‘Terörün olmadığı?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda "Cumhur İttifakı’nın açtığı tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Hep birlikte terörün olmadığı bir ülkeyi inşa edelim istiyoruz" … "İsrail yaklaşıyor, iç cephe güçlenmeli" diyor.
Bu sözleri okuyunca bir barış savunucusu olarak içimden tüm dünya dillerindeki biçimiyle çok güçlü bir “günaydın!” demek geldi.
HER YER TERÖR!
Terörün iki sözlük anlamı var: 1. Korku salma, yıldırma. 2. Genellikle siyasal bir dava uğruna girişilen, toplumu korkutmaya, yıldırmaya yönelik her türlü eylem.
Bu tanıma göre Cumhur İttifakı olarak yıllardır yönettiğiniz ülkenin durumu nedir?
Ülkemizde hukuksuzluk, enflasyon, işsizlik, yoksulluk korkusu ve bunlardan doğan terör her gün katlanarak artıyor. Bunlar yetmezmiş gibi, can ve mal güvenliği de kalmamış bulunuyor.
Eğer terörün olmadığı bir ülke istiyorsanız, öncelikle, hukuk devletini ve hukukun üstünlüğünü kendi deyiminizle “inşa” edeceksiniz. Bu amaçla ilk iş olarak da AİHM ve AYM kararları başta olmak üzere yargı kararlarını uygulayacak, haksız yere hapiste tutulan, üstelik biri milletvekili, suçsuz insanları serbest bırakarak uyguladığınız yargı terörüne hemen son vereceksiniz.
Fiyat terörü de kol geziyor. Enflasyonu önlemek için halkın üzerindeki vergi terörünüzü “gelire göre vergi” ilkesiyle düzeltecek ve topladığınız vergileri yandaş müteahhitlere dağıtmayacaksınız. İşsizlik terörünü yenmek mi istiyorsunuz? Yerli üretimi artıracaksınız. Ayrıca, ülkeyi sığınmacılarla doldurup ucuz işçi cehennemi yapmayacaksınız. Yoksulluk korkusundan doğan terörü ortadan kaldırmak istiyorsanız, bütçe kaynaklarını -ki tam da bugünlerde Meclis’te görüşülüyor- bu amaçla kullanmaya başlayacak, emekli maaşlarını ve asgari ücretleri artıracak; eğitime ve sağlığa daha çok para ayıracak; kaynakları okula aç giden çocuklar; ilaç alamayanlar için harcayacaksınız.
Üniversitelerde estirdiğiniz atadığınız yönetimden kaynaklanan terör, örneğin 2 Ocak 2021’den bu yana üç yıl on aydır Boğaziçi Üniversitesi terörü yaşanıyor.
Bütçe olanaklarının yandaşlarınız arasında paylaştırmanızın özel sermaye kesimleri üzerinde yarattığını sandığım terörü saymıyorum. Ancak haksızlığa uğrayan işçilerin Ankara’ya “yalınayak” yürümek zorunda kalması; emekçi kesim üzerinde sürekli esen iş güvenliği olmamasının yarattığı korku rüzgarı; dahası bu kesimin “örgütlenme hakkının” hiçe sayılmasına dayalı terör ne olacak?
Bu ülkede sanat ve spor gibi toplumsal etkinlikler de terörden payını alıyor. İktidar olarak belediyelerde de “sizden olan-olmayan” ayırımı yapıyorsunuz. Ayrımcılığın en ağırı ve acımasızı teröre dönüşen “sınavı kazanan insanların haklarının” yenmesidir.
Ek olarak üst yönetime atadığınız gerçekten yetersiz yöneticilerin uyguladığı astlarını işten çıkarmaya ve yerine yandaş almaya uzanan “yıldırma terörünü” de belirtmek gerekiyor.
Cumhur İttifakı olarak yönettiğiniz ülkede uluslararası suçlular, insan, silah ve uyuşturucu kaçakçıları, cirit atıyor. Sığınmacı kaynaklı terör hızla yayılıyor. Kamu yönetiminin her yanını “rüşvet terörü” sarmış. Doğaya karşı uyguladığınız teröre, çıkardığınız yasa ile sokak hayvanlarına karşı işlenen teröre, yıllardır, kolaylaştırdığınız kadın cinayetleri eşlik ediyor. Terör diye daha ne olsun? Bakanlarınızın ortak olduğu hastanelerde yeni doğanların canı alınıyor, kanı çalınıyor.
KAÇINCI KANDIRMA
Saymakla bitmiyor. Kamu kurumlarını FETÖ’nün yerini alan tarikat ve cemaat terörü sarıyor.
Evet, tüm etnik kökenlileriyle, bu halk barışı çoktan hak ediyor.
Ancak, yıllarca yaşananlar çok somut olarak kanıtlıyor ki o barışı iktidar olarak siz asla sağlayamazsınız.
Bugüne kadar “kendinizden olmayanı düşman” bilen ya da “düşman yaratma ustası” olan siz, yine bugüne kadar düşman dediklerinizle barış yapacaksınız öyle mi? Hem bu kaçıncı kandırma girişiminiz? Daha yola çıkarken Kürt liderler arasında bile ayrımcılık yapıyorsunuz!
Aslında ülke savunmasının “beyni” TUSAŞ’a kanlı bir terör saldırısı düzenlenebilmesi de “terörün olmadığı” bir ülke oluşturmanın hiç de sizin sandığınız kadar kolay olmadığını kanıtlıyor. Kaldı ki bu olay bağlamında Başkan Erdoğan’ın söylediği “Terörün arkasında ABD var” sözleri de ta 12 Mart 1971’den buyana yaşanan kanlı terör olaylarının kaynağını çok geç de olsa açıklamanın dışında bir anlam taşımıyor.
İYİ DÜŞÜNSÜN
Gelelim güncel gerekçenize. Başkan Erdoğan, “İsrail yaklaşıyor, iç cephe güçlenmeli” diyor. İç cephenin güçlenmesi için de Cumhur İttifakının Kürt Sorunun çözümü için açtığı “fırsat penceresinin” ya da uzattığı elin “kişisel hesaplara heba edilmemesini” istiyor.
Bu çağrının “İsrail geliyor” diye yapılması da kendi içinde çok sorunlu; bazı “mankurtlar” bu girişimi “İsrail kaygısına” indirgerse ne olacak?
Tel tel dökülen Cumhur İktidarının “terörün olmadığı” diyerek uzattığı elin nitelikleri özetle bunlar. Sonrasını, uzatılan o eli sıkacaklar düşünsün; iyi düşünsün!
***
Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum.