Tek adama karşı çok kadın

Dilara KURTULUŞ - Sol Feminist Hareket Üyesi
Yeni yılın başlamasıyla iktidar gerici politikalarına hız kesmeden devam ederek 2025’i “aile yılı” ilan etmişti. Yılın başından itibaren Erdoğan her kürsü hakkında “aile yılı”nı hatırlattı, her fırsatta kadın düşmanı ve nefret dilini yeniden yeniden üreterek bizi hedef gösterdi.
Geçtiğimiz günlerde ise Kaos GL LGBTİ+’ların ve kadınların hedef alındığı kanun teklif taslağını ortaya çıkardı. Taslak içeriğine göre cinsiyet uyum süreci zorlaştırılıyor, eşcinsel yaşam ve “biyolojik cinsiyete ve ‘genel ahlak’a aykırı tutumlar” cezalandırılıyor.
Hem “aile yılı” hem de TCK’de yapılmak istenen değişikliklerle görüyoruz ki, kadınların ve LGBTİ+’ların kamusal alanda davranışları ve cinsel-özel hayatlarını hayasızca denetime açmak, başımıza gelen her türlü şiddet ve taciz davalarından kanun eliyle bizi suçlu çıkarmak, feminist örgütlenmeler bastırmak, kadınların ve LGBTİ+’ların sesini bastırmak istiyorlar.
AKP’nin siyasal islamcı rejim inşası için kadın ve LGBTİ+’ların bedenleri ve yaşamları üzerinden ürettiği politikaları, bunların yaşamlarımız için ne kadar tehlikeli olduğu ve olacağı üzerine uzunca maddeler sıralayabiliriz. Fakat ben daha çok “biz” olma halinden bahsetmek istiyorum.
Bazen katledilen, istismara maruz bırakılan kız kardeşimizin failinin ceza alması, bazen öldürülmemek-taciz edilmemek, bazen haklarımızı korumak veya daha fazlasını kazanmak için yan yana yürüdük. İktidarın öteki gördükleri olarak yıllardır omuz omuza sokaklarda, meydanlarda tek adama karşı barikatlarda hep “biz” birbirimize sahip çıktık.
Yan yana geldiğimizde neler yapabileceklerimizi biliyoruz. Esasen bugün feminist hareketin tarihine de bakarsak, en büyük kazanımların ancak en geniş kadın dayanışmasıyla elde edildiğini görüyoruz. Oy hakkı mücadelesinden kürtaj hakkına, çalışma yaşamındaki eşitlikten şiddetle mücadeleye kadar her kazanım, kadınların ortak bir direnişiyle mümkün oldu.
Fakat biz bugün düşmanın patriarka ama onun ilk adımı olan tek adam rejimi olduğunu, tek adam rejimini yıkacak dinamiğin kadınların mücadelesi olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla bugün ihtiyacımız olan şey, ortak düşmana karşı, tek adam rejimine karşı, politik bir ortak hedefi olan birlikte mücadele edeceğimiz zemini aramaktır.
Uzunca bir zamandır iktidarın saldırılarına karşı savunma pozisyonundan çıkıp kazanım elde edilebileceğimiz tek yol; muhalefet cephesinin en geniş kesimi olan kadın hareketinin talepleri ile geniş toplumsal muhalefetin taleplerinin de bütünlüklü bir şekilde ele alındığı, “tek adam rejimini göndermek üzere” hedefi olan “hep beraber” bir mücadele zemini yaratmaktır.
Sesimizi kısmaya çalışanlara karşı dayanışmayı büyütmekten, birlikte mücadele etmekten başka şansımız yok. Nefesimizi kesmeye çalışan bir avuç zorbaya karşı milyonlarız. Tek adamın karşısında çok kadınız.


