Gündemi haltermişcesine kaldırmak isteyenlerin programı Tarihte Geçen Hafta’ya hoş geldiniz değerli izleyiciler… Bu hafta yine kaldırılması imkânsız gibi görünen bir gündem var ama düzenli egzersiz ve beslenmeyle aşılamayacak ahlaki ya da etik değer yok. Buyrun, çayınızı nasıl içersiniz? Tek Bahçeli mi iki Bahçeli mi? Yoğun Bahçeli mi yoksa? Sonuçta Türk Kahvesi’ni Bahçeli’siz içenler de var. O da bi şey…
Haftanın en ilginç açıklamaları gençler arasında Mc. Barınch olarak bilinen Bülent Bey’in ağzından döküldü. Tabii ne açıkladı, neyi açıkladı bize sormayın. Bülent Bey bakın ne diyor:
“Siyasette birilerine olan heyecanımı ve sevgimi kaybettim.”
Kendisi bir de şöyle bir şey diyor…
“İnsan yol arkadaşını iyi seçmeli.”

tarihte-gecen-hafta-83648-1.
Şimdi bu devasa bilgilerin eşliğinde ilk cümleyi biraz analizleyelim. Barınç siyasette birilerine olan heyecanımı kaybettim diyor. Sevgiyi de kaybetmiş, aynı çantadaydı herhalde… Şimdi bu heyecan kaybetme durumu ilişkilerin tümünde olan şeydir. Belli bir süre sonra birey çekiciliğini yitirir ya da eşi bi hallere girer ve çiftler arasında da heyecan kaybolur. Dava ortada görünmeye başlar. Davaya olan istek ve sevgi azalır. Tabii burada bizzat birilerine olan ilginin azalması durumu var. Yani genel birileri mi, yoksa şuradaki inşaat altında duran birileri mi, kimdir bu birileri, onu merak ettim. Acaba birilerine sevgi neden biter, heyecan neden kaybolur, bence burada bunu tartışmak lazım. “Heyecanım buraya kadarmış” bir yaşlılık belirtisi de olabilir. Sonuçta Barınç Bey de yıllarını siyasete vermiş bi insan. Onca yıl siyasetle yat kalk, sonra normal.

Evet, iç politikamızın güler yüzü, sinir bozan sakinlikteki sesi ve kadınlara olan engin sevgisiyle Barınç’ı hiç unutmayacağız. Kendisinden sonra onun kadar özgül ağırlıklı bir politikacı görecek miyiz acaba? Bu arada özgül ağırlık derken politikacıların hepsinin zeytinyağı fiziğiyle eşlenik davranışlar gösterdiklerine de dikkat çekmek lazım. Sonuçta hiçbir şeyin sorumlusu olan bir politikacı gördünüz mü? Demek ki hepsi suyun üzerine çıkıyor. Hiçbiri yüzemiyor. O hesapla zaten politikacılar arasında özgül ağırlığın lafı olmaz. Hepsi suda yüzebilecek yoğunluklara sahipler. 0.8 le 0.6 arasında şimdi kırgınlık yapmayalım.
Hey, ikinci cümleyi unutmuşuz. İkinci cümlede yazar, adeta Yüzüklerin Efendisi’ndeki gibi, “Hacı ekibi sağlam kuralım, yolda yamulmayalım” felsefesiyle hareket etmemiz gerektiğinden bahsediyor. Şimdi tabii bunun bir pişmanlık öğüdü mü yoksa hayatla ilgili deneyimli yetkili bir abiden dostça bir uyarı mı olduğunu da çözmek lazım. Frodo gibi adam. Saygı duydum.
Sıradaki haberimiz akıl sağlığının politikayla birlikte iyi gitmediğine iyi bir örnek. Sonuçta bir Bakanın içler acısı dramı ve açıklamalarıyla birlikteyiz şimdi de:

“Dünyada bine yakın nükleer santral varken, ‘Türkiye’de nükleer santral olmasın’ diye bir adam yürüyorsa onun çevreciliğinde bir tuhaflık vardır” diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Türkiye’nin dünyadaki en çevreci topluma sahip olduğunu savundu. Bu açıklamadan sonra da Bakan 800 bin liralık zırhlı uzay roketine binip kendini Ay’ın yörüngesine oturttu diye bitse şaşırmayacağımız bir haber daha. Tahmin edin ne kadarı doğru?
Programımız sona ererken bu haftayı da çok sıkıcı geçirdiğini düşünenlere haftanızı şenlendirecek, size yeni heyecanlar sunacak küçük bir önerimiz var. Düşündüklerinizi ve fikirlerinizi sosyal medyada paylaşın. İlla ki birisi gelip bulur sizi. O zaman da al sana macera, advençür, dens ve renk!