Google Play Store
App Store

Hakem Zorbay Küçük’ün penaltıyı vermek için bu kadar “kıvranması” da ayrı bir hikaye. Sonunda kronometre 93’ü gösterirken Kara Kartal derin bir oh çekiyordu.

Skoru VAR belirledi
FOTOĞRAF: İHA

Önce, mecburi bir hak teslimi gereğiyle tribünden başlamalıyım. Sezonun daha en başından itibaren bu taraftarın bu takıma açtığı cömert krediyi, belki de hiçbir yerde kimse kimseye açmamıştır. Tabii ki, yapılan çok isabetli transferlerin yarattığı büyük bir umut ışığı ve geçen uzun yılların şampiyonluk hasretinin de büyük etkisi vardır. Ama, geçen sezon birkaç yazıda “yitik sezon” diye nitelediğim sezonun son maçlarında bile stadı hınca hınç dolduran bir taraftara, bu yıl bu takım “cömert bir faizle” geri ödeme yapmalıdır. Yani, bu krediyi ikincilik bile kesmez. O kadarını söyleyeyim. Tribünden sahaya inersek… Geçen haftaki Trabzon yol kazasını hariç tutarsak, giderek daha da oturan bir kadro ve V. Bronckhorst’un kafasında (bizlere de ezberlettiği) bir ideal onbir oluşmuş gibi. Bu ne anlama gelir? Tabii ki, ligde ve Avrupa’da oynadığı maçları bir süzgeçten geçirdikten sonra, yeni takviyeleri de akıllıca ekleyerek, “her bir ferdine güvendiği” bir arkadaş topluluğu oluşturduğu anlamına gelir. Bizim, basın tribününden ve taraftarın evden ve stattan eleştirdiğimiz ve eksik kalan yanlar mutlaka var. Ancak, şunu unutmamak gerek: Bütün zamanların en başarılı efsane hocalardan biri olan Sir Alex Ferguson’un bile her maça çıkardığı 11’i bile eleştirenler vardı. Canlı tanığıyım.

Old Trafford’un basın tribününde az dinlemedim meslektaşları. Güvenmek ve sabretmek gerek. Hoca da güvenecek, tribün de, yedek kulübesi de, yönetim kurulu masasında oturanlar da. Şampiyonluklar. Başarılar böyle gelir. Sabır. Beşiktaş, bugünkü maça her zamanki oyun senaryolarına sadık kalarak ve hızlı ; isabetle paslar yaparak başladı. Geri dörtlüden güven içinde çıkarılan topları orta sahanın “fabrikasında itinayla işleyen ayaklar, kaliteli bir ürüne dönüştürmek üzere forvet hattına yolladılar” hep. Ancak Pendikspor’un hiç de sürpriz olmayan kontratakları ile bulduğu pozisyonlar da özellikle Beşiktaş sağ kanadı (Svensson) için sık sık tehlike oluşturdu. Daha önce de yazdım. Svensson geçen sezonun çok çok üzerinde bir seviyeye çıktı. Ama kısa boy ve kısa bacak dezavantajı ile “sprinter kanat adamlarına” karşı çaresiz kalabiliyor. Hoca’nın buraya çare bulması gerek. Yoksa, ani kanat ataklarıyla canı yanabilir Beşiktaş’ın. Bereket, bugün Mert yine iyi yer tutarak Eyüpspor’un ilk 20 dakikadaki kontrataklarını savuşturdu. Beşiktaş’ın sabırla hazırladığı ve hak ettiği gol 20’nci dakikada bir sol kanat atağından geldi. J. Mario’nun şahane asistini mükemmel düzelten Rashica, haftalardır yapamadığın yaptı ve güzel bir vuruşla kalecinin çabalarına rağmen alt köşeye takıverdi topu. Top oynamak ve güzel top oynamak üzere sahaya çıkan bir takımın, hele ki kendi sahasında erken gol bulması önemlidir.

İşi, ikinci devreye bırakınsan strese girersin. Bu maçta da 20’nci dakika yeterince “erken” sayılırdı. Milot Rashica’nın bu gole ne kadar güzelse, yine son bir iki maçta eleştirdiğimiz eksikleri devam ediyor. En önemli eksiği de, Immobile ve Rafa gibi iki futbol sihirbazının oyun zekasına ayak uyduramıyor. Onların ceza sahası içinde ve çevresinde neredeyse avaz avaz top isteyen ve belki de skoru erkenden rahatlatacak iştahlı bekleyişlerine hızlı cevap veremiyor. Bunu yapabilecek başka bir kanat alternatifi var mı? Hoca’nın işine karışmak gibi olmasın da… Ya bulacaksın ya da yaratacaksın. Aksi takdirde. Sezonun başından beri herkesin parmak ısırdığı Giro - Rafa ikilisinin enerjisi heba oluyor. Bizden söylemesi. Hani şu futbol jargonundaki ünlü “Bloklar arası bağlantı” ne kadar önemliyse, hücum hattındaki “elemanlar arası bağlantı” da en az (hatta daha fazla) önemlidir. Beşiktaş, maçın ilk yarısını bir iki “yürek çarpıntısı ile, ama bence sabırlı ve kendine güvenli oyunu ile 1-0 tamamladıktan sonra, herkesin üzerinde ittifak yaptığı biçimde “Mutlaka erkenden ikinciyi bulmak” arzusu ile çıktı ikinci devreye. Ama Eyüpspor’un hesabı da belliydi. “Skoru eşitleyip duvar örüp, Beşiktaş’a belki “İkinci Trabson kazası”nı yaşatabilmek. Arda Turan kendi açısından yerden göğe kadar haklıydı tabii ki bunu düşünmeye. Thiam ve Ahmed, devrenin daha ilk dakikalarından itibaren bu senaryoyu zorlamaya başladılar bile. Ama sen Beşiktaş’san, işi “oralara” bırakmayacaksın. 50 - 60 arasında garip bir şekilde, Beşiktaş’ı geriden top kapıp ani ataklarla gol ararken gördük. Tersi olacakken. Ama futbol böyle güzel bir oyun işte. Sabit ve bilinen bir senaryosu olmaması en güzel yanı. 60’a geldiğimizde, Eyüpspor’un soldan gelişen atağında Thiam, kaleciyle karyı karşıya yerde kaldı. Hakem Zorbay küçük önce “aldatmaya yönelik hareket” gerekçesiyle sarı kart gösterdi. Ardından VAR’ın incelemesi sonucu penaltıyı verdi. Emre, Eyüpspor adına durumu eşitledi 1-1 Bence de penaltı kararı doğruydu. Mert Günok rakibinin ayağına eliyle çelmeyi takmış.

Penaltı sonrası Beşiktaş baskısı ve kenardan gelen değişiklik. Al Musrati’nin yerine Semih Kılıçsoy’u aldı V. Bronckhorst. Yerinde karar. Hücum gücüne güç katacak ve iyi top tutan bir adam Semih. 70’den sonra, Eyüpspor’un tipik bir deplasman takımı hüviyetinin çirkin yüzünü göstermeye başladığına tanık oluyoruz. Yere yatmalar, vakit çalmalar, itirazlarla hakemi blok etmeler filan. Arda Turan bu kültürü nereden aldı ve sürdürüyor. Tahmin etmek güç değil. Yazık. ne gerek var? Zaten Beşiktaş’a kafa tutan bir futbol oynuyorsun. Oyna, öyle kazan. Mesela 80’de son derece akıllı bir atakla bomboş yakaladıkları Beşiktaş’a ikinci golü atmaları işten bile değildi. Mert, inanılmaz bir refleksle önledi golü. Bu dakikalarda Beşiktaş akıl almaz bir yavaşlık ve pas hatalarıyla oynamaya başladı. Gözler ilk haftaların hızlı düşünen ve hızlı oynayan takımını arıyor. Ve dakika 90 Semih’in soldan ceza sahasına girişi ve bariz biçimde düşürülmesi.

Hakem Zorbay Küçük’ün penaltıyı vermek için bu kadar “kıvranması” da ayrı bir hikaye. Sonunda kronometre 93’ü gösterirken Kara Kartal derin bir oh çekiyordu. Immobile “beyaz nokta”dan, affetmedi ve galibiyet golünü yapıverdi. Maça 8 dakika eklenmişti bundan önce. Beşiktaş böylelikle bu maçtan zorlanarak da olsa 3 puanı cebine koyuyor ve ecel terleri döken tribüne bu maçlık borcunu ödüyordu. Ama bu maçtan bolca nasihat çıkarması şart.