Silkelenen belediyeler, payını alamayan kent: İzmir

Hüseyin SAYGILI
2024 itibariyle Türkiye’de merkezi yönetim bütçe gelirleri tam 8 trilyon 670 milyar 863 milyon TL’ye ulaştı. Bu devasa gelirin önemli bir kısmı, vergi yükünü omuzlayan şehirlerden toplanıyor. Bu şehirlerin başında gelen İzmir, Türkiye genelinde vergi tahsilatında üçüncü sırada yer aldı. İzmir’de kayıtlı 73 bin 69 mükellef, yalnızca kurumlar vergisi olarak 46 milyar 485 milyon TL tahakkuk edildi.
Tahsil edilen miktar 37 milyar 318 milyon TL’dir. Bu da mükellef başına yaklaşık 510 bin TL vergiye tekabül ediyor. Türkiye genelinde kurumlar vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 14,61. İzmir’den toplanan toplam vergi miktarı ise 2024 yılı için 683milyar TL’dir.
Ancak asıl mesele şu: Toplanan bu vergiler İzmir’e adil biçimde geri dönüyor mu?
YİĞİTLER BARAJI: 14 YILDIR BİTMEYEN PROJE
Kemalpaşa’daki Yiğitler Barajı ve Sulaması Projesi, 2011 yılında yatırım programına alındığında bitiş tarihi 2015 olarak belirlenmişti. Aradan geçen on üç yıla rağmen proje hâlâ tamamlanabilmiş değil. 2024 yılı itibarıyla proje bedeli 1,3 milyar TL, 2025 programında ise 2 milyar TL’yi aşıyor. Proje için bugüne kadar yapılan toplam harcama ise 590 milyon TL civarında. DSİ ile Ege Bölgesi Sanayi Odası ve Kemalpaşa Organize Sanayi (KOS) Bölge Müdürlüğü arasında yapılan protokol çerçevesinde Yiğitler Barajı ve sanayi suyu iletim tesisleri toplam inşaat maliyetinin yüzde yüzü’nü KOS Bölgesi Müdürlüğü tarafından finanse edilecektir. Baraj inşaatı dâhil iletim tesislerinin toplam maliyetin yüzde 57’sini KOS karşılıyor. Madem proje bu şekilde finanse edilecekti, merkezi hükümet neden yıllardır yetersiz ödeneklerle projeyi sürüncemede bıraktı?
ANKARA-İZMİR HIZLI TREN PROJESİ: BÜTÇE VAR, HIZ YOK
2020 yılında başlayan ve 2027’ye kadar süreceği öngörülen Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesi, her yıl artan bütçesine rağmen ağır aksak ilerliyor. 2021’de 27 milyar TL olan proje bedeli, 2024’te 112 milyar TL’yi aştı. Bu yıl için projeye 21 milyar 400 milyon TL ödenek ayrılmış durumda. Ancak bugüne kadar yapılan kümülatif harcama yalnızca 8,2 milyar TL civarında. Projenin yatırım programındaki dipnot ise durumu daha da çarpıcı kılıyor: Strateji ve Bütçe Başkanlığı onay vermeden ödenekler arasında aktarma yapılamıyor. Yani, İzmir’in kaderi bürokrasinin inisiyatifine bırakılmış.
OTOGAR–HALKAPINAR METROSU: YOK HÜKMÜNDE
İzmir’in yıllardır beklediği bir diğer önemli ulaşım projesi ise Otogar-Halkapınar Metro Hattı. Ancak merkezi bütçede bu projeye dair herhangi bir ödenek bulunmuyor. Ne yatırım kalemi, ne harcama, ne de ilerleme var. Kentin ulaşım yükünü hafifletmesi beklenen bu proje, ne yazık ki hâlâ “niyet” aşamasını aşabilmiş değil. Vergiyi al, yatırımı unut: Bu adalet mi?
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, AKP’li üyeler sıklıkla yerel yönetimin bütçe kullanımını eleştiriyor. Ancak gözden kaçırdıkları ya da bilerek görmezden geldikleri bir gerçek var: Yukarıda rakamlarıyla ortaya koyduğumuz vergiler yerel yönetim değil, AKP hükümeti tarafından toplanıyor. Ancak bu vergilerin adil biçimde yatırım olarak geri dönmediği de ortada. Bugün İzmir hâlâ ayakta kalabiliyorsa, bu büyük ölçüde kendi dinamikleri ve yerel yönetimlerin çabası sayesinde mümkün oluyor. Merkezi hükümetin uzun yıllardır bu kente adil davranmadığı, yatırım planlarının da siyasi tercih ve önceliklere göre şekillendiği çok açık.
Sonuç olarak, İzmir, vergi verirken üç büyük şehirden biri. Ancak yatırım alırken adeta “üvey evlat” muamelesi görüyor. Siyasi hesaplarla geri plana itilen bu kadim kent, kaynaklarını kendi yöneten bir yerel akılla direnmeye devam ediyor. Ancak bu çarpık düzen değişmedikçe, ne İzmir rahat nefes alabilir ne de Türkiye gerçek bir kalkınma yoluna girebilir. Haftaya, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gelir-gider bütçesine ilişkin değerlendirmemi paylaşacağım.


