Tarikatlar ve Ülkü Ocakları eğitim kurumlarında
Eğitimde son gündem Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Ülkü Ocakları ile imzaladığı protokol oldu. Ancak tarikatlar ve Ülkü Ocakları ile imzalanan bu protokoller ne ilkti ne de durduramazsak son olacak. Genel seçim sonrası atılan her adım bu protokollerin daha da yaygınlaştırılacağını, bu yapıların tüm eğitim kurumlarını daha da fazla kuşatacaklarını gösteriyor.
27 Kasım 2024’te Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in imzasıyla 81 il valiliğine “Okul Öğrenci Kulüpleri ve Sosyal Sorumluluk Programı ve Toplum Hizmeti Çalışmaları” projesi uygulama kılavuzuna ilişkin resmi yazı gönderildi.
“MEB Eğitim Kurumları ve Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği” ile “MEB Sosyal Sorumluluk Programı ve Hayat Boyu Öğrenme/Sertifikasyon Uygulama Yönergesi” çerçevesinde hazırlanan kılavuz, tüm resmi/özel okullarda, örgün ve yaygın tüm eğitim kurumlarında sosyal sorumluluk ve toplum hizmeti adıyla yapılacak çalışmaları kapsıyordu.
İlkokul ve ortaokul düzeyinde “toplum hizmeti çalışmaları”; lise düzeyinde ise “sosyal sorumluluk programı” uygulanacağını ve bu çalışmaların yaygınlaştırılacağını düzenliyordu.
∗∗∗
Bu proje, kılavuz, yönetmelik ve yönerge ile ne amaçlanıyor?
• Öncelikle bu proje ile Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne yani yeni rejime uygun öğrenci yetiştirmek hedefleniyor.
• Kim/kimler eliyle “toplum hizmeti/sosyal sorumluluk” çalışmaları, maarif müfredatının ve yeni rejimin hedefleri gerçekleştirilecek? Kılavuz, yönetmelik ve yönergede paydaşlar ve sivil toplum kuruluşları (STK) ifadesi ile karşılaşıyoruz. Paydaşlar ve STK ifadesinin geçtiği her yerde de karşımıza çıkanlar tarikatlar, Ülkü Ocakları ve sermaye grupları oluyor.
• Bu çalışmalar için hangi STK ve paydaşlarla protokol yapılacağına kim karar verecek? İl milli eğitim müdürünün görevlendireceği il milli eğitim müdür yardımcısının/şube müdürünün seçtiği kurul, ilçe milli eğitim müdürünün belirlediği şube müdürünün seçtiği kurulun teklifi ile valilik/kaymakamlıklarca belirlenecek. Vali, kaymakam, il ve ilçe milli eğitim müdürünün kim olacağına karar veren de siyasi iktidar.
• Resmi, özel, örgün ve yaygın tüm eğitim kurumlarında, velilerin de katılımı amaçlanarak bu yapılar ideolojik faaliyetler gerçekleştirilebilecek. Özelde tüm eğitim kurumları, genelde tüm toplum tarikatlar/Ülkü Ocakları eliyle siyasi, ideolojik kuşatma altına alınacak.
• Çocukların eğitime erişim hakkı, akademik eğitim hakkının da gaspı söz konusu. Ders saatleri içerisinde de bu yapılar eğitim kurumlarında faaliyet yürütebilecek.
• Yapılacak faaliyetlerin harcamaları okul aile birliği tarafından karşılanabilecek. Kamu okullarının paralılaştırıldığı, okulların kayıt parası, katkı payı gibi isimlerle şirketleştiği, özellikle kent merkezlerindeki okulların okul aile birliği bütçelerinin oldukça yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda velilerden toplanılan bu büyük ücretler, kaynaklar bu yapıların ideolojik faaliyetleri için kullanılabilecek.
• Bu yapılar tüm eğitim kurumlarında, okul içi ve okul dışı mekânlarda her tür faaliyeti (yarışma, tören, kampanya, ziyaret, konferans, panel, sempozyum, kermes, gezi, kamp gibi) yürütebilecek. ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesi ile çocukların mezarlıklara götürüldüğü, çocuklara kefenler giydirildiği gibi görüntüler artık “sosyal sorumluluk/toplum hizmeti” denilerek yapılan bir rutin haline getirilmiş, daha da yaygınlaştırılmış olacak.
∗∗∗
• Öğrencilerin eğitim hakkı ile birlikte öğretmenlerin mesleki hakları da tehdit altında. Bu faaliyetlere ilişkin karar süreçlerinde olmayan danışman öğretmenler için tanımlanan rol; öğretmenlerin gerekli formları, belgeleri hazırlaması, etkinlikler sırasında çocuklara refakat etmesi, etkinlikleri sosyal etkinlik modülüne işlemesi olarak tarif edilmiş.
• Proje kapsamında okul temelli planlama adıyla tüm ilkokul, ortaokul ve liselerde her eğitim öğretim yılı planlama yapılacak, proje kesintisiz her yıl sürdürülecek. Ayrıca tarikat, Ülkü Ocakları, sermaye gruplarının faaliyet alanı öyle genişletilmiş durumda ki okul idaresi de STK adı altında belirlenen tarikatlar, Ülkü Ocakları, sermaye grupları ile faaliyetler organize edebilecek. Okul müdürlerinin de mülakat ve son yapılan değişiklikle mülakata ek, akademik kurul tarafından yani siyasi iktidar/Cumhur İttifakı tarafından belirlendiği bir gerçeklikte okullar tamamen bu yapılara teslim edilecek.
Mesele imzalanan son protokolün çok ötesinde artık. Her alanda birleşik mücadele zorunluluk, ancak eğitim alanında bir an önce laik, kamusal eğitim için en geniş mücadele cephesini kurmak en acil sorumluluğumuz.