Kritik 14 Mayıs seçimi öncesi şapkadan tavşan çıkarma peşindeki tek adam rejiminin umudu dış politika. İçerideki ekonomik ve toplumsal yıkımın altından kalkamayacağının farkında olan iktidar, sandığa tahvil edecek dinamiği “dışarı”dan sağlamanın peşinde. Bunun için de iki türlü strateji devrede. Bir taraftan “dış açılımlar” yapmaya çalışırken diğer taraftan da askeri operasyonlarla sonuç elde edilmeye çalışılıyor. Son günlerde yaşanan gelişmelere bakılacak olursa tablo daha net anlaşılmış olur.

1) Süleymaniye operasyonu

İktidarın seçim öncesi en fazla bel bağladığı alan Suriye ve Irak. İktidar sınırın diğer yakasında olası bir PKK/SDG operasyonuyla “seçim hediyesi” peşinde. Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) genel komutanı “Mazlum Abdi” kod adlı Ferhat Abdi Şahin’e yönelik “başarısız” operasyon bu minvaldeki ilk ciddi girişim oldu. Geçen cuma günü gizli bir toplantı için Kuzey Irak’a geçen Şahin’in konvoyu dönüş yolunda Süleymaniye Havalimanı yakınlarında S/İHA ile hedef alındı. Şahin’in yanında Suriye’deki Kürtlerin liderlerinden İlham Ahmed de bulunuyordu. Konvoyda ABD’li askerler de vardı. S/İHA saldırısı Bağdat, Süleymaniye ve Washington ile Ankara arasında krize neden oldu. Süleymaniye merkezli Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) SDG’ye verdiği destekten rahatsız olan Ankara hava sahasını da Süleymaniye’ye kapattı. KYB Başkanı Bafıl Talabani bir süredir Suriye Kürtlerini birleştirmek için aktif olarak devreye girmiş durumda.

2) Şam‘a yeşil ışık

Seçim öncesinde en büyük diplomatik propaganda çalışmalarından birisi de kuşkusuz ki Suriye. Seçim öncesi Esad ile masaya oturmak için tüm araçları kullanan Saray rejimi beklenilen sinyali alamasa da ısrar sürüyor. Ankara ile Şam’ı uzlaştırmaya çalışan Rusya’nın arabuluculuk çabalarında mesafe alınsa da henüz liderler ve dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşme ayarlanabilmiş değil. Moskova’daki 3’lü, 4’lü toplantıların bu düzeyde bir süre daha devam etmesi kaçınılmaz gibi. Dörtlü mekanizma çerçevesinde taraf ülkelerin dışişleri bakan yardımcıları son olarak geçen hafta Moskova’da bir araya geldi. İktidar, Şam ile diplomatik girişimlerini seçim kampanyasında kullanmak niyetinde. “Suriyeli sığınmacılar” seçimin önemli konu başlıklarından. AKP iktidarı sığınmacıları geri gönderme algısı üzerinden oy devşirmeye çalışıyor. Şam yönetimi seçim öncesinde Erdoğan’a bu kozu vermekten kaçınıyor.

3) Müslüman Kardeşler’in satışı

Siyasal İslamcı rejimin gündeme gelmeyen en dikkat çeken manevrası ise Mısır’ın ardından Tunus’taki Müslüman Kardeşler’den de vazgeçmesi oldu. Mısır ile yeniden ilişkileri tesis etmek için Müslüman Kardeşleri (İhvan) satan AKP iktidarı benzer bir stratejiyi Tunus için de hayata geçirdi. AKP iktidarı, ülkeyi demir yumrukla yöneten Cumhurbaşkanı Kays Said ile resmen temasa geçti. Said’in Meclis’i feshetme kararına en sert tepki gösterenlerin başında gelen AKP iktidarı, Tunus’ta seçim sonrası kurulan yeni Temsilciler Meclisi’yle ilişki kurdu. Bununla da kalmadı, iki ülke arasındaki ticaret anlaşmasının gözden geçirilmesine açık olduğunu gösterdi. Feshedilen Meclis, Müslüman Kardeşler’in Ankara’dan yıllarca destek almış Tunus’taki siyasi kolu En Nahda Hareketi’nin kontrolündeydi. Böylece AKP, Raşid Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi’ne verdiği destekten de sessizce vazgeçmiş oldu. Erdoğan, Said’in Meclis’i feshetmesini “milli iradeye darbe” olarak nitelendirmişti. Yine Libya’da da İhvan ağırlıklı Trablus yönetiminin yanında Trablus merkezli Fethi Başağa yönetimiyle de temasa geçildi.

4) Finlandiya’ya NATO vizesi

Seçim ayarlı Finlandiya’nın NATO üyeliğine verilen onay ise Batı dünyasına bir mesajdı. 31 Mart’ta tek bir itiraz dahi gösterilmeden Meclis’ten geçirilen önerge ile NATO ve Batı ittifakından tebrikleri kapan iktidar, İsveç’i ise pazarlık unsuru olarak masada tutmayı sürdürüyor. AKP iktidarı, Rusya ile ilişkileri sürdürürken Batı ve Avrupa ile de mevcut pozisyonun üzerine çıkacak bir diplomatik trafik elde etme niyetinde.

5) Kahire, Atina, Doğu Akdeniz’de artan trafik

Mısır Dışişleri Bakanı Samir Şukri bir ay içinde ikinci kez Türkiye’ye geliyor. Yaklaşık on yıldır tüm diplomatik temasların kesildiği Kahire ile hızlanan bu trafik elbette tesadüf değil. Aynı şekilde son yıllarda kıyametlerin koparıldığı Doğu Akdeniz’de uzunca bir süredir keşif faaliyetleri yapılmıyor. Yunanistan ile yaşananlar da aldatıcı bahar havasını andırıyor. Zoraki sağlanan uzlaşının kırılganlığı seçim sonrası kendisini gösterecektir.

SUUDİLER DE RUSYA DA ARTIK KURTARAMAZ

Üst üste gelen tüm bu manevralar tek adam rejiminin karakterini gösteriyor. Erdoğan değişmiş değil, içinde bulunduğu sıkışmışlığı aşmak için zorunlu manevralar yapıyor. Rejimin maskesi düşmeye, gemi su almaya başladı. Yunanistan, Mısır, Tunus, Suriye gibi bölgedeki birçok ülkeyle ilişkilerini geliştirmeye çalışmak zorunda kalsa da, can havliyle atılan adımların felaket iktidarını kurtarması artık zor. Körfez Arap ülkeleri ve Rusya’dan sağlanmaya çalışılan yardımlar da Erdoğan’ı kurtaramayacak.