalım.

***

Hiç sevmediğim bir laf var. “Ne içiyorsa biz de içelim” diye. Genelde saçmalayan, mantık dışı konuşan ya da ne dediği anlaşılmayan bireyler için kullanılır. İnsan neden saçmalayan ya da ne dediği anlaşılmayan bir bireye dönüşmek ister bilmem ama bakanımın açıklamasına bakınca, bu yaklaşıma -bitkilerle konuşmak, hemhal olmak vb.- genelde ne yenerek gelindiğini görüyor gibiyim.

Alice ile birlikte ailecek harikalar diyarındayız. Sihirli mantardan bir ısırık alıp dev gibi oluyor, bir ısırık daha alıp dünya lideri oluyor, çayla kıtladığıız zaman ise paranoyalara girip dış güçlerin üzerimizde binbir oyun oynadığını düşünüyoruz. Bitmeyen bir kafa yaşıyoruz. Gerçeklikten uzak, insanlığın yamacında tuhaf bir kafadayız, bir de sanki bizi yönetenler gün geçtikçe daha da bu kafayı sevip iyice dozu artırıyor. Düşüşümüz var ama tam bir bağımlı gibi nereden ne bulsak da biraz daha kafa yaşasak diye elde avuçta ne varsa satıyoruz. Dereleri, zeytin ağaçlarını, ormanları tek tek elden çıkarıyoruz. Maksat biraz daha kafa yaşayalım. Konvoylarımıza birkaç araç daha katıyoruz, saraylarımızı daha da büyütüyoruz, her şeyin en büyüğü en güzeldir diyerek elde avuçta ne varsa yükleniyoruz. Bakalım bu bağımlılıkların sonucunda tedavi olabilecek miyiz, yoksa düşkün bir şekilde eriyip gidecek miyiz?

***

Standart en düz insan haklarında ve demokraside de gayet iyiyiz. Mesela din, dil, ırk, mezhep, cinsel yönelim ya da yaş gibi noktalarda artık eşitliğe tamamen inanmıyoruz. Eldeki en temek insanlığa dair değerlerimizi de yitiriyoruz bu bağımlılığımız sayesinde. Artık kadın erkek eşitliğini düşünmeye bile gerek yok. Bakınız oy için el ele tutuştuğumuz (ama erkek erkeğe el ele tutuştuk. Erkek adam kadının elini tutmaz) YRP’nin seçim aracında gördüğümüz milletvekili adayı Çiğdem Hanım’ın karanlıklar içindeki silueti bize geldiğimiz refah ve gericilik noktasını çok güzel bir şekilde anlatıyor. Kadının gölgesi bile yetiyor seçim otobüsünde görünmek için. Ama tabii o gölgenin yanında da iki tane adam var. Normalde bir kadının gölgesinin bile adamlarla yan yana olmaması gerekiyor. Neyse ki bu bağlamda daha güçlü bir kozumuz var. Hizbullah…

Her konuda en iyileriyle çalışıyoruz. Misal geçtiğimiz gün Savunma Bakanımızın taraftarları; “Vur de vuralım, öl de ölelim” şeklinde tezahürat yapıyordu. Bakanımız; “Bekleyin, gelecek, onun da zamanı gelecek” diye taraftarlarını sakinleştirdi. Bakanımızın başarıları, darbecilere kendini anında teslim eden uzlaşmacı bir genelkurmay başkanı olduğu zamanlardan da belliydi zaten.

Bizde her bakan bir süperstar. Başka bir örnek de saç kesimini çok beğendiğim ve tarzından ilham aldığım bir bakanımız, 14 Mayıs gününü siyasi darbe günü ilan ediyordu. Ait olduğu parti 20 yıl önce iktidara darbe yaparak mı gelmişti de şimdi seçimi kaybedince darbe olacaktı?...

İşte kafamda deli sorular. Ailece harikalar diyarındayız. Beyaz oy pusulasını takip ediyoruz.