Yeryüzünde hayattayken cehennemi yaşamaya devam ediyoruz. Çok büyük bir felaket daha başımıza geldi. Sahipsiz kaldık yine. Koordine olamamamış, ne yapacağını bilemeyen idareciler bir yanda, canlarının peşinde, çaresizce yardım bekleyen göçük altındakiler bir yanda… İnsan eliyle gerçekleştirilmiş en büyük kötülüklerden birine daha tanık olduk. Sanki olacağı hiç bilinmeyecekmiş gibi, sanki aniden belirecek ve engellemek için hiçbir şey yapılamayacakmış gibi, adeta “Aaaa aaa, nasıl oldu?” dedirtecekmiş gibi bir felaket yine geldi, hepimizi ve ruhlarımızı enkaz altında bıraktı.

Bilimle, matematikle ve kati olarak bilinen tüm gerçekliklerle iddialaşırcasına, gerek “Biz yaptık oldu” mantığıyla, gerekse “Rantım nerede?” diyerek yapılan icraatların içinden yine enlemesine geçti bu felaket. Önemli olan bir şeyi yapabilmek değil, sağlam ve dayanıklı yapabilmek oysa ki… Geçiş garantisi yine tutmadı bu sefer. Ömer Çelik’in muhteşem açıklaması “Cumhur İttifakı olarak sahadayız” ile bir kez daha kanımız dondu. Bravo, çok da iyi etmişsiniz Ömer Bey. Başarılarınızın devamını dilerim. Bilim insanlarının “Yapmayın, etmeyin” dedikleri, raporlar hazırladıkları saçma sapan bir araziye, Amik Ovası’na inatla inşa edilen Hatay Havalimanı’nı… Ya da Malatya Havalimanı’nın bir kısmının yıkılması nasıl bir yaklaşımla geleceğimizin itinayla inşa edildiğini gösteriyor. Neredeyse tüm kamu binalarının kağıt helva gibi aşağı inmesi de göz doldurdu. Tamam, felaketin boyutu çok büyük, deprem de çok kuvvetliydi ama böylesi bir kalitesizlik görmedik. İnsanları kurtarması gereken insanların bulunduğu binalar, hastaneler nasıl olur da bu kadar vasıfsız yapılır? Maalesef hayatlarımıza bizi idare edenler tarafından ne kadar değer biçildiği tam da işte böyle felaketlerde kendini belli ediyor.

Bunun yanı sıra Kızılay’ın Twitter’dan takipçilerini bloklaması gerçekten özel bir ortamdı. Vatandaşını görmemek ve habersiz bırakmak adına çok doğru bir hareket. Bu süpersonik fikirde emeği geçen Kızılay çalışanlarını en samimi duygularımla tebrik ediyorum. Çok güzel yapıyorsunuz gerçekten. Diyanet’e de bu zor zamanlarda insanlar can derdindeyken sela okutmayı çok yakıştırdım. Toplum psikolojisi için çok olumlu olduğu yadsınamaz.

Bir de yalan haber yayan kara cahiller var. Bilimi görmezden gel, sonra aman Amarika bizi patlattı, sinyalle deprem tetikledi… Bravo. Dünya da dümdüz zaten. Sizi de pistten alalım.

Bilimi dinlemek yerine şarlatanları ya da cahilleri dinlersek olacağı bu oluyor işte. 2+2 eşittir kaç yıllardır bilinmez bir halde Türkiye’de. Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay havalimanları kullanılamıyor. AFAD bile harekete geçmek için talimat bekliyor, oradan hesap yapın. Ülkenin kurumları, organizasyonları ve yöneticileri tek bir talimata bakıyor. Peki ülkede herkese yetecek kadar talimat var mı acaba?

Kader, fıtrat… Cahillerin ve sadece kendini düşünenleri favori mazereti. Bir yere kadar.

Şu anda bu satırları okuduğunuzda yüzlerce, hatta binlerce insan enkaz altında hayat mücadelesi veriyor. Ama bilimle aramız bozuk olduğu için ama cebimizi vatanımızdan daha çok sevdiğimiz için ama kendimizden başka kimseleri dinlemediğimiz için ama bizim dışımızdaki her görüşü düşman ilan ettiğimiz için.

Gerçekler bu ülkede maalesef sadece can kaybıyla ölçülüyor. Oysa ki 1999’dan beri bir şeyler öğrenmemiz gerekiyordu. Çok da şey etmeyin, 50 Euro’ya aldığı ilacı 3750 Euro’ya memleketine kilitleyenlerin ülkesi burası… Şu anda bile avuçlarını ovuşturup ihale hesabı yapan gerçek kötüler var bir yerlerde ama onlara rağmen hayatta kalacağız, bunu birlikte başaracağız.

Yakında ÖTV’ye de bir ÖTV kilitlerler. “Deprem vergileri üzerine eklenen deprem vergileri nereye gitti” diye sorduğumuzda da da “O vergiler güzel insanlarla güzel yerlere gitti” derler. Size güzel, bize ayrı güzel tabii ki. Hayatta kalmak da bir mesele bu ülkede maalesef. Bu satırları okuduğunuzda hala kaç can enkaz altında sizce? Şimdi hep birlikte elimizden ne geliyorsa yan yana durup, elden ele bu acılarımızı dindirmek zorundayız. Haluk Levent’in neredeyse tüm kurumlardan daha güvenilir olduğu bir gerçeklik içindeyiz, buna da şükür. Sonra yine daha önceki felaketlerde olduğu gibi sorumlular bulunur, bir müteahhitin başına kilitlenir bütün bu olan biten zaten.