20 yıllık despotik emek rejiminde grev hakkı kullanılmaz hale geldi. Grevler başarırsa keyfi grev ertelemeler hükümsüz olur, grev cesareti artar. Emeğin despotik çalışma şartlarına karşı direnci artar.

2022 Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetlerinin 20. yılı. Kasım 2002’de genel seçimleri kazanan AKP 20 yıldır kesintisiz iktidarda. 20 yıl bir insan ömrü için hayli uzun bir dönem. Bir ülke için de pek uzun! AKP’nin 20 yılı 100 yıllık Cumhuriyet döneminin de beşte birini kapsıyor. 2023 bir yandan Cumhuriyet’in 100. yılı iken bir yandan da yıl ortasına yapılacak seçimlerde 20 yıllık AKP iktidarının sona erdiği yıl olabilir.

Bu dönem gerek siyasal açıdan gerekse iktisadi ve sosyal açından Türkiye’nin en tartışmalı, kritik ve otoriter dönemlerinden biri. AKP, 3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerde 2001 ekonomik krizinin yarattığı toplumsal depremin etkisiyle ve 12 Eylül 1980 darbesi ürünü seçim mevzuatının en önemli unsuru olan antidemokratik yüzde 10 barajının sağladığı imkânla iktidar oldu. AKP yüzde 34 oyla TBMM’de yüzde 65 civarında oldukça asimetrik bir temsiliyete ulaştı ve hükümet kurdu. Daha sonraki seçimlerde oyunu artırsa da bu seçim AKP’nin iktidara yerleşmesi açısından kritik oldu. Milli iradeye rağmen bir azınlık iktidarı olarak başlayan AKP dönemi daha sonra bir çoğunluk iktidarı haline gelse de giderek kelimenin en bilir haliyle bir “tek parti” iktidarı oldu.

AKP 20 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. “Demokratikleşme” iddialarıyla yola çıkan AKP’nin aslında demokratikleşme gibi bir hedefi olmadığı kısa sürede görüldü. Özellikle 2010’lu yıllarda yoğunlaşan ve halen devam eden görülmemiş ölçüde hukuksuzluk ve otoriterleşme dönemin asli karakteri oldu. Dönemin bu yönü siyasal araştırmacıların ve siyaset biliminin konusu. Rejimin otoriter ve hukuksuz karakteri emek alanında da kendisini derinden hissettirdi. Bu 20 yıl aynı zamanda otoriter/despotik bir emek rejiminin, bir sırça köşkün de inşa edildiği bir dönem oldu.

DESPOTİK EMEK REJİMİ

Çalışma hayatında yaşanan hukuksuzluklar, yasaklar ve keyfiliklerle somutlanan despotik bir emek rejimi ilmek ilmek örüldü. Michael Burawoy’dan mülhem despotik emek rejimi kavramı Türkiye’de çalışma yaşamının pek çok yönünü özetleyen bir jenerik (şemsiye) kavram. 2000’ler Türkiye’sindeki emek rejimi hem işyeri düzeyinde hem de devlet nezdinde güvencesiz ve keyfidir. Bu despotik emek rejimi Sabahattin Ali’nin Sırça Köşk masalındaki köşk kadar dayanıksızdır aslında.

Sendikalaşmanın ve sendikal faaliyetinin çok riskli bir faaliyet odluğu, hak arayan ve sendikalaşan işçinin kolayca işten atıldığı ve korunmadığı, yasalarca tanınan hakların kullanımın bile işten çıkarma sebebi olduğu, iş güvencesinin değil keyfiliğin hüküm sürdüğü, işçilerin çalışırken iş cinayetlerine kurban gittiği, grevlerin sistematik olarak sözde bahanelerle engellendiği bir çalışma rejiminin adı despotik emek rejimi. İşçiler bir yandan işyerinde, fabrikada bu despotik rejimi yaşıyorlar. Bir yandan da çalışma ilişkilerine ilişkin mevzuat ve uygulama despotik emek rejimin devlet pratiğiyle de pekiştiğini gösteriyor. İşçileri keyfi olarak işten atan işverene TCK 118’den son derece istisnai hallerde dava açılırken ve tabii hiçbir şekilde gözaltına alınmazken, işçiler sık sık kolluk kuvvetleri tarafından uygulanan zorla engelleniyor.

2022 yılına baktığımızda despotik emek rejimine karşı hak arama mücadelesinin cesaret verici örneklerini de görüyoruz. 2022 yılı e-ticaret işçilerinin, kuryelerin eylem dalgasıyla başladı. İş mevzuatındaki temel haklardan bile yararlanmaları engellenen ve sözde “kendine hesabına çalışan” olarak tanımlanan taşımacılık işçileri yaratıcı eylem dalgalarıyla başlattılar, 2022’yi. Kısmı kazanımlarla sonuçlanan bu eylem, yeni çalışma biçimlerinin nasıl da kapitalizmin en ilkel çalışma ilişkileri ile bir arada olabildiği gösterdi. Platform çalışması olarak da adlandırılan bu çalışma türü bilişim teknolojilerinin en modern alt yapısını kullansa da çalışma ilişkileri 19. yüzyılın en vahşi çalışma ilişkilerinden farksız. Kuryelerin eylem dalgası dijital kapitalizmin janjanlı örtüsünün altındaki ağır çalışma koşullarını ortaya koydu. Platform işçilerin dünyada pek çok ülkede benzer tepkiler verdiğini unutmamak lazım.

2022 işçi direnişleri ve eylemlerinde bir canlanmanın olduğu yıl oldu. Maden işçilerinin, inşaat işçilerinin direnişleri devam etti. 2022 yılı grevi makûs talihini tersine çevirmeye çalışan grevlerle sona eriyor. 20 yıllık despotik emek rejiminde grev hakkı kullanılmaz hale geldi. Grev yasaklamaları nedeniyle grev hakkının kullanımı zayıfladı. Artık tek imzayla ve keyfi olarak alınan grev yasaklama kararlarıyla grevin kökü kurutulmak istendi. Adeta grevsiz-sendikasız “kaynaşmış” bir kitle yaratılmak istendi. AKP döneminde, 20 yılda toplam 80 bin civarında işçi greve çıkabilirken 200 bine yakın işçinin grevi yasaklandı.

İŞÇİLER SIRÇA KÖŞK’E KARŞI

Ancak buna rağmen grev hakkını kullanmakta ısrar eden sendikalar ve işçiler 2022 biterken umut verdi. DİSK üyesi Birleşik Metal-İş sendikası İzmit’te kurulu Bekaert fabrikasında toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamayınca grev kararı aldı. Ancak grev daha başlamadan grevin kararı “milli güvenliği bozucu” bulunarak Cumhurbaşkanı tarafından ertelendi. Ancak Birleşik Metal-İş ve Bekaert işçileri bu keyfi kararı tanımadı ve greve çıktı. Türkiye’de ilk kez bir grev ertelemesine karşı grev bütün unsurlarıyla tastamam ve hukuka uygun biçimde sürdü ve 18. gününde zaferle sona erdi. Bekaert grevi, grev hakkının yeniden kazanılması için yegane yolu gösterdi: Yasağa karşı grev hakkını kullanmak. Bekaert işçileri ve Birleşik Metal tarihi bir grev yaptı. Bekaert grevi 2022 yılının en önemli işçi eylemidir. Sırça Köşk’e karşı meydan okumadır.

Bekaert işçilerin hemen yanı başında, sanayi kenti İzmit’te Selüloz-İş Sendikası üyesi Kartonsan karton fabrikası işçileri de Aralık 2022’de greve çıktı. Kartonsan işçileri de yeni yılı grevde karşılayacak. Hem Bekaert hem Kartonsan işçileri işçi sınıfının 300 yıllık temel mücadele aracı olan grevi var etmeye çalışıyor. Köküne kibrit suyu ekilmeye, kökü kurutulmaya çalışılan grevi canlandırmaya çalışıyor. 2022’de başlayan bu grevler ekmek mücadelesi yanında haysiyet ve grevi savunma grevleridir. Bu grevler başarırsa keyfi grev ertelemeler hükümsüz olur, grev cesareti artar. Emeğin despotik çalışma şartlarına karşı direnci artar. Kurye işçilerin eylemleriyle başlayan 2022 metal ve kâğıt işçilerinin grevleriyle bitiyor. Umuyorum 2022’nin bitişi işçiyi gayri insani halde çalışma mahkum eden, sömürüyü derinleştiren despotik emek rejiminin de çözülmeye başladığı yıl olur. 20 yıllık bu despotik emek rejimi boyunca emeğin ve toplumun kendisi savunduğu, hak aramaya devam ettiği dolayısıyla despotizmin ciddi dirençlerle de karşılaştığı bir dönem olduğunu biliyoruz. 2022’yi de böyle bitiyoruz. Umarım artık bu dönemin sonuna gelmişizdir. Umarım Cumhuriyet’in 100. yılı demokratik bir ülkenin, demokratik bir emek rejiminin, insani çalışma koşullarının, sosyal hukuk devletin yeniden kazanıldığı bir yıl olur.

2023 yılında umutsuz olmamak için bütün okurlara Sabahattin Ali’nin en güzel masallarından biri olan Sırça Köşk’ü tekrar okumalarını öneriyorum. 1940’ların kasvetli ve baskıcı günlerinde şöyle yazıyor, Sabahattin Ali: “Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeterdir.” Tıpkı Bekaert işçilerinin fırlattığı gibi.

Yeni yıl dileği: 2023, arkadaşlarım Can Atalay, Osman Kavala, Hakan Altınay ve Mücella Yapıcı ile tüm Gezi tutuklularının ve hukuksuz yere mahpus olanların özgür olduğu bir yıl olsun.