Google Play Store
App Store

TES, emeklilikte “ikinci aylık” vaadiyle sunulsa da gerçekte bu bir hayal. TES, çalışanlar için yeni kesintiler ve hak kayıpları demek. Emeklilikte adaletin ve emekli aylıklarını artırmanın yolu TES’ten değil, kamu emeklilik sistemini güçlendirmekten geçiyor.

Tamamlayıcı değil tasfiye edici emeklilik sistemi
Fotoğraflar: Depo Photos, Evrensel

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) bir kez daha gündemde. TES, 2026-2028 dönemi Orta Vadeli Programı (OVP) ile yeniden gündeme gelmişti. Konuyu 22 Eylül 2025 tarihli “TES İllüzyonu” başlıklı BirGün yazımda ele almıştım.

TES konusu o günden beri giderek artan biçimde gündeme gelmeye başladı. Önce Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı (SBB) tarafından hazırlanan 2026 Bütçe Gerekçesi’nde, ardından da 30 Ekim 2025’te yayımlanan Cumhurbaşkanlığı 2026 Programı’nda TES’in 2026 yılı ikinci yarısında yasalaşacağı yazıldı.

Hem 2026 Bütçe Gerekçesi’nde hem de 2026 Programı’nda yer alan ortak ifade şu şekilde: “Otomatik Katılım Sistemi (OKS)’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi (TES) kurulacaktır.” İlginç olan TES, her iki metinde de sosyal güvenlik kapsamında değil, “Tasarrufların artırılması” başlığıyla yer aldı. Aynı hedef 2025 Bütçe Gerekçesi ile 2025 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da aynı ifadelerle yer almıştı. Bir önceki dönem OVP’de de TES hedefine yer verilmişti.

TES yeni bir konu değil, yıllardır gündemde! Tamamlayıcı emeklilik sistemlerinin yaygınlaştırılması hedefi AKP’nin 12 Haziran 2011 seçimleri için hazırladığı “Hedef 2023” programında yer aldı. 11. (2019-2023) ve 12. (2024-2028) kalkınma planlarında işveren katkısını da içeren ikinci basamak emeklilik sistemi olarak TES’in kurulacağı hedefi açıkça yer aldı.

Dolayısıyla bu kadar uzun süredir gündemde olan ve giderek artan biçimde öne çıkan TES, güncel bir tehlikeye dönüşmüş durumda. Bugüne kadar yasalaşmamış olmasında TES’e yönelik tepkilerin payı olsa da hükümetin TES konusunda ısrarlı olduğu görülüyor. O yüzden TES üzerinde ne kadar durulsa azdır.

TES NEDİR?

Ortada birden çok kavram var: Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ve nihayet gündemde olan ikinci basamak Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES).

BES Nisan 2001 tarihinde yasalaştı. 2017 yılında ise OKS yürürlüğe girdi. BES gönüllü bir sistem iken OKS ile çalışanların sisteme katılımı otomatik hale getirildi. Ancak sistemden ayrılmak serbest. Bu nedenle çalışanların önemli bir bölümü OKS içinde kalmadı ve ayrıldı. Şimdi yapılmak istenen, sisteme katılımın ve kalmanın zorunlu olmasıdır.

OKS kapsamında çalışanlardan prime esas kazancın yüzde 3’ü oranında kesinti yapılıyor.  Devlet de bu kesintilere ayrıca yüzde 30 katkı sağlıyor. Böylece çalışanlardan 100 lira prim kesilirken devlet de 30 lira ekliyor.

Burada dikkat çekici bir hususu vurgulamakta yarar var. Devlet hâlen kamu emeklilik sistemine (SGK) prim gelirlerinin yüzde 25’i oranında katkı yaparken bireysel sigortacılığa yüzde 30 katkı yapıyor.

TBMM gündeminde bulunan bir yasa teklifine göre Cumhurbaşkanına BES’e devlet katkısını yüzde 0’a indirme ve yüzde 50’ye çıkarma yetkisi veriliyor. Emin olun, bunca TES ısrarı varken Cumhurbaşkanı bu yetkisini yukarı doğru kullanacaktır ve BES’e devlet katkısı oranı artacaktır.

Bireysel emeklilik sistemine devlet katkıları 2023 yılında 23,2 milyar TL, 2024 yılında 45 milyar TL olarak gerçekleşti. 2025 yılında bu miktarın 75 milyar TL, 2026 yılında ise BES’e devlet katkısının 132 milyar TL olması bekleniyor.

Sırası gelmişken altını çizelim. 2026 yılı bütçesinde SGK’ye yapılan transferlerin sadece yüzde 2,6 artması öngörülürken BES’e yapılacak transferlerin yüzde 75 civarında artması söz konusu. Hükümet sosyal sigorta sistemine cimri, bireysel sigortacılığa ise cömert davranıyor.

SGK’ye yüzde 2,6’lık BES’e yüzde 75’lik devlet katkısı artışı net bir tercihtir. Hükümet kamu emeklilik sisteminin zayıflatırken bireysel emeklilik sistemini güçlendirmek istiyor. Bunun açık anlamı, sosyal güvenliği bireyselleştirme ve özelleştirmedir. TES de zaten bu girişimin esaslı kolonlarından biridir.

Henüz ayrıntıları netleşmese de TES’in olası iki kaynağı var.

1- OKS’de kalanlardan kesilen yüzde 3’lük primin bütün çalışanlardan kesilmesi ve bunun üzerine yüzde 1 civarında bir işveren katkısının eklenmesi. Bu ücretlerden yüzde 4’lük yeni bir kesinti anlamına geliyor. Bunun tepki yaratacağı açık. Uygulaması oldukça zor. Ama senaryolardan biri bu.

2- Kıdem tazminatının belirli bir bölümünün TES primine dönüşmesi. Böylece kıdem tazminatının bir bölümüne el konulması.

Yani kısaca ya kırk katır ya kırk satır diyorlar! Her durumda kabak çalışanların başına patlayacak ya yüzde 4 civarında bir ek kesinti olacak veya kıdem tazminatının bir bölümünü kaybedecekler.

‘‘İKİNCİ EMEKLİ AYLIĞI’’ İMKANSIZ

TES birinci basamak emeklilik sisteminin sağladığı aylıkların düşüklüğünün itirafıdır. Asıl olan kamu emeklilik sistemidir. Kamu emeklilik sistemi yurttaşlara insanca yaşayacak bir emekli aylığı sağlamalıdır.

Kişiler ayrıca isterlerse mali durumlarına göre tasarruflarını değerlendirmek için bireysel hesaplar açabilirler. Ancak bu emeklilik sisteminin asli bir unsuru olamaz. Bu kişisel bir tercihtir. Bu durumda kişilerin bireysel tasarruf hesabı açmasıyla bireysel emeklilik fonlarına katılmaları arasında bir fark yoktur. Bu konu sosyal güvenlik sisteminin bir parçası değildir.

Oysa TES “ikinci emekli aylığı” olarak pazarlanıyor. Aslında hayal satıyorlar. TES ile ikinci emekli aylığı mümkün değildir.

SGK kapsamında çalışanlardan emeklilik için yüzde 20 prim kesintisi yapılmakta ve bunun üzerine devlet de yüzde 25 katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla SGK sisteminde emekli aylığı için toplam yüzde 25’lik bir prim kesintisi söz konusudur.

Bilindiği gibi sosyal güvenlik sistemi Pay As You Go (dağıtım) ilkesine göre işlemektedir. Bunun anlamı bugün kesilen primlerin bugün emekli aylığı alanlara ödenmesidir. Buna dağıtım sistemi denir. Sosyal güvenlikte diğer sistem ise birikim (kapitalizasyon) sistemidir. Bu sistemde birikimler nemalandırılır ve belirli bir süre sonra ödenir.

Ancak günümüz sosyal güvenlik sistemlerinde birikim sisteminin uygulanması artan emekli sayısı nedeniyle imkânsız hale gelmiştir. Esas olan dağıtım sistemidir. O nedenle emekli aylıkları mevcut çalışanlarca ödenen primler ve devlet katkısından oluşur. Dolayısıyla prim gelirlerinin ve devlet katkılarının artması emekli aylıklarını artırıcı etki yaratır. Türkiye’de emekli aylıklarının düşük olmasının temel nedeni prim gelirlerinin ve devlet katkısının düşük olmasıdır. Prim gelirlerinin düşük olmasının temel sebebi prim tahsilatı düşüklüğü, istihdam oranlarının düşüklüğü, ücret düzeyinin düşüklüğü ve kayıt dışılığın yüksekliğidir. Neoliberal ekonomi politikaları yüzünden de devlet katkısı hızla düşürülmektedir.

Bu çerçevede TES’ten yüzde 3-4 kesintiyle ikinci emekli aylığı sadece hayaldir. Halen ortalama 52 bin lira olan ortalama brüt ücreti (SGK prime esas kazanç) esas alarak bir hesap yapalım. 30 yıl boyunca yüzde 4 prim ödeyen bir çalışanın TES’ten 25 yıl boyunca alacağı tahmini aylıklar (sabit fiyatlarla) şöyledir:

Yüzde 1 reel getiri için 2850 TL

Yüzde 2 reel getiri için 3200 TL

Yüzde 3 reel getiri için 4150 TL

Hemen söylemek lazım, yüzde 3 reel getiri oldukça iyimser bir varsayımdır.  Bu miktarlar enflasyondan arındırılmış, bugünkü değere göre hesaplanmıştır. Kuşkusuz enflasyon nedeniyle bu miktarlar şişecektir. Her durumda ortalama bir çalışanın 30 yıl boyunca yüzde 4 civarında prim ödemesi durumunda yaklaşık alacağı ikinci emekli aylığı 3-4 bin lira civarındadır.

Bu nedenle “ikinci emekli aylığı” boş bir hayaldir.  TES sisteminden 20 bin TL emekli aylığı alabilmek için ortalama aylığı brüt 52 bin TL olan bir çalışandan reel getiri oranına göre farklı olmakla birlikte her ay yüzde 18 ile yüzde 26,3 oranında prim kesilmesi gerekir.

O yüzden TES kuyusundan su çıkmaz, TES’ten ikinci emekli aylığı çıkmaz.

EMEKLİ AYLIKLARI NASIL ARTAR?

TES nafile iştir. Hayal satmaktır. Bunun yerine kamu emeklilik sistemini güçlendirmek ve bu yolla emekli aylıklarını ciddi biçimde artırmak mümkündür.

BES’e harcanacak kaynakları mevcut sosyal güvenlik sistemine entegre ederseniz ve kamu katkısını artırırsanız şu anda ortalama 20 bin lira olan emekli aylıklarını yaklaşık 35 bin TL civarında çıkarmak mümkündür.

Nasıl mı? İşte formülü:

1- Prime esas kazancı yükseltmek: SGK’nin prim gelirlerinin düşük olmasının önemli sebeplerinden biri, ücretlerin düşük olmasıdır. Düşük asgari ücret ve düşük ücret prim gelirlerini düşürüyor. Bunun için ücret ve maaşları artırmak lazım. Örneğin asgari ücreti artırmak lazım. Kamu görevlilerinin maaşlarının tümünü netleri düşmeyecek şekilde prime esas kazanca tabi tutmak lazım. Şu anda yarı yarıya. Bu yüzden kamu görevlilerinin aylık bağlama oranı düşüyor. Böylece ortalama prime esas kazanç 60 bin TL olabilir.

2- TES’e değil SGK’ye kaynak ayırmak: Şu anda yüzde 20 olan emeklilik için prim kesintisi TES için öngörülen kesinti de eklenerek yüzde 24’e çıkarılabilir. TES’e kaynak yerine SGK’ye kaynak sağlanabilir.

3- Devlet katkısını artırmak: Devlet katkısı prim gelirlerinin yüzde 25’inden yüzde 35’ine çıkarılabilir. BES’e yüzde 30 kaynak ayıran devlet SGK’ye neden yüzde 35 kaynak ayırmasın?

4- SGK’nin prim tahsilatını ve diğer gelirlerini artırmak: SGK’nin prim gelirlerinin bir bölümü zamanında tahsil edilemiyor ve daha sonra bunların faizleri affediliyor. Bu durum SGK’yi zarara uğratıyor. Ayrıca SGK’nin diğer gelirleri artırılabilir.

Bu dört adımla ortalama emekli aylıklarını 20 bin liradan yaklaşık 35 bin TL’ye çıkarmak mümkündür. Orta vadede istihdamın artması ve kayıt dışılığın azaltılması da SGK prim gelirlerini yükseltecektir. Bu da emekli aylıklarını artırmanın bir diğer yoludur. Sürekli emeklilik yaşından ve EYT’den yakınmak çözüm değil.

Yukarıdaki senaryoda devlet katkısının yüzde 25’ten yüzde 35’e yükseltilmesiyle toplam katkı miktarı yaklaşık 1,5 trilyon TL olur. 2026 bütçesinde faiz ödemeleri için ayrılan 2,7 trilyon TL düşünüldüğünde, kaynak sorunu değil, tercih sorunu olduğu açıktır: “Bir avuç faizciye 2,7 trilyon mu, 16 milyon emekliye 1,5 trilyon mu?"

Bu yapısal önlemlerle kamu emeklilik sistemi güçlenir, emekli aylıkları insanca bir düzeye çıkar.

Yeter ki neoliberal zihniyetin yerini kamucu bir anlayış, sosyal güvenliği şirket gibi gören yaklaşımın yerini sosyal devlet anlayışı alsın.

Çıkmaz sokaklarda yol bulunmaz! TES gibi nafile işlerden vazgeçmek gerekir. TES, özel emeklilik şirketlerine kaynak aktarmaktan, kamu emeklilik sistemini zayıflatmaktan ve tasfiye etmekten başka işe yaramaz. TES ile sosyal güvenliğe ayrılan kaynaklar daha da azaltılacaktır. 2026 bütçesinde SGK transferlerinde yüzde 2,6 artırılması hedefi bunun kanıtıdır. Bu korkunç bir durum ve sosyal güvenlikte yıkım demektir.

Sosyal güvenlikte başka bir yol mümkündür: Kamu emeklilik sistemini güçlendirerek emekli aylıklarını insanca bir düzeye yükseltmek mümkündür. TES kuyusundan su çıkmaz!

∗∗∗

ANISINA SAYGIYLA…

1990’ların kamu emekçileri hareketinin öncülerinden, yol açanlarından Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) kurucu Genel Başkanı ve KESK eski MYK üyesi sevgili Orhan Altuğ’u erken kaybettik. Anısına ve mücadelesine saygıyla…