Taşımalı eğitimde tasarruf dediler 300 bin çocuk okulu bıraktı
2024 yılında eğitimde tasarruf yapacağız dediler. Taşıma Yoluyla Eğitime Erişim Yönetmeliği değiştirildi. Kırsal bölgelerde okulları olmadığı var olan okulları da kapatıldığı için taşımalı eğitimle okula ulaşmaya çalışan öğrencilerin okula uzaklık sınırı 50 km’den 30 km’ye düşürüldü. Bu düzenleme ile evi okula 30 km’den uzak olan çocukların eğitime erişim hakkı engellendi.
Bakanlık yoksulluğun, zamların her geçen gün arttığı ülkemizde ulaşımın en pahalı kalemlerden biri haline gelmesi nedeniyle çocukların okuldan kopma riskinin artacağı eleştirilerine kulak tıkadı. Öğrenciler pansiyonlu okullara yönlendirilecekti. Sözkonusu ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki çocuklardı. Buldukları çözüm ilkokula başlama dönemi 66 ay (5,5 yaş) olan çocuklardan başlayarak gelişimleri itibariyle çocukların en çok aileye ihtiyaç duydukları dönemden başlayarak çocukları ailelerinden ayırmak oldu.
Milli Eğitim Bakanı Kasım 2024 basın toplantısında taşımalı eğitimle okula erişen öğrenci sayısını 1 milyon 146 bin 213 olarak açıklamıştı. 2024-2025 eğitim-öğretim yılında ilkokul, ortaokul ve lise kademesinde taşımalı eğitimden yararlanan toplam öğrenci sayısı ise bir önceki yıla göre %16,2 azalarak 846 bin 168 oldu.
Her kademede ciddi bir düşüş yaşandı. İlkokulda taşınan öğrenci sayısı %7,2 azalarak 240 bin 48’e, ortaokulda taşınan öğrenci sayısı %8,8 azalarak 324 bin 603’e ve ortaöğretimde taşınan öğrenci sayısı ise %28,6 azalarak 281 bin 517’ye düştü.
5,5 yaşından itibaren çocukların pansiyonda kalması o kadar dâhiyane bir çözümdü ki pansiyonda kalan öğrenci sayısı da bir önceki yıla göre %7,9 azalarak 244 bin 666 oldu.
∗∗∗
Çocukların kamusal hakları olan eşit ve kapsayıcı şartlarda eğitime erişimi için gerçek çözüm taşımalı eğitimde kilometre sınırlamasının kalkması, kırsal bölgelerde kapatılan okulların açılması ve pansiyonların iyileştirilmesi iken bir kez daha tasarruf edilen, çocukların eğitim hakları oldu. Oysaki daha iki ay önce çocukları organize sanayi bölgelerinde (OSB) ucuz hatta bedava iş gücü haline getirmek amacıyla OSB içinde ve dışında olan özel meslek lisesi sahiplerine her öğrenci için 36 bin lira ile 77 bin lira arasında değişen teşvik aktarıldı. OSB’lerde çalıştırılan özel meslek liseleri bünyesindeki çocuk sayısı yüz otuz bindi.
Çocukları, çocuklara yaşatılanları sayılarla anlatmaya çalışmak o kadar can acıtıcı ki. Her çocuk kocaman bir yaşam. Daha da can acıtıcı olan bu veriler de gerçeği yansıtmıyor. Örneğin taşımalı eğitimdeki öğrenci sayılarında güncel devamsızlık verileri yok. Çocukların okula kayıt durumu, onların okulda olduğunu göstermez. Gerçeği olanca açıklığıyla ortaya seren asıl veriler elimizde olmamasına rağmen tablo bu denli vahim.
Dört yeni okul modeli, sektör içi okul, sektöre entegre okul, bölge okulları, ihtisas okulları, MESEM gibi isimlerle eğitimde tasarruf diyerek çocukların ellerinden alınan haklarla çocukların kamusal eğitim hakkından sorumlu Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eliyle çocuklar her kademede okuldan koparılıyor.
∗∗∗
Yoksulluktan, eğitimin paralılaştırılmasından, eşitsizlikten kaynaklı bu kadar büyük bir okul terki yaşanırken şimdi de zorunlu, kamusal eğitim hakkının çocukların elinden alınmasının hazırlığı yapılıyor. MESEM’ler, OSB içinde ve dışındaki okullar ve dört yeni okul modeli ile zaten hali hazırda yüz binlerce çocuğu okuldan, öğretmenden kopardılar.
Bu kararları alanlar çocuklarını yurt içi ve yurt dışında en pahalı okullarda okuturken bize MESEM, sektör içi/sektöre entegre okul, meslek ortaokulu güzellemesi yapıyorlar. Açıklasınlar. Kaç bakanın, kaç milletvekilinin çocuğu MESEM’lerde? Kaç bakanın, kaç milletvekilinin çocuğu sözde mesleki eğitim adı altında organize sanayi bölgelerinde çalıştırılıyor? Kaç bakanın, kaç milletvekilinin çocuğu taşımalı eğitimle okula ulaşım hakkı elinden alındığı için okulu bırakmak zorunda kaldı?
∗∗∗
Uzun zamandır iktidar yanlısı çeşitli yapılar sınav sistemi değişikliği ile ilgili de ilgili raporları da yayımlıyor. Ortaokula, liselere, üniversitelere yerleşmede objektif, bilimsel kriterlere dayanmayan performans, proje, referans, okul özel sınavı, sözlü/uygulamalı sınav gibi isimler adı altında değişikliklerin hazırlığı yapılıyor. Eğitimde, sınav sistemi değişikliklerinde attıkları her adım ise öğrenciler açısından yeni bir yıkım oldu. Bunun hazırlığını yaz döneminde çıkarılan proje okul yönetmeliğinde de gördük.
Mesele, sorun; zorunlu, kamusal eğitim hakkı, eğitimin süresi değil eğitimin niteliksiz hale getirilmesi. Sorun eşit, parasız, laik, bilimsel, karma eğitim hakkının çocukların elinden alınması. Yarattıkları yıkımın sonucunu gerekçe haline getiriyor çocukların ellerinde kalan kamusal eğitimin son kırıntılarını da almaya hazırlanıyorlar.
Zorunlu, kamusal eğitim hakkını çocukların ellerinden almanın ilk hazırlıklarını yapmaya başladıkları günlerde kabine toplantısında dönemin milli eğitim bakanı “Her çocuk, her genç liseye, üniversiteye gitmemeli” diyordu. Devamında çocuklar için şu cümleyi kullanıyor tüm kabine cümleyi duyar duymaz kahkahalar atıyordu: “Sen ağa, ben ağa bu inekleri kim sağa?”
Amaçlananın ne olduğu bu kadar sarih aslında.
Öğretmen mücadele tarihinin öncülerinden Fakir Baykurt’un cümlesi son söz olsun.
“Bey oğlu bey, ırgat oğlu ırgat olmasın diyedir mücadelemiz.”


