Taşeronun ve sendikanın fıtratı
Fıtrat, yaratılış, tabîat, mizaç ve huy anlamına geliyor. İlahiyatta yaratılıştan gelen özellik olarak kullanılırmış. Ancak biz bu yazıda
Fıtrat, yaratılış, tabîat, mizaç ve huy anlamına geliyor. İlahiyatta yaratılıştan gelen özellik olarak kullanılırmış. Ancak biz bu yazıda fıtratın uhrevi değil dünyevi yanıyla ilgiliyiz. Çünkü başbakan Erdoğan kavramı dünyevileştirdi. Onu vahşi kapitalizmi, taşeronluğu ve piyasacılığı meşrulaştırmak için kullandı. Zonguldak’ta 30 maden işçisinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin ardından bölgeyi ziyaret eden başbakan, ölümleri madencilik mesleğinin fıtratına ve kadere bağladı. Eleştiriler üzerine bu kez ölçüyü kaçırmış bir nobran bir üslupla şunları söyledi:
“Kader konusu malum çevrelerde hemen istismar konusu yapılmaya başlandı. Ben kaza ve kadere inanmayı anlatmadım. Bu konuda sizin meşrebinizi de cibilliyetinizi de biliyorum. Benim anlattığım şey şu bu mesleğin fıtratında bu var.. Grizu patlaması dünyanın her yerinde oluyor. Tutturdular taşeron, taşeron, taşeron...” (24 Mayıs 2010, zaman.com.tr)
Başbakan, taşeron maden ocaklarında tırmanan ölümlerin nedenlerini idrak etmek yerine ne yazık ki meşrep ve cibilliyet gibi bir düzeyden tartışma yürütüyor. Oysa mızrak çuvala sığmıyor. Başbakan işin doğası diyor, fıtrat diyor, kader diyor ama kendisine bağlı Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndaki (TTK) ölüm oranları ile taşeron maden şirketlerinde ölüm oranları arasındaki devasa fark kendisini yalanlıyor.
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Zonguldak Kömür Havzasında bulunan özel/taşeron maden ocaklarındaki ölüm oranları TTK’nın işlettiği ocaklardaki ölüm oranlarından 34 kat daha fazla (Tablo). Evet, bire 34!
TTK ve Bölge Çalışma Müdürlüğü’nün resmi verilerine göre hazırlanan ve 2000-2009 dönemini kapsayan araştırmaya göre, 10 yıllık dönem boyunca yıllık ortalama ölüm oranı (100 bin ton üretime göre) TTK’da 0.3 iken, taşeron maden ocaklarında tam 8.3. Üstelik bu verilere son ölümler dahil değil. Veriler yıllara göre dalgalanma gösterse de TTK’da ölüm oranlarının taşeron/özel maden şirketlerine göre ciddi bir biçimde az olduğu hiç bir tartışmaya yer vermeyecek şekilde ortada.
TTK’daki ölüm oranları neden bu kadar düşük, bu işin sırrı ne?. TTK 1940’dan bu yana tamamen bir kamu işletmesi olarak çalışıyor. Öte yandan Zonguldak kömür havzasında 1946 yılından bu yana kesintisiz biçimde sendika (GMİS) var. Ancak herşeyin satıldığı ve piyasalaştırıldığı son on yıllarda madenlerde taşeron şirketler, bir kısmı kaçak özel şirketler boy göstermeye başladı. Söylemeye bile gerek yok; taşeron şirketlerde ise bırakın sendikayı İş Yasasının uygulandığı bile şüpheli.
Şimdi gelin sayın başbakanla bir fıtrat tartışması yapalım. Evet ölümler, meslek hastalıkları ve güvencesizlik taşeronluğun fıtratında-doğasında var. Daha ucuz, daha güvencesiz ve sendikasız işçi çalıştırmak taşeronluğun fıtratında var. O yüzden TTK’da ölümler bunca azalmışken, taşeron maden ocaklarında hızla tırmanıyor. O yüzden Tuzla tersanelerinde ölümler almış başını giderken bir kaç yüz metre ilerideki kamuya ait Pendik tersanesine yıllardır ölüm girmemiş.
Evet bu işin fıtratında var sayın başbakan sendikalı işyerlerine, kamu işyerlerine azrail daha az uğrar. Azrailin fıratında olsa gerek, taşeronluğu pek sever! Çünkü oralar yeryüzün işçi cehennemleridir.