Tahir Elçi davası bitti mi?
Tüm aksi kanunlara ve ihtimallere rağmen hukuk mücadelesinden vazgeçmeyen bir avukattı Tahir Elçi.
9 yıl önce öldürüldüğünde, ölümünün faili meçhul kalacağı o zamandan tahmin edilen, güçlü bir ihtimaldi. Son olarak istinaf mahkemesi, beraatla biten davadaki kararı onadı. Yani, tahmin edilen oldu, dosya cezasızlıkla sonuçlandı.
Tahmin edilen diğer konu ise davayı takip eden avukatların bu sonucu kabul etmeyeceğiydi. Öyle de oldu. İstinaf kararına dair açıklama yapan başta Diyarbakır Barosu olmak üzere neredeyse memleketteki tüm avukatlık örgütleri, hukuk mücadelesini bırakmayacaklarını ilan etti. Şimdiki adım, Anayasa Mahkemesi.
ONURLU VE ZOR GÖREV
Kendisiyle 2012 yılında, Diyarbakır Barosu’nun 43. Olağan Genel Kurulu'nda baro başkanı seçildiğinde konuşmuştuk, “kendisini onurlu, zor bir görevin ve yoğun bir gündemin beklediğini” söylemişti.
Dediğini yaptı. Lice davası, Cizre/Temizöz davası, Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanması ve Roboski katliamı davalarının da aralarında olduğu pek çok davada mağdurların avukatlığını yaptı.
Mücadelesi, cezasızlıkla bitse de gerçekliğin ortaya döküldüğü davalarla da sınırlı değildi. Zamanın DGM’sini bile mahkum ettirmiş bir avukattı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dek taşıdığı davalardan biri de 11 yaşındaki Behice’nin dosyasıydı:
Şırnak’ın Ortabağ köyünde yaşayan Behice Alkın 11 yaşındayken, 13 Mayıs 1996’da köyünün yakınındaki çimlerde oynarken mayına bastı. Askeri helikopterle önce Şırnak Askeri Hastanesi’ne, sonra Diyarbakır Askeri Hastanesi’ne götürüldü. 22 Ağustos 1996’da Diyarbakır Askeri Hastanesi tarafından hazırlanan sağlık raporuna göre, sol bacağı diz kısmından kesildi, protez bacak takıldı.
Alkın’ın babası da kendisi de jandarmaya verdikleri ifadede olayın kaza olduğunu, şikayetçi olmayacağını söylediler. Ancak Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı ve 27 Haziran 1996’da soruşturmanın devamı için gerekli iznin verilmesi talebiyle dava dosyasını Uludere İl İdare Kuruluna gönderdi.
İl İdare Kurulu, askerin uyarısına rağmen Alkın’ın mayınlı araziden geçtiğine, askerler yönünden herhangi bir kasıt veya hatanın sözkonusu olmadığına kararı vererek izin talebini reddetti. Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi de bu kararı onayladı. Bu kararların hiçbiri aileye tebliğ edilmedi, kararlardan AİHM sürecinde haberdar oldular.
Tahir Elçi ailenin adına 5 Ekim 2001’de AİHM’e başvurdu. Başvuru dilekçesinde, çocuğun mayından zarar görmesini engellemek adına yetkili makamlar tarafından yeterli önlem alınmadığı ve davanın koşullarına ilişkin etkili bir soruşturma yapılmadığı konusunda şikayetçi oldu. Behice de olay zamanında henüz 11 yaşında olduğunu ve askerler hakkında suç duyurusunda bulunmanın kendisi için imkansız olduğunu söyledi. 13 Ekim 2009’da kararını açıklayan AİHM, Türkiye’yi Alkın’a toplam 6 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etti.
Bu, AİHM’de kazandığı davalardan sadece biriydi.
Yeldeğirmenlerine karşı savaşan tek hukukçu Tahir Elçi değil tabii. Onun davasının faili meçhul kalmaması için bugün de başka Don Kişot’lar, bu onurlu ve zor görevi devralıyor.