Google Play Store
App Store
Tarihin satır arasından Türkiye'yi yeniden okumak
Kısa Türkiye Tarihi, Klaus Kreiser, Çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, 2024

Tekin UÇAR

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin dönüm noktalarını keşfetmek, yalnızca geçmişe ışık tutmakla kalmaz, aynı zamanda günümüzdeki toplumsal, siyasi ve kültürel süreçleri anlamamıza da yardımcı olur. Bu tarih bilgisi, bireyler ve toplumlar için çeşitli nedenlerle kritik bir öneme sahiptir. Tarihsel dönüm noktaları, bir ulusun önemli kararlarla karşı karşıya kaldığı, köklü değişimlerin yaşandığı anları temsil eder. Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, laiklik anlayışının benimsenmesi, çok partili hayata geçiş, 1980 Askeri Darbesi gibi olaylar, toplumun bugününü şekillendiren temel dinamikleri ortaya koyar.

Cumhuriyet’in ilanının ve Atatürk devrimlerinin, Türkiye’nin modern ulusal kimliğinin temellerini attığı gerçeği zaten tüm dünyanın malumu. Ancak, Türkiye’nin çok partili hayata geçişi ve demokratikleşme süreçleri, bugünkü siyasi yapının anlaşılması için ayrıca önemli. Yahut 1938-1945 döneminde izlenen tarafsızlık politikası, Türkiye’nin savaş dönemlerindeki diplomatik stratejilerini anlamamızı sağlıyor. Kıbrıs sorunu gibi meseleler ise dış politika dinamiklerini çözümlemek için önemli ipuçları sunuyor. Adnan Menderes dönemi ve sonrasındaki gelişmeler, demokrasinin kırılganlığını ve korunmasının gerekliliğini anlamak açısından öğretici olabiliyor.

Klaus Kreiser’in Say Yayınları etiketiyle geçen ay okurla buluşan Kısa Türkiye Tarihi adlı eseri, Türkiye’nin modern tarihini sade bir üslupla anlatan, siyasi, sosyal ve ekonomik dönüşümlere odaklanan kapsamlı bir çalışma. Kreiser’in, Türk dili ve kültürü alanındaki akademik geçmişi ve Türkiye üzerine derin bilgi birikimi, bu eserin hem yerli hem de uluslararası okuyucular için önemli bir kaynak olmasını sağlıyor.

Eser, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden başlayarak Cumhuriyet’in kuruluşuna, çok partili hayata geçişe, askeri darbeler dönemine ve nihayet AKP iktidarına kadar uzanan bir tarih çizelgesi sunuyor. Bu kronolojik yapı, okuyucunun tarihsel olayların sebep-sonuç ilişkisini daha iyi kavramasını sağlıyor. Kreiser’in, 1938-1945 yıllarındaki tarafsızlık politikası ve Soğuk Savaş dönemindeki siyasi gelişmeler gibi genellikle ihmal edilen konulara odaklanması, esere analitik bir derinlik kazandırıyor. Eserin, Kıbrıs meselesi, Kürt sorunu ve dinin kamusal alandaki rolü gibi kritik konulara eğilmesi, Türk siyasetinin ve toplumunun karşılaştığı yapısal sorunları anlamak için zengin bir perspektif de sunuyor. Bu konular, özellikle Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerinin tarihsel bağlamda ele alınmasında dikkat çekici bir derinlik taşıyor. Kreiser’in, Avrupalı bir tarihçi olarak bu meseleleri soğukkanlı ve tarafsız bir dille ele alması, kitabı uluslararası okuyucular için de değerli kılıyor.

Kreiser’in, Türkiye’nin kırsal kalkınma ve eğitim sistemindeki gelişim süreçlerine ayırdığı bölümler, modernleşme sürecine farklı bir ışık tutuyor. Bu konular, Türkiye tarihine dair genel çalışmalarda genellikle göz ardı edilen meseleler. Yazar, bu eksikliği gidererek önemli bir katkıda bulunuyor. Kısa Türkiye Tarihi, özellikle modern Türkiye’ye dışarıdan bir bakış açısıyla yaklaşmak isteyen okuyucular için önemli bir eser. Klaus Kreiser’in akademik derinliği ve titizliği, kitabı tarih meraklıları için okunmaya değer bir kaynak hâline getiriyor.

Sonuç olarak Türkiye’nin modernleşme ve toplumsal kalkınma süreçlerini anlamak, bugünkü sosyal sorunların kökenlerini çözümlemek açısından önemli. Örneğin, kırsal kalkınma, eğitim reformları ve kadın haklarındaki ilerlemeler, bugün hâlâ devam eden tartışmalar için bir referans noktası oluşturuyor. Kısa Türkiye Tarihi, hem saydığımız sebeplerle hem de modern Türkiye tarihine dair hızlı ve etkili bir genel bakış görmek isteyen okuyucular için ideal bir başlangıç noktası diyebiliriz. İyi okumalar…