Google Play Store
App Store

Kiminle ve nasıl bir rejimle karşı karşıya olduğumuz unutuluyor. Ülkede normal bir iktidar varmış gibi davranıla geldi bugüne kadar. Yeni bir siyasal İslamcı milli güvenlik rejimi inşa edilirken hey şey olağanmış gibi hareket edildi.

Tek adam rejimi kendi ikbali için tüm ülkeyi ateşe atmaktan bir an için bile çekinmezken bu rejimin, “yumuşama”, “normalleşme”, “açılım” söylemlerine kanıldı. Her kritik dönemde muhalefet cephesinden birileri rejimin payandası oldu.

Rejimin karakteri anlaşılmadan muhalefet yapmanın nelere yol açtığı bir kez daha görüldü. Kendi ikballeri için her bir şeyi araçsallaştırmaktan imtina etmeyen rejimin bu karakterinin ne Meclis muhalefeti farkında ne de bunlara bel bağlayanlar.

MEŞRUİYETİNİ YİTİRMİŞ REJİMİN HEZEYANLARI

Son dönemlerde artan İBB ve Ekrem İmamoğlu operasyonu ile de taçlandırılan muhalefeti ezme girişimi Saray rejiminin karakterini bir kez daha tescil etti. Meselenin hukuki değil siyasi olduğu açık. İktidar tek adam rejimini kalıcılaştırmak, Erdoğan’ı yeniden ve belki de ilelebet seçtirmek için gözünü budaktan sakınmayacağını bir kez daha gösterdi.

İçeride rıza üretemeyen, toplumsal meşruiyeti çökmüş Saray rejimi zorbalığa başvurarak ömrünü uzatmanın peşinde.

Ülke içinde ve dışarıda kurduğu ittifaklarla bir kez daha yol alma arayışında. Her sıkıştığı dönemlerde yaptığı gibi. “Normalleşme”, “demokratikleşme”, “barış” hayalleri kuranlar ne yazık ki bir kez daha rejimin gerçek yüzüyle karşılaşacaklardır.

EMPERYALİSTLERİN AÇTIĞI KREDİ

Ortadoğu’da “Amerikan barışı”na teslim olan rejim emperyalizm ile kurulan ilişki üzerinden kendisine bir kez daha kredi açtı. Suriye’de Amerikancı bir çözüme razı olma karşılığında ise içeride serbest bırakıldı.

AKP’nin 23 yıl önce iktidara gelmesine “yeşil ışık” yakan küresel koalisyondan yeşil ışığı alan rejim, gemi iyice azıya almaya başladı.

Küresel jeopolitik gelişmeler siyasal İslamcı rejimin değirmenine su taşıyor. Batı emperyalizmi, ABD, AB, Körfez monarşileri Erdoğan ile uyum içerisinde.

Al ver ilişkisi sayesinde, Batı emperyalizmi iktidara ekonomik, stratejik, politik desteği sağlamaya devam ediyor.

HER BİR AKTÖRE BİR ŞEYLER VERDİ

Trump’ın yeniden seçimi Erdoğan’ın işini kolaylaştırdı, Biden’ın yüz vermediği Erdoğan’ın şans bir kez daha ayağına geldi. İlhan Uzgel hocanın daha önce BirGün’de çıkan yazısından aktaracak olursak; “Erdoğan her bir aktöre Türkiye’nin sahip olduğu güç, kapasite ve imkânları parça parça pazarlıklarla sunabildi.” AB’ye sığınmacılar, ABD’ye NATO, Rusya’ya Ukrayna savaşı, küresel sermayeye özelleştirmeler, madenler, Kürtlere “açılım”, milliyetçilere Suriye ve Irak’a operasyonlar… Listeyi uzatmak mümkün. Tek adam rejiminin bekası için ülke hızla bir Orta Asya Cumhuriyeti’ne dönüştürülüyor.

SİYASAL İSLAMIN SONBAHARI

Ancak ne yaparlarsa yapsınlar nafile. Siyasal İslamcı rejimin gemisi su almaya devam ediyor. Ne bu ülke, ne de toplum rejime boyun eğmiyor. Kadınlar, gençler, işçiler, emekliler, yaşam alanlarına sahip çıkanlar, ekolojistler hemen herkes ayakta. Yasaklara, baskılara, cezalara inat alanları, sokakları, meydanları dolduruyorlar. 1 Nisan 2024 tarihinde rejimin büyük darbe aldığı yerel seçimin ardından bu sütunlarda şöyle yazmıştım: “Siyasi tarih mezarlığı kendini yenilmez sanan liderlerle, yıkılmaz gören rejimlerle dolu. Nice nice kudretinden sual olunmaz liderler, aktörler, rejimler aynı kaçınılmaz sonu yaşadı. Hepsi de siyasal rejimlerinin ilelebet süreceğinden emindi. Ancak öyle olmadı, olamazdı da. Hepsinin bir siyasi raf ömrü var, aksi durum eşyanın doğasına aykırı.” Kimse, “normalleşme”, “demokratikleşme”, “çözüm” hayalleri kurmasın. Kuranlar da uyansın. Rejimin karakteri o hayalleri tuzla buz ediyor.

Çaresi yok; bu rejime karşı hep beraber mücadele edilecek, hep beraber kazanılacak. Umutsuzluk yok; Siyasi tarih mezarlığı kendini yenilmez sanan liderlerle, yıkılmaz gören rejimlerle dolu.