Tiyatrolar sadece alkıştan yıkılsın
Bugün 'sütun'umu İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği'ne (İŞTİSAN) ödünç veriyorum. Tiyatronun evrensel ilkelerinin başında yer alan 'perde kapanmaz' düsturunun...
Bugün 'sütun'umu İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği'ne (İŞTİSAN) ödünç veriyorum. Tiyatronun evrensel ilkelerinin başında yer alan 'perde kapanmaz' düsturunun, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde ihlal edilmiş olmasına karşı durarak diyor(lar) ki:
"1931-2006 yılları arasında Şehir Tiyatrolarının kurumsal sürekliliğini güvence altına alan 'Katma Bütçe' uygulamasından 'Genel Bütçe' uygulamasına geçilmesinin ardından ve özellikle kamuoyuna Kongre Vadisi olarak yansıyan, Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin de içinde yer aldığı merkez binamızın yıkılıp dönüştürülmesi fikri ortaya atıldığı günden bu yana Büyükşehir Belediyesi ile Şehir Tiyatroları arasında kayda-değer bir kurumsal iletişimsizlik yaşanıyor. (...)
Genel ekonomik kararlar çerçevesinde katma bütçe uygulaması kaldırıldığında, biz tiyatro mesleğinin içinde var olan sanatçılar ve teknik insanlar, yaşanması kaçınılmaz olumsuzlukları ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştık. Üzülerek gördük ki, öngörülerimiz doğrulanmakla kalmadı, öngörmediğimiz kimi olumsuzluklarla da karşı karşıya kaldık. Bir sanat kurumunun bağımsızlığının ne denli önemli olduğunu, bürokratik mevzuat çerçevesinde Büyükşehir Belediye-si'nin 81 müdürlüğünden 1 tanesi olarak yönetilmeye kalkışıldığında Şehir Tiyatrolarının bu yaklaşımdan göreceği zararları anlatmayı pek çok kez denedik. Şehir Tiyatroları sanatçılarının, ülke tiyatrosunun sayıca çok az ve önemli sanatçıları olduğunu, memuriyetlerinin kâğıt üzerindeki yasal bir güvenceden ibaret sayılması gerektiğini, ustamız Muhsin Ertuğrul gibi, biz de defalarca dile getirdik.
1914'ten bu yana devam eden çok güçlü bir geleneğin sürdürücüsü olan İstanbul Şehir Tiyatrolarının, dünyadaki benzerleri gibi özel statülü bir sanat kurumu olarak kamusal güvenceye kavuşturulması için Şehir Tiyatroları Yasası'nın bir an önce çıkartılması yönündeki talep ve önerimizi, bir kez daha yineliyoruz.
Son bir yıldır İstanbul Belediyesi'nin en önemli sanat kapitali sayılmak gereken İstanbul Şehir Tiyatroları mensupları, başat bir duygu ile birlikte yaşıyor: Kaygı! Çünkü, Şehir Tiyatrolarının kalbi ve beyni tehlike altında. Prova salonlarının, eşsiz bir kütüphanenin, gelişmiş olanaklara sahip bir ses kayıt stüdyosunu da kapsayan Efekt Şefliği dahil olmak üzere bütün birim şefliklerinin, sahneler arası koordinasyonu sağlayan Sahne Direktörlüğü'nün, Şehir Tiyatrolarının en üst organı olan Yönetim Kurulu ve Genel Sanat Yönetmenliği'nin, Müdürlük ve tüm idari birimlerin yanı sıra Türkiye'deki en gelişkin teknik olanaklara ve fiziki koşullara sahip tiyatro yapılarının başında yer alan Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin ve Cep Tiyatrosu'nun, içinde bulunduğu merkez binamız, artık bağımsız bir tiyatro binası olmamak üzere yıkılmak isteniyor. Daha acısı, 93 yıllık tarihinde ilk kez, merkez binasında yeni tiyatro sezonunu açamayan Şehir Tiyatroları, tiyatro mesleğinin evrensel ilkesini, 'perde kapanmaz' düsturunu ihlal etmiş olmanın büyük acısını yaşıyor.
(...) Biz, Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde, bir an önce 2007-2008 tiyatro sezonunu başlatmak, perdemizi seyircimize açmak istiyoruz. Biz, tiyatromuzun yıkılmasını da istemiyoruz. Biz, seksen altı bin üç yüz metrekarelik Kongre Vadisi inşaatının yüzeyinde üç bin beş yüz metrekareye ilişmiş bir tiyatro sahnesini, bağımsız bir tiyatro binası ile değiş tokuş etme fikrine hiçbir zaman ısınamadık. Kanaatimizce, böyle devasa bir yapılanma, şehrin nüfus yoğunluğu daha az olan bir bölgesinde olmalıdır. Habitat deneyimini henüz unutmadık. Biz Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin sadece alkıştan yıkılmasını istiyoruz.
(...) Sahnemizi en uygun koşullarda yeniden inşa etseniz bile, içine dahil edileceğimiz devasa Kongre Merkezi'nin tiyatro yapmamızı nasıl güçleştireceğini, hatta zaman zaman engelleyeceğini öngörebiliyoruz. Geçtiğimiz sezon, tiyatro ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir toplantı için oyun iptal edilişinin acısını hiç unutmadık ve yeni acılara hazır değiliz.
Sorunlarımız büyük, ama hiçbiri çözülemez değil. Gelin ilk adımı atalım ve Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde perdelerimizi açalım. Perde kapatma acısına ne biz, ne sahnemiz daha fazla dayanamayacak. (...) Tiyatro, doğası gereği hep ileri bakar, asla tutucu olamaz. Bizler ileri baktığımızda tiyatromuzu karanlıklar içinde görmek istemiyoruz. Ustalarımızdan devraldığımız mirası çocuklarımıza layıkıyla iletmeye çalışıyoruz, bizi anlayın. Kaygılarımız tarihi sorumluluğumuzun dikkatli ve kuşkucu olmamızı gerektirmesinden kaynaklanıyor.
(...) Yaşadığımız tarihi süreçte geleceğin Şehir Tiyatroları belirlenecektir. Bu şehrin tarihini oluşturan hazineye hep birlikte sahip çıkacağımıza ve Şehir Tiyatroları'nı bugünün kaygılı belirsizliğinden yeni ve atılımcı bir ufka birlikte taşıyacağımıza inanmak istiyoruz. 1914 senesinde Belediye Başkanı Doktor Cemil Topuzlu'nun el vermesiyle başlayan bu muazzam tiyatro serüvenini, el birliğiyle dünya tiyatrosunun merkezine taşıyalım."