‘Temizlenecekler!’
Başkanlık seçimlerini Mayıs 2023’te kazandıktan sonra Erdoğan yönetiminin baskıcı niteliği derinleşiyor.
Geçtiğimiz günlerde hep birlikte “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykıran çiçeği burnunda teğmenler için söylediği “temizlenecekler” sözleri, baskıdan çok öte bir yıkım anlayışını içeriyor.
Bu anlayışın üzerinde özenle durulmalıdır.
HATIRLAYALIM…
Bugünlere gelineceği seçimlerden önce de çok açıktı. Bu nedenle, Başkan Erdoğan’ın karşısına kazanabilecek bir aday ile çıkılması gerektiği bu köşede de ısrarla vurgulandı. Ancak, CHP’nin o zamanki genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığını dayatması sonucu Erdoğan yeniden seçildi ve ülke bugünleri yaşıyor. O kadar ki, ülke tarihinin “en karanlık günü” olan 12 Eylül, 44. yılında – çok büyük ölçüde görmezlikten geliniyor.
Ülkede kuşkulu ölümlerin yaygınlaştığı bir korku toplumu oluşuyor; sığınmacı sorunu daha da ağırlaşıyor; dış siyasette Avrupa Birliği’nden uzaklaşılıyor ve ekonomi bir türlü düzeltilemiyor.
Bunlara ek olarak, şu üç çok olumsuz ve giderek yıkıcı olay tamamıyla 2023 Seçimlerinin kaybı nedeniyle yaşanıyor: 1. TBMM üyeliğine seçilen Can Atalay’ın hapiste tutulması; 2. Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’nin -AYM kararını hiçe sayması ve çok daha ilginci AYM’nin yeni seçilen Başkanı K. Özkaya’nın adalet anlayışını Kuran’a yerleştirmesi. 3. Bugünlerde yeni ders yılına giren eğitimin “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” dayatmasıyla tümüyle bilim dışı bir özellik kazanması ve yeni eğitim yılı Bakan Y. Tekin’in geçen hafta 81 ile gönderdiği resmi yazıda “2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı'nın ilk dersinin tüm sınıflarda "Çanakkale'den Gazze'ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi temasıyla” başlamasını istemesi.
Oysa aynı gün, 9 Eylül (1922), Kurtuluş Savaşı’nın sona erdiği ve Cumhuriyet’e giden yolun açıldığı gündür. Milli Eğitim Bakanı Tekin, “Kurtuluş Savaşı’nı keşke Yunan kazansaydı” diyenleri anımsatırcasına bu gerçeği yok sayacak kadar duyarsız olabiliyor. Bilgi düşmanlığı o kadar içlerine işlemiş olmalı ki, eski genelkurmay başkanı, bakan ve şimdi AKP milletvekili H. Akar, “Eğitimin amacı bilgi değildir. Allah korkusu ve kuldan utanmaktır” diyor. Böylece Cübbeli Ahmet bu dönemin en “büyük düşünürü” oluyor!
NEDENİ BELLİ
Geçen cumartesi, 7 Eylül’de, imam hatiplilerin 1958’de kurulan ve adı neden ve nasılsa Önder olan derneğinin 21. kurultayında konuşan Başkan Erdoğan, mezuniyet törenlerinin ardından kılıçlarını çekip “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykıran teğmenleri sert bir dille eleştirdi.
Başkan şöyle diyor:
“Kılıçları kime çekiyorsun? Bunlarla ilgili olarak gerekli bütün araştırmalar yapılıyor. Oradaki birkaç tane kendini bilmez de temizlenecek. Bunlar kaç kişi olursa olsun ordumuzda bulunması mümkün değildir. Bunların süratle temizlenmesi için adımlarımızı atacağız.” …“Bu oyuna nasıl geldiler, gelindi; şimdi çalışmalarımızı yapıyoruz. Bunların süratle temizlenmesi için adımlarımızı atıyoruz” diye ekliyor.
Buradaki anahtar sözcük belli: “temizlenecekler”.
Kim olursa olsun, hiç kimse birileri için “temizlenecekler” diyemez; çünkü bu sözlerin ne anlama geldiği çok açıktır. Hele de bu sözlerin ülkenin yargısının, gizli ve açık ya da bilinen ve bilinmeyen tüm güvenlik birimlerinin “tek yöneticisi” tarafından söylenmesi durumu çok daha korkunç kılıyor.
Burada birkaç noktanın altı çizilmelidir. Öncelikle, kimi yandaş ve besleme çevrelerin, bu sözlerin Başkan Erdoğan’ın “danışmanlarının işi olduğunu” öne sürmeleri, açıkça, yeni bir “Erdoğan aklama” çabasıdır.
Sonra, Mustafa Kemal’in askerleriyiz sözleri, Cumhuriyet’in değerlerinin özetidir; bundan başka bir şey değildir. Cumhuriyet’in değerleri şunlar: hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü; devlet yönetiminde yasama, yargı ve yürütme erklerinin ayrılığı; kadın-erkek eşitliği; devletin tüm gerçek ve tüzelkişilere eşit yakınlıkta olması, bu bağlamda kimliği ne olursa olsun yabancıları kendi yurttaşlarına yeğleyememesi; yerli üretime dayalı ekonomi; laik, bilimsel eğitim ve bilim; yurtta ve dünyada barış. Bir kez daha tekrarlayalım: bu değerler insanlığın gelişme doğrultusunun temellerinin bu topraklarda Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından yaşama geçirilmesidir. Ta 1940’lardan bu yana tüm aşındırılma ve yok etme uğraşlarına karşın, bir türlü temizlenemiyorlar. Tersine, eninde sonunda, kendilerini silmek isteyenleri temizliyorlar.
Gerçekte, Başkan Erdoğan, “temizlenecekler” sözüyle, kendi oluşturduğu ve özellikleri her geçen gün su yüzüne çıkan düzenin “çaresiz ve çözümsüz” kaldığını kanıtlıyor.
Çok önemli ve yaşamsal olan, bu çözümsüzlüğün topluma daha çok zarar vermeden bir an önce ve seçimle temizlenmesidir.