Google Play Store
App Store

Avrupa’da yurttaşlar daha sosyal bir Avrupa istiyor. Bunun yolu sektörel toplu pazarlıktan geçiyor…

Sosyal bir Avrupa için sektörel toplu sözleşme şart
Fotoğraf: AA

Stan De SPIEGELAERE*

9 Haziran 2024'te yapılacak Avrupa seçimleri, aşırı sağın güçlenmesiyle daha kutuplaşmış bir Avrupa Parlamentosu'na yol açabileceği için çekişmeli geçecek gibi görünüyor. Ancak parlamentodaki sandalye dağılımının aksine Avrupalı seçmenlerin talepleri hiç bu kadar berrak olmamıştı. Eurobarometer araştırmasına göre, AB vatandaşlarının yaklaşık yüzde 88'i için temel talep ‘daha sosyal bir Avrupa’dır, hayat pahalılığı krizinin yönetilmesi ve düşük ücretlerin arttırılması ise en önemli konular arasında yer almaktadır. Neyse ki Avrupa Birliği'nin elinde bunu hayata geçirmeye yarayacak güçlü araçlar var.

AB, 2022 yılında kabul edilen “Yeterli Asgari Ücretlere ilişkin AB Direktifi” ile AB üyesi bütün ülkelerde toplu sözleşme kapsamı için yüzde 80'lik bir hedef belirlendi. Bu hedef, AB genelindeki daralma eğilimini tersine çevirebilir ve daha eşit, adil ve istikrarlı bir toplumu geri getirebilir. Önümüzdeki yıl, birçok AB üyesi ülke Direktifi ulusal hukuka aktarmakla ve belirlenen hedefe ulaşmak için bir plan hazırlamakla yükümlüdür.

Dolayısıyla toplu pazarlık 2024 yılında pek çok resmi yetkilinin, politika yapıcının ve sosyal tarafın gündeminde olacak. AB'nin asgari ücret direktifinin ulusal hukuka aktarılması için son tarih olan Kasım ayı yaklaştıkça üzerlerindeki baskı da artıyor. Toplu pazarlığın nasıl teşvik edileceği konusunda iyi ve etkili fikirler geliştirmeleri gerekecek.

Bu açıdan direktifin 4. Maddesi özellikle ilgi çekici. Mevcut toplu sözleşme çerçevelerine bakılmaksızın tüm ülkelere "sosyal tarafların özellikle sektörel veya sektörler arası düzeyde ücret belirleme konusunda toplu pazarlık yapma kapasitelerinin geliştirilmesini ve güçlendirilmesini teşvik etme" yükümlülüğü getirmektedir.

SEKTÖREL SÖZLEŞME DAHA DA ÖNEMLİ

Sektörel pazarlığa ve sektörel toplu sözleşmeye neden bu kadar önem veriliyor? Bu sorunun cevabı, toplu pazarlığın çalışanlar, toplum ve hatta şirketler için sağladığı çok boyutlu faydalarda yatmaktadır. Çok sayıda bilimsel çalışma, toplu pazarlığın genel olarak işyeri demokrasisinin temel taşı olarak hizmet ettiğini, adil ücretleri güvence altına aldığını, sağlıklı çalışma ortamlarını yaygınlaştırdığını ve iş gücü devrini azalttığını ortaya koymuştur.

Çalışanlar için sektörel pazarlık, güvenceleri, şirketlerin ötesine taşıyarak işverenin büyüklüğünden bağımsız biçimde eşit ücret ve asgari hakları teminat altına alarak tüm sektörleri kapsar. İşyerinde demokrasi sadece büyük firmalarda çalışanlar için geçerli olmamalıdır. Sektörel toplu sözleşme, kapsayıcılığı geliştirerek tüm çalışanların toplu pazarlığın meyvelerini paylaşmasını sağlar.

Hangi şirkette çalıştığınızdan bağımsız olarak, sektörel toplu sözleşme pazarlık tüm işçilerin aynı asgari haklara ve çalışma koşullarına sahip olmasını sağlar.

Bu sayede şirketler eşit kâr elde eder. Ekonomik olarak, çok işverenli pazarlık 'ücretleri rekabet unsuru olmaktan çıkarır', ücretlerde dibe doğru yarıştan uzaklaştırır. Verimlilik, yenilikçilik ve kaliteye dayalı rekabeti teşvik eder. Bu durum sadece ekonomik istikrarı arttırmakla kalmaz, aynı zamanda vasıflı ve azimli bir işgücünü teşvik ederek işverenlere de fayda sağlar.

Sektörel toplu sözleşme daha yüksek düzeyde genel eşitlikle ilişkilendirildiği, demokrasinin yaygınlaşmasına yardımcı olduğu ve ekonomik istikrara yol açtığı için toplumun geneli de kazançlı çıkar. Güçlü toplu pazarlık çerçevesine sahip ülkeler, BM İnsani Gelişme Endeksi'nde sürekli olarak daha üst sıralarda yer alarak sektörel toplu sözleşmenin daha geniş toplumsal faydalarının vurgulanmaktadır.

SEKTÖREL PAZARLIĞIN CANLANDIRILMASI

Güçlü sektörel toplu sözleşme sistemlerine sahip ülkelerin çoğu bu sistemleri İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde oluşturmuştur. Peki, bugün bu tür sistemler geliştirmek imkansız mı?

Kesinlikle hayır. Sektörel pazarlık konusuna olan ilgi ve bu konudaki deneyimler hala devam etmektedir ve bazı ülkelerde yakın zamanda yepyeni sistemler geliştirilmiştir. Hem Yeni Zelanda hem de Avustralya'da adil ücret sistemleri, devlet tarafından düzenlenen bir tür sektörel toplu sözleşme sistemi kurmuştur. Daha yakınımızda, Avrupa'da Romanya sektörel toplu sözleşmeyi hayata geçirdi. İngiltere'de İşçi Partisi önümüzdeki seçimlerde iktidara gelirse bazı sektörlerde sektörel toplu sözleşmeyi yeniden yürürlüğe sokmayı planlıyor.

Avrupa'da toplu pazarlığı teşvik etmekle görevli kamu görevlilerinin fikir edinmek için uzaklara bakmasına gerek yok. Avrupa Hizmetler Sendikası (UNI Europa) bu konuda bir araştırma yaptı. 20 Avrupa ülkesinden uzmanlar en iyi fikirleri bir araya getirdi. Ortaya çıkan sonuç, politika yapıcıların toplu sözleşme müzakerelerini ve bunların etkisini ve sosyal ortakları güçlendirmek için odaklanabilecekleri (ve odaklanmaları gereken) çok sayıda araç ve politika alanı olduğunu göstermektedir. Bu sonuçlar aynı zamanda toplu pazarlığın bir istisna değil verili bir durum olduğunu savunan bir kültürün ve koşulların politikalar tarafından nasıl yaratılabileceğini de göstermektedir.

Mazeret yok, toplu sözleşme var. Araştırma sonuçları bize daha sosyal bir Avrupa'nın vatandaşların önceliği olduğunu göstermektedir. Asgari ücret direktifi bir fırsat sunmaktadır ve kanıtlar, toplu pazarlık ve sektörel toplu sözleşmenin toplumlarımız için faydalı olduğunu göstermektedir. Şimdi bulmacayı çözmek için sözleri eyleme dönüştüren bir siyasi iradeye ihtiyacımız var.

*UNI Europa Araştırma Dairesi Müdürü, Gent Üniversitesi öğretim üyesi
Kaynak: Equal Times
Çeviren: Kıvanç Eliaçık