Google Play Store
App Store

Ekonomik kriz nedeniyle yoksulluk arttıkça art arda kamuda tasarruf tedbiri kararları açıklanıyor. Tasarruf asla usulsüz kamu ihalelerinden, kamu özel iş birliği sözleşmelerinden, özel okul sahipleri ile yapılan protokollerden yapılmıyor. Kesintisiz tasarruf kararlarının açıklandığı kamu hizmetlerinin başında ise eğitim geliyor.

Genel seçim öncesi söz verilen çocukların ücretsiz okul yemeği hakkından vazgeçilmesinin, yeterli öğretmen atamasının yapılmamasının, İş Gücü Uyum Programı’nın hayata geçirilmesiyle okullarda ve tüm kamu kurumlarında başta temizlik olmak üzere yeterli istihdamın sağlanmamasının, taşımalı eğitim hakkının çocukların ellerinden alınmasının gerekçesi tasarruf tedbirleri oldu.

Mayısta açıklanan tasarruf tedbirleri genelgesi ile kamu hizmetlerinde tasarruf kararları hızlandı. Çocukların taşımalı eğitim hakkının ellerinden alınması da genelgenin sonrasında 1 Ağustos’ta taşımalı eğitime erişim yönetmeliğinde yapılan değişiklikle açıklandı.

Köylerdeki çocukların önce okulları kapatıldı, ellerinden alındı. Yalnızca 2006-2023 yılları arasında kapatılan köy okul sayısı 17 bin 951 oldu. Şimdi de tasarruf diyerek kilometrelerce uzaktaki okullara ulaşmaya çalışan çocukların taşımalı eğitim hakkı ellerinden alınıyor.

∗∗∗

Köy okullarının kapatıldığı yerler aynı zamanda en yoksul köyler. Aladağ bu tablonun en somut örneğiydi. Yoksul köylerdeki tüm okullar kapatılmıştı. Köylere en yakın ilçelerde kamu yurdu da yoktu veya kapatılmıştı. Çocuklar ya okuldan, eğitimden vazgeçecek ya da tarikat yurduna mecbur kalacaktı. Mecbur kaldılar. Eğitim gelecek yaşantılarını değiştirmek için tek fırsattı çünkü. Kamusal, parasız, laik eğitim yalnızca çocukların eğitim haklarının değil yaşam haklarının da güvencesiydi. Parasız, laik, eşit, kamusal, erişilebilir eğitimi kaybetmiştik. Ve kaybettik onları…

Önce köy okullarının kapatılması şimdi de taşımalı eğitim hakkının çocukların elinden alınması sonucu şimdi ülkenin her yerinde Aladağ’da olduğu gibi tüm çocuklar aynı seçeneksizlikle karşı karşıya. Taşımalı eğitim hakkının ellerinden alınmasıyla yüz binlerce çocuk okula ulaşamayacak. Yoksulluğun her geçen gün arttığı günlerde en yakın mesafe servis ücretinin aylık 2000 liradan başladığı koşullarda yüz binlerce çocuk okuldan kopacak. Dünya’da ve ülkemizde bilimsel olan gerçek ise ilk vazgeçilen kız çocuklarının eğitim hakkı olacak.

Tasarruf tedbirleri genelgesi ve taşımalı eğitim yönetmeliği değişikliğini birlikte ve ayrıntılı incelediğimizde ise tasarruf adıyla alınan bu kararların vahameti daha net bir şekilde ortaya çıkıyor:

Yönetmeliğin eski halinde köyünün, mahallesinin uzaklığı 50 kilometreye kadar olan tüm çocukların okullara ulaştırılması maddesinin değiştirilmesi, sınırlandırılması maddesi öyle ucu açık düzenlenmiş durumda ki taşımalı eğitimin artık tamamen kaldırılmasının açık düzenlemesi haline getirilmiş.

Çocukların taşımalı eğitime erişim hakkını planlayacak komisyona oldukça geniş yetkiler verilmiş durumda. O yetkilerin özeti de çocukların yararına olan ne kadar hak varsa hepsinde kesintiye gideceksiniz deniliyor. Her tür eşitsizliğe, elimizde her geçen gün azalarak kalan kamu hizmetlerinin de tasfiyesine yol açacak genişlikte bir genelge ve yönetmelik hazırlanmış durumda.

Örneğin taşımalı eğitimden yararlanan çocukların okul yemeği hakkında da kesintiye gidiliyor, ikili eğitim olan taşımalı okullarda artık yemek te verilmeyeceği düzenlemesi de hayata geçiriliyor.

Taşımalı eğitim; taşıma yoluyla ilkokul, ortaokul, lise, özel eğitim gereksinimi olan öğrenciler ve onlara refakat edecek velileri, yaygın eğitim kursiyerlerini kapsıyor. Genelge ve yönetmelik değişikliği ile aslında okul, eğitim hakkı da ortadan kaldırılıyor. İlkokuldan itibaren bir çocuğun okula erişim hakkı elinden alınıyor. Çözüm olarak yurtlar adres gösteriliyor. İlkokul, ortaokul çağında bir çocuğun ailesinden, çevresinden kopartılmasının çocuktaki olumsuz sonuçları gündemlerine bile girmemiş.

∗∗∗

Ayrıca Aladağ’dan ve Karaman’dan çok iyi biliyoruz ki çok sayıda ilçede, ilde ya hiç kamu yurdu yok ya da yeterli sayıda değiller. Bu durumda çocuklar ne yapacak, ne yaşayacak?

Özel eğitim gereksinimi olan çocuklar eğitim hakkına ulaşma bakımından en dezavantajlı durumda iken taşımalı eğitim hakkının çocuklardan alınması eğitime sınırlı ulaşabilen özel eğitim gereksinimi olan çocukların da eğitimden tamamen kopuşuna neden olacak.

Kamusal, parasız eğitimle ilgili yeterli önlemler alınmadığında, çocuklar desteklenmediğinde, yoksulluğun arttığı her durumda kız çocuklarının okuldan kopuşu hızlanıyor. Özellikle salgın, deprem sonrası kız çocuklarının okul terkinin artışına tanıklık ettik, yoksulluğun artışı daha da hızlandı, taşımalı eğitim hakkı da ellerinden alınınca daha da hızlanacak.

Ayrıca bu karar ile okullara ulaşım sorunu çocuklar için güvenlik sorununa da dönüşecek. Aynı araçta, belki de traktör kasasında çok sayıda çocuğun okullara ulaştırılmaya çalışması, çocukların otostop çekerek –deprem bölgesinde her gün yaşanıyor- okullara ulaşmaya çalışması gibi onlarca riskle çocuklar baş başa bırakılacak.

Bolu’da haftalardır Öğrenci Veli Derneği, Eğitim Sen, köylerdeki veliler, köy muhtarları ve eğitimciler birlikte mücadeleyi örerek çocukların kamusal eğitim hakkı için seslerini yükseltiyor. Dün yine büyük bir yürüyüş gerçekleştirdiler.

Bu mücadele hepimiz için bir yol açıyor. Sorunun öznelerinin sorunlara birlikte sahip çıktığı birleşik mücadele yolunu açıyor.

Bolu’da verilen mücadele yalnızca Bolu için değil taşımalı eğitim hakkı ellerinden alınan ülkenin her yerindeki çocuklar için umuttur. Bolu’daki kararlılık kazandığında tüm çocuklar kazanacak.