Google Play Store
App Store
Teyzem Jamaika’ya gitmiş...
Fotoğraf: Depo Photos

...Bilmiyordum, geçenlerde Eskişehir’e annemi görmeye gittiğimde geldi teyzem, hamur işleri mi dersiniz, pasta-börek işleri mi ya da unlu mamuller mi, o konularda eli pek lezzetlidir, ben de en büyük yeğen olduğum için, bir bakıma da gözdesi sayılırım, bizim memleketin “spesiyal”lerinden olan haşhaşlı çöreği de yapıp taze taze getirmiş! Benim de söylemesi ayıp, en sevdiğim taamlardandır hamur işlerinin her çeşidi!

...Naci’yi aradım, amca oğullarından, yaşıtım, çocukluk arkadaşım, sigarayı püfür püfür tüttürüyordu hâlâ, dedim ki “Naci bırak artık, bak ben 10 yılı geçti bıraktım!” Onun çalımlı kaşları vardır, ne demekse, onlar bir tur çalımlandıktan sonra, büyük felsefi bir problemi çözmüş gibi konuştu, “yaa yaa haklısın!” dedi, bırakmadı tabii! Ameliyat geçirdi, konuştuk, o arada Naci’nin benden 3 ay büyük; teyzemin de adı Saadet, benden 2 ay küçük olduğundan söz ettik. Naci edebiyat öğretmenliğinden emekli, Halil Naci mahlasıyla halk şiirleri yazıyor. Yani “amcam şair, ben şair” denildiği gibi, “amcaoğlu şair, ben şair!”

...Annemler üç kardeş, canım Gül annem, kara gözlü dayım, genç dayım, 55 yaşında giden biricik Zeki dayım, Saadet teyzemle de çocukluğumuz birlikte geçti, arkadaşız yani! Eskiden komik gelirdi teyzenin, dayının, amcanın senden küçük olması, büyüyünce merak edip soruyorsun, doktor doğurması gerek demiş! Öyle böyle büyüdük, o sonra, Emre Hoca ile evlendi. Hoca matematikçi ya, üstüne bir de hukuk okuyup avukatlık yapınca, durumları daha da iyi oldu, bir ara Eskişehir’de iki partinin il başkanı da yakınımızdı, kardeşim Ali ÖDP il başkanıydı, Emre Hoca da CHP il başkanı.

...Teyzem, adı da üstünde, bir ara, Cumhuriyet Mitingleri sırasında önüne gelenin çemkirdiği “laikçi teyze”lerden! Bazılarının küfür diye ettiği kelam, bazılarına övgü gibi gelir ya, “laikçi teyze” de bunlardan! Kemalist, Cumhuriyetçi solda. İster laikçi de ister laik, sadece kendi yaşam biçimine değil, insanın yeryüzündeki yaşam biçimi de sayılan laikliğe sahip çıkmaktır önemli olan! Hele de kadınların! Teyzem de çeşitli derneklerde çalıştı, çalışıyor, ÇYDD, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği; ADD, Atatürkçü Düşünce Derneği.

...Yakışıklı dayım Azot Sanayinde çalışmıştı uzun süre, oradan da emekli olmuştu. Bir iş gezisi için Tunus’a uçarken, Cumhuriyet Kitap ekinin kapağında olduğum bir sayıya tesadüf etmiş, çok sevinmiş, arkadaşına da göstermiş, ne de olsa okuyup yazmamdaki öncü isimdir, onun Varlık dergilerini ve kitaplığındaki çeşitli kitapları okuyarak büyüdüm, etkilenmiş. Dönüşte anlattıydı bana. “Dayım Tunus’a Gitmişti!” başlıklı kısa bir öykü yazmıştım yitirince, teyzem onun Amerika’ya da gittiğini söyledi, çalıştığı kurum yollamış.

...Ben de sağa sola gider gelirim dünyada, şiir festivalleri, farklı dillerde çıkan şiir kitaplarımın söyleşisi, tanıtımı, edebiyat toplantıları, yazarevlerinde kalmak için. Çoğunlukla Avrupa olur bunlar. Fakat şimdilerde bu pahalılıkta çok zor! Teyzemle konuşuyorduk, Kolombiya’ya gittiğimi söyledim şiir festivaline, o da gitmiş, dahası Meksika, Vietnam, başka yerler ve Jamaika! Marx öldü, Lenin öldü, Troçki öldü, ben de kendimi hiç iyi hissetmiyorum esprisi soğudu, sonra Che öldü, Fidel öldü, ben hâlâ Küba’ya gidemedim, teyzem gitmiş!

...Nasıl yani? Dedim! Kadınlar toplanıp dünyayı turluyorlarmış, teyzem de yıllardır gitmedik yer bırakmamış, Jamaika’ya bile gitmiş! Düşündüm, ben Jamaika’ya, tabii davet olsa giderdim ama başka türlü aklıma bile gelmezdi! Biraz daha düşününce de “İyi ki laikçi teyzelerimiz var” dedim, “kadınlar toplanıp kocayı filan da evde bırakıp dünyayı geziyorlar! Bundan laik, bundan çağdaş şey olur mu Alla’sen?”