Google Play Store
App Store

Özellikle bağımsız medya kurumlarının görünürlüğünün algoritmalar eliyle ortadan kaldırılması okurun haber alma özgürlüğüne darbe vuruyor ama bununla da sınırlı kalmıyor.

Tekel gücü ve bağımsız medya: Okur trafikleri neden buhar oldu?
Görsel yapay zeka ile üretilmiştir.
Uğur Koç
Uğur Koç
ugurkoc@birgun.net

Bilgisayarınızın başına geçtiniz veya cep telefonunuzu elinize aldınız, ülkenizde ve dünyada neler olup bittiğini merak ediyorsunuz. Ya da ilginizi çeken, merak ettiğiniz bir konu var aklınızda, buna dair daha fazla bilgi edinmek istediniz. Başvuracağınız ilk adres neresi olur?

Bu soruya hemen herkesin vereceği en olası yanıt olan “Google”, dünya genelinde arama motoru piyasasının tartışmasız lideri. Kelimenin tam anlamıyla bir tekel. Öyle ki, bu alanda küresel pazar payının yüzde 90,6’sına sahip. Türkiye özelinde ise bu oran, rakiplerinin varlığını dahi görünmez kılacak ölçüde; yüzde 99,4.

Ulaştığı bu boyut ve bilgiyi kontrol etme gücü devletler düzeyinde dahi kaygı yaratan, akademik araştırmalara, hatta davalara konu olan Google, Türkiye’de bir ayı aşkın süredir medya kurumlarının gündeminde. Özellikle de en temel gelirlerini okur trafiklerinin sağladığı reklamlardan edinen bağımsız medyanın… Çünkü Google, bu medya kurumlarına yönlendirdiği trafiğin büyük bölümünü bir anda ortadan kaldırdı.

Ancak bu meselenin detaylarına gelmeden önce Google araçlarının çalışma mantığını anlamak önemli.

GOOGLE SİSTEMİ NASIL ÇALIŞIYOR?

Google, üç temel araçla internet kullanıcılarına ulaşıyor; Arama motoru, Keşfet ve Haberler. Kullanıcı sorgusu temelli olan "Arama Motoru"nda yapılan aramalara yönelik sonuçları listeleniyor. “Keşfet” ve “Haberler” ise kullanıcı sorgusu odaklı araçlar değil. “Keşfet”te kullanıcıların daha önceki verilerinden faydalanılarak belirlenen ilgi alanlarına göre içerikler gösterilirken “Haberler”de ise medya kuruluşlarının güncel haberleri okurlara sunuluyor. Bir diğer deyişle bu iki araçta karşılaşacağınız içerikleri siz değil, -her ne kadar bunu reddetse de- esas olarak Google belirliyor.

Bu araçların algoritmaları yıl içinde birkaç kez güncelleniyor. “Çekirdek güncelleme” olarak tanımlanan, temel amacını da “Daha iyi ve isabetli sonuçlar üretmek” olarak ifade edebileceğimiz bu kapsamlı güncellemelerin konumuz olanı Ağustos ayında yayınlandı.

Görsel: DepoPhotos

YÜZDE 80’LERE VARAN TRAFİK KAYIPLARI

Dünya genelinde internet sitelerinin trafiklerinde ciddi dalgalanmaların yaşanmasını sağlayan Ağustos güncellemesinin Türkiye’deki en önemli yansıması, internet haber sitelerinin aldığı okur trafiklerdeki büyük kayıplar oldu. Ağustos güncellemesinin ardından süreç içinde birçok medya kurumu okur trafiğinin yüzde 60 ila 80’ini kaybetti.

BirGün’de de durum farklı değil. Algoritma güncellemesinin ardından sitemize gelen toplam kullanıcı sayısında yüzde 50’e yakın bir kayıp yaşadık. Yalnızca Google’dan gelen trafikte kaybın boyutu yüzde 80’e ulaşıyor. Üstelik bu kayıplar iki adımda gerçekleşti. Eylül ortasında trafiklerimizin bir bölümünü, ekim ortasında da diğer bölümünü kaybettik.

Şirketin Kasım ayında başlattığı yeni çekirdek güncelleme ise hala sürüyor ve şu an için sitelerin yaşadığı soruna bir çözüm getirebilmiş değil. Hatta bazı medya kurumlarında sorunun daha da büyüdüğü belirtiliyor.

GOOGLE, BAĞIMSIZ MEDYAYI MI HEDEF ALDI?

Tablo özetle böyle. Google tipi sistemlerin belki de milyonlarca parametreden oluşan karmaşık algoritmalarının belirli medya organlarını hedef aldığını söylemenin pek akılcı görünmediği muhakkak. İyi ama o halde neden böyle söylüyoruz?

Türkiye’deki medya kurumlarını doğrudan etkileyen algoritma güncellemesi Ağustos ayında yayınlanmış olsa da Google’ın dramatik trafik dalgalanmalarına neden olan köklü algoritma güncellemeleri aslında 2023’ün ikinci yarısına dayanıyor. 2024’te köklü değişikliklerini sürdüren Google, benzer trafik kaybı sorunları nedeniyle daha önce başka ülkelerde de tartışmalara konu oldu.

Google’a göre bu güncellemeler, özellikle son yıllarda çokça eleştiri konusu olan arama sonuçlarındaki kalitesiz içerikleri sistemden uzaklaştırma amacı taşıyor. Ancak söz konusu güncellemelerin ortaya çıkardığı sonuçlar, en azından tek amacın bu olduğuna işaret etmiyor.

BAĞIMSIZ YAYINCILAR TEHLİKEDE

Ürün incelemeleri alanında çalışan HouseFresh’in başına gelenler bunun örneklerinden sadece biri. İngiltere’de yayın yapan ve uzman bir kadroyla çalışan kurumun trafikleri, Google’ın Eylül 2023 ve Mart 2024 güncellemeriyle adeta yok oldu.

Bu bağımsız yayıncı, tam da Google’ın istediği gibi orijinal ve üzerine uzmanların çalıştığı detaylı içerikler oluşturmasına rağmen nasıl olup da bir anda Google tarafından görmezden gelindiğini “Google bizimki gibi bağımsız siteleri nasıl öldürüyor?” başlıklı uzun bir yazı ile anlatmış. Sağlıklı bir dijital yayın için Google güncellemelerini ve önerilerini takip ettiklerini ancak yine de Google’a göre değil kendi editoryal tercihleri ve okurlarının ihtiyaçlarına göre içerik ürettiklerini belirttikleri metinde, “Günün sonunda, okuyucularımız makalelerimizi faydalı bulursa Google'ın bizi ödüllendireceğini biliyoruz. Ya da biz öyle sanıyorduk” diyorlar.

BBC’den Thomas Germain’in geçen 25 Mayıs’taki yazısında HouseFresh gibi başka örnekler de mevcut. BBC’ye konuşan bazı internet sitesi sahipleri ve SEO uzmanları, Google sonuçlarında küçük ve bağımsız sitelerden uzaklaşmanın, bunun yerine büyük markaların sitelerine doğru genel bir kaymanın olduğunu söylüyor. Daha da önemlisi bunun içerik kalitesinden tamamen kopuk göründüğünü belirtiyorlar.

Kaldı ki Google algoritmalarının bu sorundan önce de tarafsız sonuçlar üretmediği birçok araştırma ile ortaya konulmuştu. IPI Türkiye’nin bu meseleye mercek tutan 2021 tarihli Türkiye Dijital Medya Raporu, bu konuda Türkiye’de yapılmış en kapsamlı araştırmalardan biri. “Türkiye’de ‘Yeni Ana Akım’ Yükseliyor” başlığını taşıyan raporda, bağımsız medyanın dijital erişiminin iktidar medyasıyla kıyaslanabilir bir boyuta ulaştığı, sosyal medya özelinde de iktidar yanlısı medyadan yüzde 16.5 daha fazla etkileşim aldığı ortaya konulmuştu. Ancak buna karşılık en yüksek arama hacmine sahip olan haberlerle ilgili aramalarda Google’ın, kullanıcıların yüzde 90,6’sını üç adet iktidar yanlısı haber kuruluşuna yönlendirdiği tespit edilmiş, ‘Haberler’ aracında da iktidar medyasına yüzde 73,8, bağımsız medyaya ise yüzde 26,2 oranında yer verdiği tespit edilmişti.

MEDYA İÇİN SORUN TAM OLARAK NE?

Türkiye’de bağımsız medya kurumlarının şikâyet ettiği trafik kaybı sorunu, Google’ın çöplüğe dönmüş arama sonuçları için yayın yapmanın bir sonucu sanılıyor ama yaşadığımız sorun daha çok HouseFresh gibi yayıncıların Google ekosisteminden uzaklaştırılmasıyla benzer.

Örneğin BirGün’ün yaşadığı trafik kaybı, SEO çöplüğüne döndüğüne dair eleştirilen Arama motorundan değil, Google’ın hangi okura neleri sunacağını belirlediği Keşfet ve Haberler araçlarından kaynaklanıyor. Bildiğimiz kadarıyla diğer bağımsız yayıncılar da arama motorundan değil, bu araçlardan gelen trafiklerini kaybetmiş durumda. Yani yaşadığımız sorun, Google’ın söz konusu güncellemelerine gerekçe için vitrine koyduğu arama motoruna özel bir sorun değil.

Tüm bunları da bir yana bırakalım; birçok medya kurumunun okur trafiklerinde bir günde ortaya çıkan ve yüzde 80’lere ulaşan boyuttaki buharlaşma hangi mantıklı gerekçeyle izah edilebilir ki? Üstelik bu sorundan birinci derecede etkilenen bağımsız medya kurumları, tam da Google’ın amaçladığını söylediği gibi SEO faaliyetlerinden uzak biçimde özgün ve kaliteli haberler/içerikler üretirken…

Bu kurumların ürettiği haberler Türkiye ve dünyada gazetecilik otoriteleri tarafından ödüllere layık görülüyorken, ülkede gündem belirleyen haberlerin neredeyse hemen hepsi bu medya kurumlarının ve bağımsız olarak mesleğini sürdüren gazetecilerin imzasına sahipken Google’ın öne sürdüğü ‘kaliteli ve özgün içerik’ argümanının ayaklarının ne kadar yere bastığı da elbette ki tartışılır hale geliyor.

ALGORİTMALAR MASUM DEĞİL

Yapay zekâ teknolojisi de dâhil alandaki tüm gelişmeler, internette yeni bir dönemin eşiğinde olduğumuza işaret ediyor. Tıpkı X ve Facebook’ta olduğu gibi dijital tekeller, milyonlarca insanın neyi göreceğine, okuyacağına ve duyacağına dair kararlar veriyor. Bu da özellikle dijital alanda faaliyet gösteren çeşitli düzeydeki içerik üreticilerini ve sektörleri, doğrudan ve köklü biçimde etkiliyor.

Google gibi pazarın tartışmasız tek hâkimi olan bir gücün sizi yok saymasının pratikte sizin veya ürettiğiniz içeriğin internet dünyasında bir anlamda hiç var olmaması sonucu doğurduğunu söylemek abartı olmaz.

Özellikle bağımsız medya kurumlarının görünürlüğünün algoritmalar eliyle yok edilmesi, okurun haber alma özgürlüğüne darbe vuruyor ama bununla da sınırlı kalmıyor. Karşı karşıya olduğumuz sorun, bu kurumların doğrudan okunmalarına bağlı olarak elde ettiği reklam gelirlerinin ve Basın İlan Kurumu’ndan aldığı payın büyük oranda ortadan kalkması sonucunu doğuruyor. Bu da gelirlerini önemli ölçüde kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan kurumların küçülmeye gitmesi ve hatta kapanması, gazetecilerin işsiz kalması, yalnızca bağımsız medyanın seslerini duyurduğu kesimlerin büyük bir ‘sessizliğe’ mahkûm edilmesi gibi yeni riskleri de beraberinde getiriyor. Bir başka deyişle söz konusu algoritma güncellemeleri medyadaki bazı yayınlar için bir ‘fiili sansür’ sürecinin kapısını aralıyor.

Ve maalesef mevcut emareler, bağımsız yayıncılar olarak karşımızda dönemsel olmaktan ziyade kronikleşme potansiyeline sahip bir sorun olduğuna işaret ediyor. Elbette bu sorun bir süre sonra tamamen ortadan kalkabilir ya da bir miktar düzelebilir. Ancak Google’ın dijital dünyayı salt kendi ticari çıkarları doğrultusunda şekillendirmesinin önüne geçilmedikçe yeni sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz.

Görsel: DepoPhotos

NE YAPILABİLİR?

Tüm bunlar sebebiyle “Google SEO içeriklerini temizledi” gibi argümanlarla konuyu değerlendirmek, teknik detaylara boğularak yol/yöntem önermek, karşı karşıya olduğumuz sorunun gerçek boyutundan uzaklaşmak olur.

Elbette bağımsız medyanın gelirlerini çeşitlendirmesi gibi çözüm önerileri tartışmaya değer ve tartışılmalı da. Ancak bağımsız medyanın gelir çeşitlendirmesi yaratamadığı veya teknolojik gelişmelere ayak uyduramadığı için bu sorunla karşı karşıya bulunmadığını da gözden kaçırmamak lazım.

Gündemdeki bu sorun, dijital tekellerin aldığı kararlara karşı savunmasız olan bağımsız yayıncıların kendi haklarını savunacakları araçlara ihtiyacı olduğunu gösteriyor.

Okurlarımızın ise alışkanlıklarını değiştirmesi oldukça önemli. Habere Google, sosyal medya araçları veya haber derleme uygulamaları aracılığı ile ulaşmak yerine doğrudan medya organları üzerinden ulaşmak, tıpkı BirGün’ün 7 yıldır sürdürdüğü abonelik çalışması gibi modellere katkı sunmak, büyük bir sorunla karşı karşıya olan medya organları için hem destek hem de bir can suyu olacaktır.