Google Play Store
App Store

İ. Renay Onur, Türkiye nüfusunun genç ancak sağlıksız olduğunu ifade etti. Bu problemi çözmenin spordan geçtiğini belirten Onur, “Sağlıklı bir toplumun inşası ancak iyi bir spor kültürüyle mümkün olabilir” diyor.

Spor İstanbul Genel Müdürü Renay Onur: Sağlıklı toplum spor kültürüyle mümkün
Fotoğraflar: BirGün

Spor İstanbul Genel Müdürü İ. Renay Onur, kurumun projeleri ve gündeme ilişkin sorularımızı yanıtladı. Onur, yurttaşların sağlığı için spora ulaşmanın kolay olması gerektiğini ve sağlıklı bir toplumun ancak iyi bir spor kültürüyle mümkün olduğunu ifade etti.

Onur, Spor İstanbul’un kuruluş amacını şu şekilde açıklıyor: “Aslında biz bir spor kuruluşundan çok, koruyucu sağlık şirketiyiz. Adımızın içinde ‘spor’ geçiyor ama esas amacımız, İstanbul halkının daha sağlıklı, daha hareketli ve dolayısıyla daha mutlu bir yaşam sürmesini sağlamak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan ve tesisler yöneten, etkinlikler organize eden bir yapı olarak halk sağlığını önceleyen bir misyonumuz var.”

Spor İstanbul Genel Müdürü Renay Onur

GENCİZ AMA SAĞLIKSIZIZ

Renay Onur, ülkenin genel olarak sağlık problemi çektiğini ve nüfusun genç olmasına rağmen bu problemlerin yaşam kalitesini etkilediğini vurguladı. Özellikle obezite ve Tip 2 diyabet tehdidine dikkat çeken Onur, “Açık konuşmak gerekirse, sağlıksız bir toplumuz. Türkiye’nin ortalama yaşı 34, yani hâlâ genç bir ülkeyiz. Ancak hızlı yaşlanan ülkeler arasına girdik. Avrupa’nın ortalama yaşı 44 ve bizden yüzde 25 daha yaşlılar. Buna rağmen, Tip 2 diyabet ve obezitede Avrupa’nın zirvesindeyiz. Eğer 50 Avrupa ülkesini tek bir odaya koyarsanız, en genç ama en sağlıksız görünen kişi Türkiye olur” diye konuştu. Söz konusu problemin ciddi sonuçları olabileceğinin altını çizen Renay Onur, “Şu an çok farklı gündem maddeleri olduğu için bu konu geri planda kalıyor ama şimdiden önlem almazsak, ileride büyük bir sağlık kriziyle karşı karşıya kalacağız. 30’lu yaşlarda sağlık konularını çok düşünmeyiz ama eğer fiziksel aktivite alışkanlığı kazanmadan 40’lı yaşlara girersek, iş işten geçmiş olur” dedi.

Son beş yılda spor yapma oranının arttığını vurgulayan Onur, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’de düzenli spor yapanların oranı 2019’da yüzde 13 seviyesindeydi. Pandemi sonrası bu oran yüzde 35’e kadar yükseldi. Londra gibi şehirlerde bu oran yüzde 30 civarındaydı. Biz her yıl yaklaşık 10 bin kişiye anket yaparak spor alışkanlıklarını takip ediyoruz ve bu gelişimi gözlemleyebiliyoruz. Spor İstanbul olarak İstanbul genelinde büyük bir kitleye hizmet veriyoruz. Geçtiğimiz yıl tesislerimizi yaklaşık 1 milyon kişi kullandı. İstanbul nüfusunun %6-7’si tesislerimizden faydalanıyor. Tabii ki bu oran her yıl değişen bireylerden oluşuyor. Özellikle çocukları spora teşvik etmek için büyük çaba harcıyoruz. Geçtiğimiz yıl 132 bin çocuk spor okullarımızdan faydalandı. Bu, yaptığımız en önemli işlerden biri çünkü Türkiye’de ilkokullarda 20 yıldan uzun süredir beden eğitimi öğretmeni bulunmuyor. 4. sınıfa kadar beden eğitimi öğretmeni görmemiş bir çocuğun spor alışkanlığı kazanması çok zor. Daha da önemlisi, sporda başarılı olması imkansız hale geliyor. 9 yaşına kadar beden eğitimi eğitimi almamış bir çocuğun olimpiyatlara gitmesi mümkün değil. Biz de bu açığı kapatmaya çalışıyoruz.”

FİZİKSEL AKTİVİTE DÜŞÜK

Türkiye’de spor kültürünün yeterince gelişmemesinin sebebinin hem toplum sağlığını direkt olarak etkilediğini hem de uluslararası organizasyonlarda rekabet etme konusunda büyük problemler yarattığını ifade eden Renay Onur,  “Spor İstanbul olarak halkı fiziksel aktiviteye teşvik etmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki sağlıklı bir toplum, ancak spor kültürüyle mümkün olabilir. Türkiye’de spor alışkanlıklarının yeterince gelişmemesi ve uluslararası müsabakalarda istenilen başarıya ulaşılamaması, spor kültürünün eksikliğiyle doğrudan bağlantılı” şeklinde konuştu.

Uluslararası sporcu yetiştirme konusundaki eksikliğe dikkat çeken Onur, “Bunun en temel sebebi fiziksel aktivitenin düşük olması. Anaokulu ve ilkokullarda fiziksel okuryazarlık eğitimi vermeyen bir ülkenin sporda başarı kazanması mümkün değil. Örneğin, olimpiyat madalyalarını bir kenara bırakıp en basit veriye bakalım: Türkiye, olimpiyatlara en fazla 100 sporcu gönderebiliyor. Buna karşılık nüfus açısından bize yakın olan İtalya, Almanya, İspanya ve İngiltere gibi ülkeler 300 ila 450 sporcu ile katılıyor. Üstelik bu ülkelerin ortalama yaşları bizden yüksek. Buradaki temel mesele, ne kadar çok insan fiziksel olarak aktif olursa, içlerinden o kadar fazla elit sporcu yetişeceğidir. Spor kültürü yaygınlaştıkça olimpiyatlardaki başarı da kendiliğinden gelecektir.” ifadelerini kullandı.

ÖĞRETMEN YOK

Okullardaki Beden Eğitimi öğretmeni eksikliğine dikkat çeken Renay Onur, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz Spor İstanbul olarak spor kültürü oluşturma konusunda ciddi bir çaba harcıyoruz. Sosyal medya paylaşımlarımız, etkinliklerimiz ve tesislerimizle geniş kitlelere ulaşıyoruz. Ancak en büyük etkimiz, birebir temas kurduğumuz insanlarda oluyor. İstanbul nüfusunun yaklaşık yüzde 6-7’si tesislerimizi kullanıyor. En büyük katkılarımızdan biri de spor okulları. Geçen yıl 132 bin çocuğa spor eğitimi verdik. Bu çok kritik bir konu çünkü Türkiye’de ilkokullarda beden eğitimi öğretmeni eksikliği var. Biz, çocukların ilkokulda göremediği beden eğitimi dersini onlara sunuyoruz. Spor kültürünü tam anlamıyla oluşturmak için en önemli adım, Milli Eğitim Bakanlığı’nın anaokulu ve ilkokullara beden eğitimi derslerini etkin bir şekilde entegre etmesi. Bildiğiniz gibi ilkokullarda Beden Eğitimi öğretmeni yok. Eğer çocuklar erken yaşta fiziksel aktiviteyle tanışmazsa, ilerleyen yıllarda da spora yönelmeleri zorlaşıyor. Bunun eksikliği, sağlıksız nesiller yetişmesine ve gençlerin kötü alışkanlıklara daha yatkın hale gelmesine neden oluyor.”

OLİMPİYATLA ŞEHİR DEĞİŞİR

İstanbul’un 2036’da düzenlenecek Olimpiyat Oyunları için planlarını da anlatan Renay Onur bu konuda tüm unsurların koordineli çalıştığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “İstanbul neden olimpiyatları istiyor? Eğer iyi hazırlanırsak, olimpiyatlardan sonra bambaşka bir şehirde yaşama şansımız olabilir. Bunu bir örnekle anlatayım: Fatih ilçesini düşünelim. Tüm gecekonduların kaldırıldığını ve ilçenin Roma gibi göründüğünü hayal edin. Aslında Fatih’in orijinal yapısı buna çok yakın. İşte olimpiyatları iyi bir şekilde değerlendirirsek, şehrin belirli bölgelerini dünya standartlarına taşıyabiliriz.

Bir de işin toplumsal boyutu var. Az önce konuşmanızda kulüpler arasındaki ötekileştirmeden ve yanlış dillerin kullanılmasından bahsettiniz. Ancak bu sadece futbol için geçerli değil. Toplumun farklı kesimlerinde de benzer bir kutuplaşma var. Eğer olimpiyatlarla birlikte insanları bir araya getirecek ortak bir spor kültürü oluşturabilirsek, bu hepimiz için çok değerli olur.”

∗∗

YÜZEMEYEN YÜZME ANTRENÖRLERİ VARDI

Spor İstanbul’da eğitmen ve antrenör kalitesini artırdıklarını vurgulayan Renay Onur, “Eğitmen kalitesi, Türkiye’de altyapı sporlarının gelişimi açısından kritik bir konu. 2019 yılında eğitmenlerimizin yüzde 46’sının antrenörlük belgesi yoktu. Yani çocuklarınızı emanet ettiğiniz, yüzme öğreten, spor yaptıran kişiler aslında resmi olarak eğitmen değildi. Şu anda ise bir kişi dışında tüm eğitmenlerimizin antrenörlük belgesi var. O kişi de engelli olduğu için federasyonun sınav açmasını bekliyor. Özellikle yüzme eğitiminde büyük bir dönüşüm sağladık. Geçen yıl 1.8 milyon kişi havuzlarımıza geldi ve toplamda 12.5 milyon kez yüzme aktivitesi gerçekleştirildi. Ancak geçmişte yüzme eğitmenlerimizin %20’si yüzme bilmiyordu! Bu çok büyük bir eksiklikti. Çocuklarınızı eğitmenlere teslim ediyorsunuz ama onların yeterliliğini sorgulamıyorsunuz. Biz bu konuda adım attık ve artık tüm yüzme eğitmenlerimiz yüzme biliyor” diye konuştu.