Tersine dönmüş bir dünyada yaşayabilmek

ECE KUTLUGÜN ARSLAN

Bazı anlar hayatımızı tepetaklak eder. Elimizdekiler birdenbire uçup gider ve artık başka biri olmak zorunda kalırız.

Küçük ya da büyük, hepimiz değişime maruz kalırız. Hayat olduğu gibi devam ettiğinden, kendimizi alıştırıp yola devam etmek zorundayızdır. Sonuçta bizim dünyamız değiştiğinde başkalarının dünyası da değişecek değil ya! Peki ya tüm dünya, yani herkesin dünyası birdenbire değişseydi ne olurdu? Ya tanıdığımız, alıştığımız dünya birden her şeyi kelimenin tam anlamıyla tersine çevirseydi? Yer çekimi bizi çekmekten yorulup kendini boşluğa bıraksaydı ve hepimiz bir anda gökçekiminin oyuncağı olsaydık? O zaman da dünyaya ayak uydurabilir miydik? Tabi ayaklarımız da artık tavana basacağından zor olacaktır bu iş.


İşte bu garip, tersine dönmüş dünyada gözlerini açar küçük Lenna. Tüm bu anlattıklarımsa onun için çok da tuhaf şeyler sayılmaz. Sonuçta doğup büyüdüğü Kardum’un ters ve tepetaklak dünyası onun için düz ve olması gerektiği gibidir. Ayaklarının altındaki uçsuz bucaksız boşluk onun için sıcacık topraktan farksızdır. Gök ve yer birbirine geçmiş olsa da hayatı ve ailesi burada kuruludur. Ve bizim Lena hayatından memnundur.

Kendi sıradan dünyamızla kıyaslandığında, bu insanların güvenli yurdu Kardum, pek de iç açıcı bir yer sayılmaz. Su bulmak oldukça zor olduğu gibi, onun kıymeti herkes için paha biçilmezdir burada. Öyle ki, su, yıkanmak için harcanacak kadar değersiz bir madde değildir asla. Kendini temizlemek için tozlar ve pudralar kullanır Karumlular. Bir şeyi yıkamaksa tamamen terk edilmiştir burada. Kirlenen kıyafetler ve eşyalar göğün sonsuz boşluğuna bırakılır bu yüzden. Anlayacağınız herkes kirlilikle barışıktır ve temizliğin kısıtlayıcı esaretine boyun eğmek gerekmez.

Kardum’da beslenmek de ayrı bir meseledir. Sanıyorum ki burada toprakta yetişen taze meyve ve sebzeler, mis kokan ekmekler ve böreklerin olmayacağını artık tahmin etmişsinizdir. Ancak yine de lezzetli denebilecek şeyler yok değildir burada; leziz omletler, minik kekler, çıtır sinek larvaları ve eski dünyada kalan bazı atıştırmalıklar gibi. Bize garip gelse de tüm bunlar, Lenna için en büyük mutluluk kaynaklarıdır bu yiyecekler.

Kardum’da her gün bir uğraşı, bir macera içinde geçmektedir. Gökyüzüne döşenen kablolarla bir yerden bir yere seyahat eden Kardumlular her gün hayatlarını devam ettirebilmek için erzak arar durmadan. İşte Lenna’nın annesi ve babası da her gün kablolar üzerinde tehlikeli yolculuklara çıkar. Lenna ve küçük kardeşi Roosa içinse şimdilik hava hoştur. Onların günü, diledikleri gibi kitap okuyarak minnoş tavukları Newton ile oynayarak ve eski dünyayı merak ederek geçer.

Lenna eski dünyayı ve o Dönüşüm gününü ancak annesinin anlattıklarından bilmektedir. Her şey bir anda olmuştur. Lenna’nın annesi Milda şans eseri kurtarabilmişken hayatını, tüm ailesini de aynı gün kaybetmiştir. O trajik günlerden sonra hayatta kalanların el ele vererek kurdukları Kardum, iyisiyle ama daha çok kötüsüyle bu kazazedelere yuva olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Ancak kitap ilerledikçe Lenna ve tüm diğer insanlar, Kardum’un kaynaklarının birer birer tükenmesine şahit olacaktır. Hayatta kalmak için yeni yollar aramak artık herkes için zorunlu olmuştur.

İşte yuvasını yeniden yaşanabilir kılmak için sayısız maceralara atılacaktır şimdi Lenna ve ailesi. Bu yol üzerindeyse beklenmedik misafirler, gizemli yabancılar, sımsıcak dostlar ve daha birçoğu onları beklemektedir.

Vuokko Hurme’nin kendine hayran bırakan hayal gücü, Tepetaklak ile yazıya dökülmüş. Sevgi dolu bir aile ve afacan bir çocuğun tersine dönmüş bir dünyada neler yapacağını görmek isterseniz tam da size göre bir yolculuk olacaktır bu kitap. Eğlence, kaygı ve maceranın iç içe geçtiği bu garip dünya beklemediğiniz bir şekilde kendi dünyanızı özletecek size. Yerli yerindeki dünyamızın, değişmez saydığımız birçok hediyesinin ne kadar özel ve değerli olduğunu hatırlayacaksınız bu kitapla.