Google Play Store
App Store

Dünya nefesini tutmuş bir bireyin, her gün art arda söylediklerini, imzaladığı kararnameleri, yayınladığı emirleri, gazetecileri fırçalamasını izliyor. Milyarlarca insan, Ukrayna'dan Almanya'ya, Çin'den Tayvan'a, Şam'dan Gazze'ye Amerikan başkanının abartısız günlük ne diyeceğine bakıyor.

O, bir gün Dünya Sağlık Örgütü'nden çıkıyor, ertesi gün geri dönüyor (Bu durum bizim başkanın önceki kararnamelerini iptal eden 3 No’lu kararnamesini hatırlatıyor). Paris İklim Sözleşmesi’nden çıkıyor, geri dönmüyor. Grönland, Kanada ve Meksika'yı "topraklarına katmak"tan söz ediyor. Üstelik bunu "demokratik" yöntemlerle (Putin'in Ukrayna'da 4 oblasttaki referandumları, "yol" oldu) yapacağını vaat ediyor. NATO üyesi ülkelerden -silahlanma için- daha fazla para istiyor. Mısır ve Ürdün'e, "Filistinlileri almazsanız, yardımları keserim" diyor. Gazze'yi "turizme açacağını" söylüyor.

Trump'ın söz konusu politikalarına "19. yüzyıla dönüş" deniliyor. "Klasik sömürgecilik" veya "emperyalizm" diyenler de var. Trump için en hafifinden, "ülkeleri bir emlak gibi alınır satılır görüyor" eleştirileri yapılıyor.

21. yüzyıl başlayalı "bireyler çağı"ndayız. Dernekler, sendikalar, halkın örgütlendiği başka mecralar, partiler ortadan kayboldular. Artık sahnede "kitleler" yok, Putin, Orban, Erdoğan, Şi, Kim, Mei, Trump ve diğerleri var. Hatta Musk var, dünyanın en zengini ve on ikinci oğluyla beraber her an kameralar önünde.

Ukrayna'da barış için kolları sıvayan Trump, Zelenskiy ve AB liderlerini çağırmadan Putin ile telefon diplomasisi işletiyor. Amerikan "derin devleti ile hesaplaşma" temelinde, USAID'in tasfiyesi başta olmak üzere FBI'a yönelik kimi adımlar da atıyor. Binlerce ham belgeyi yayınlayacağı açıklanıyor ve Kennedy suikastının üstündeki sis perdesinin de aralanacağı söyleniyor.

∗∗∗

"Trump'ın ilk 20 günü"nde sadece Amerika'da değil, tüm dünyada olup bitenler, tarihte krallar, peygamberler ve imparatorlar döneminde bile hiç bir bireye nasip olmamış bir gücün Trump'ta toplandığı gibi bir tablo ortaya çıkarıyor. "Birey vardır, diğerleri hiçbir şey."

Bu tablonun yanıltıcı olduğu çok açık. Esip gürlemelerine bakmayın, dünyada hiç bir güç Gazze'yi boşaltıp "turizm merkezi" yapamaz. Gazze, artık eski Gazze değildir. Orada 2023-2024 arası olan bitenler, 50 bin kayıp ve 100 bin sakat ve ateşkes. Hiç kimse durumu bir yenilgi görmüyor. Üstelik Ürdün ve Mısırlı liderler, Trump'ın "iş teklifini" hemen reddettiler.

Amerika iseniz herhangi bir ülkeyi, 19. yüzyıldaki gibi işgal edebilirsiniz ama bu geçen yüzyılın ortasından beri zor bir şeydir. Körfez Savaşı'dan 2003 işgaline, Afganistan'da 24 yıl süren işgalden, 8 Aralık'ta Suriye'nin fethine dek, işgal ve ilhak kolay bir iş değildir. Bakınız, Şam'da aslında Netanyahu iktidardır ama cumhurbaşkanlığı koltuğuna bir El Kaideci'yi oturtmak zorunda kaldılar. Hermon Dağı’na yerleşen İsrail ordusu Şam'ı fethedemez, etse de orda kalıcı olmaz.

∗∗∗

USAID'in tasfiyesine gelince: Türkiye'de bir zamanlar Ergenekon'da yaşadığımız şeyi yaşıyoruz. Trump derin devleti tasfiye etmiyor, "kendi derin devleti"ni kuruyor. Tarihte, "8 aylık maaş", "emekli olma" vaadiyle hiçbir derin devlet elemanı tasfiye edilmemiştir. "Kennedy", bir magazin konusu olmaktan öteye gitmez.

19. yüzyıla veya emperyalizme dönüşe gelince. -Bu emperyalizm "hatırlaması" iyi oldu- Amerika zaten emperyalistti. II. Dünya Savaşı sonrası başta Latin Amerika olmak üzere, askeri müdahaleler, darbeler, işgaller, ilhaklar Amerikan dış politikasının değişmez araçlarıdır. Salt Latin Amerika'da 77 askeri üssü olan ülke Amerika'dır. -2021 istisnası hariç- Amerika için boşuna, "Amerika'da askeri darbe olmaz, çünkü Amerika'da Amerikan büyükelçiliği yoktur" lafı boşuna söylenmemiştir. Devam eden bir politikanın "daha çıplak" hale gelmesinden söz edebiliriz ki, işte bu iyi bir şeydir.

Trump'ın politikaları "yeni" de değil; "laissez-faire"nin ("bırakınız yapsınlar" politikası) ileri götürülmesinden başka bir anlamı yok. Donald Trump ve "neo-con" ekibinin hızlı tükenişine şahit olabiliriz.