Google Play Store
App Store

Geçen hafta 14. yüzyılda Suriye'de yaşamış Selefi ilahiyatçı İbn Teymiyye'nin fetvalarını ve Alevi gruplara yönelik saldırılarda kılıç kuşanmasını anlatmış ve bu fetvaların günümüzdeki soykırımların da kaynağı olduğunu ortaya koymuştuk.

O hafta Suriye -bu defa- Dürzilere yönelik soykırım çağrıları ve kampanyasına sahne oldu. "İslam peygamberine hakaret edildiğini" içeren bir ses kaydını diline dolayan cihatçılar, "Domuz Dürzileri öldürün!" çağrıları yaptı (Ses kaydının sahte olduğu kısa sürede anlaşıldı). Ancak Dürzi soykırımı genişleyemedi; İsrail müdahale etti, saldırılar durdu. Yine de toplam 100'den fazla insan öldürüldü. İki gün sonra İsrail, bu defa Colani'nin başkanlık sarayı dahil 20 ayrı noktayı bombalayarak, Dürzileri katletme çağrıları yapan HTŞ'ye açık gözdağı verdi.

Suriye'deki yönetimi, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin desteği, İran ve Rusya'nın zımni onayıyla 5 ay evvel ele geçiren HTŞ ve diğer islamcı çetelerin, ne İsrail'le, ne de Amerika ile hiçbir sorunu yoktur. Suriye'deki "zaferi", bu ülkelere borçludurlar. (İsrail, sadece Suriye'yi dizayn etmektedir, ülkede yaşayan, özellikle ordusunda savaşan Dürzi kadroların da müdahalede elbette etkisi var- ama İsrail'in, "Suriye'deki azınlıkları koruma gibi bir amacı olsaydı, Colani ve HTŞ'nin iktidarına yol vermezdi). HTŞ içeride Alevileri ve Dürzileri katletme kampanyasını hevesle sürdürmektedir. Nitekim Dürzi katliamı için dünya ayağa kalkmışken, Alevi beldelerinde katliamlar -hız kesmeden- "sessiz" şekilde sürmektedir. Çünkü Alevilerin bir İsraili yoktur.

Alevi, Batıni ve Şii grupların "kanlarını dökmenin, mallarına el koymanın dini görev olduğu" fetvasını veren İbn Teymiyye, Dürzilerle ilgili de aynı fetvaları vermiş, bir ilahiyatçı olarak bizzat kılıç kuşanmış, savaşmıştır. Teymiyye, Kisrawan dağında yaşayan Şii/Alevileri katletmek için, 1305 yılında Memluklularca gerçekleştirilen askeri seferi haklı çıkarmak için bu fetvaları vermiş görünmektedir.

Teymiyye, Dürzilere dair fetvasında, "münafık, kafir ve mürted" olan bu taifeye karşı devletin savaşması gerektiğini söylemiştir. Bir Müslüman için de bunlarla savaşmak, "en büyük vaciplerden ve salih amellerden" biridir. Bunlar o derece kafirdir ki, "kestikleri yenmez, kadınlarıyla nikahlanılmaz, onlardan cizye de alınmaz", "onlar, ne Müslüman, ne Yahudi, ne de Hıristiyan'dır, onlar, Kelime-i Şehadet'i ihzar etseler de kafirdirler, Dürziler, Heşteki ed-Dürzi'nin tabileridir. Bunlar, ğulatlar içindeki en büyük küfre sahip olanlardır, onların küfürleri konusunda her kim şüphe ederse onlar da kafirdir" (Adem Eryiğit, İbn Teymiyye'nin Cihat Doktrini, Çıra Y.).

Nusayriler ve Dürziler için, "nerede yakalanırlarsa öldürülür, nöbetçi, kapıcı olarak çalıştırılmaz, alimleri ve salihleri de katledilmelidir, onların evlerinde uyumak, onlarla birlikte yürümek, onlarla arkadaşlık etmek, cenazelerine katılmak haramdır" fetvası veren İbn Teymiyye, İslam'ın yorumunda öylesine fanatiktir ki, bizzat kendi grubu Hanbelilerden de tepki almıştır.

Katip Çelebi'nin bibliyografik sözlüğünde, Hurufileri kınayan Bursalı mutasavvıf el-Bistami'nin çalışmasında adı ve eserleri geçen İbn Teymiyye, Şah İsmail'e ve Safevilere yönelik 16. yüzyıldaki Osmanlı fetvalarının da esin kaynağı olmalıdır.

Daha önemlisi "modern" çağdaki Vahabbilik akımı, Mevdudi ve Seyyid Kutup (ö. 1966) gibi köktendinci akımların esin kaynağı olan Teymiyye ve katliam fetvaları, özellikle 1980'li yıllarda Müslüman Biraderler'in Suriye'deki "Arap Alevi iktidarı"na yönelik gerilla saldırılarının esin kaynağı olmuştur. 2011 yılı sonrası Beşar Esad ve Baas'ın yıkılması uğruna başlatılan iç savaşta Alevi, Ermeni ve Dürzi köylerinde gerçekleştirilen katliamların siyasal motivasyon kaynağı da, İbn Teymiyye fetvalarıdır.

8 Aralık ve hele 6 Mart sonrası Suriye Sahili'nde yoğunlaşan ve şu ana dek yayınlanmış tüm raporlarda, "Alevi Soykırımı" olarak geçen katliamlar, geçen hafta Şam'daki "Dürzi soykırım teşebbüsü", işte bu fetvalardan güç almaktadır. İslam'ın radikal, cihadist ve Selefi yorumu ile hesaplaşılmadan, Suriye'ye ve İslam toplumlarına huzur gelmeyecektir.