Siyonizm
1945 bittiğinde Yahudilerin içinde teke tek veya kitlesel öç alma hissi çok canlıydı. İngilizler daha 1944’te Nazilere karşı bir Yahudi Tugayı kurmuşlardı. Holokost sırasında ailelerini kaybetmiş askerler neredeyse doğal bir dürtüyle Almanlara karşı savaşıyorlardı. Ancak bireysel “intikam eylemleri” yasaktı. Tugay askerlerine, “Almanya’da Siyonist bayrağı dalgalandırmanın yeterince hoş bir intikam” olduğunu iletti. Yine de geceleri “suikast” için birliğinden ayrılanlara rastlanıyordu.
Öç alma isteğinden vazgeçmeyenlerden biri de Litvanyalı Abba Kovner’dir: Katilden ziyade bir şaire benziyordu ve gerçekten de şairdi. Sivastopol’de doğmuş, Vilnius’ta büyümüş, gençliğinde Siyonist hareketin sosyalist kanadında yer almıştı. 1941’de Vilna gettosundan kaçmayı başarmış, bir manastırda saklandıktan sonra ormandaki partizanlara katılmıştı. Naziler savaşta tüm sevdiklerini katletmişti. İyi bir şairdi, babasına şöyle yazmıştı: “Babamız şükrederek Tanrıya/ Ekmeğini kırk yıl aldı aynı fırından/ Hiç gelmezdi aklına/ Bütün bir halkın fırınlardan çıkacağı/ Ve Tanrının yardımıyla dünyanın ayakta kalacağı.”
Kovner ve diğer felaketzedeler, savaşın aslında bitmediğine, bitmemesi gerektiğine inanıyorlardı. Dan Yehudi Nakam (“Yahudi Kanının Öcü Alınacaktır”) adlı bir örgüt kurmuşlardı. Kovner’e göre, gereğince öç alınmazsa birileri tekrar Yahudileri yok etmeye kalkışacaktı. Grubun ilkesi, “Yahudi kanının karşılık görmeden akıtılabileceği fikri insanlığın hafızasından silinmelidir” idi.
∗∗∗
Kovner, intikam işinin birkaç SS’in cezalandırılmasından ibaret olmadığı, bu işin uluslararasında bir hesaplaşma olması gerektiği görüşündeydi. Almanların Yahudilere yaptıklarının yeterli bir bedeli ancak altı milyon Almanın ölümü olabilirdi. Kovner “örgütlü, emsalsiz bir öç alma” için, çeşitli büyük Alman kentlerinin su şebekelerine ölümcül kimyasal maddeler atmaya karar verdi.
Zehri sağlamak için Filistin’e gitti. Eski Nazileri katletmek için de olsa coşkulu bir destek bulamadı. Ben-Gurion ve diğer Siyonist liderlerin önceliği Yahudiler için bir devlet kurmaktı. Bunun için müttefiklerin desteği gerekiyordu. Avrupa’nın normal hayata dönme şansı yoktu. Avrupa, geçmişi temsil ediyordu. Almanları katletme tasarıları olsa olsa bir zaman israfıydı. Haganah bile ona yardım etmeye ilgi duymadı.
Kovner Filisten’den eli boş dönecekti ki, yardımına İbrani Üniversitesi’nden kimya laboratuarında çalışan iki kardeş yetişti. Katzir kardeşler, eski SS subaylarına karşı kullanması için çok az miktarda zehirli madde vermeyi kabul ettiler. Kardeşlerden Efraim, İsrail’in dördüncü cumhurbaşkanı olacaktı.
Aralık 1945’te Kovner, arkadaşıyla bindiği gemiye zehri bir süttozu ambalajında sokmayı başardı. Gemi Tolulon’a yaklaştığı sırada hoparlörden adı anons edildi. Kimliğinin saptandığını ve görevinin tehlikeye düştüğünü anlayan Kovner, zehrin büyük kısmını denize döktü. Oysa kimliği saptanmadığı gibi giriştiği iş de anlaşılmamıştı. Sahte kimlikle seyahat ettiği için tutuklandı, zehir Avrupa’ya hiç ulaşmadı. Başka yerlerin yanı sıra Nurnberg’in su şebekesi zehirlenmeyince yüz binlerce Alman kurtulmuş oldu (Ian Buruma, Sıfır Yılı 1945’in Tarihi).
∗∗∗
Siyonist liderler, savaşla kana bulanmış Avrupa’dan uzakta, çöl ortasında gururlu yurttaş-askerleriyle başka bir projeye başladılar. Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin temellerini attılar. Gazze’de –Kovner’in planındaki gibi Almanları değil ama masum Filistinlileri- toplu olarak yok eden, yiyecek, su ve ilaç ambargosu uygulayan, Lübnan’ı bombalayan, Haniyye’yi, geçen hafta Nasrallah’ı öldüren İsrail devleti işte böyle doğdu.
Siyonizm 1900’ün başlarında Yahudiler için Batılıların desteğinde bir güvenlik arıyordu. 1945’te bu proje Avrupa’da iflas etti. Tüm Batı elbirliğiyle Yahudileri kırdı veya kırıma seyirci kaldı. Sonunda kamplardan sağ kalanlar Kızıl Ordu tarafından kurtarıldı (İsrail’in kuruluşundaki SSCB desteği başka bir yazının konusu olsun).
Bugünkü Siyonizm ise yine Batının desteğinde ama apaçık gerici, soykırımcı, emperyalist, sömürgeci, üstünlükçü bir ideolojidir. -Güvenlik için ve Batıya dayalı olmak unsurları dışında- 20. yüzyılın Siyonizmi ile 21. yüzyılın Siyonizmi arasındaki temel fark budur. Ve bugünkü İsrail’in yaptığı şey, Kovner’in hayalini başka halklar üzerinde –kuşkusuz zamana yayarak- denemektir.