Google Play Store
App Store

Korku sinemasının sınırlarını zorlayan bu iki film, toplumsal korkuları ve dogmatik düşünceleri keşfederek, türü sanatsal bir biçime dönüştürüyor.

Toplumsal korkuların korku filmleri

Yıl bitmeden bahsetmek istediğim Arınma (Immaculate) filmi, dogmatik düşüncelere karşı yükseltilmiş korkunun oldukça etkileyici bir örneği. Dijital platformlarda tercihle izlenebilen bu yapım, korku türünü sadece popüler eğlenceden çıkarmayı hedefleyerek, sanatsal bir ifade biçimine dönüştürmeye çalışıyor. Amazon Prime’da yayınlanan ve platforma veda etmeden izlemenizi tavsiye edeceğim bir diğer korku filmi ise, beyaz şiddetinin alegorisi olarak tanımlanabilecek Şeker Adam (Candyman).

Şeker Adam’ın efsaneleşmesi

Şeker Adam karakteri, siyah bir ressam olan Robitaille’in beyaz bir kadına olan aşkı yüzünden linç edilerek, ellerinin kesilip kanca takılmasıyla doğmuştu. 1992 filminde, karakterin bir “yüzü olmayan ruh” olduğu ve beyaz şiddetinin alegorisi olduğu vurgulanmıştı. Ayrıca film, 1992’de ilk kez seyirciyle buluştuğunda korku türünde önemli bir dönüm noktası olmuştu. Siyah bir Amerikalı erkek figürünün türde ana karakter olarak yer alması, korku sinemasına ciddi bir çeşitlilik getirmişti. Yeni versiyonunda Şeker Adam, modern bir şehir efsanesi olarak, toplumun bilinçaltındaki korkularını yansıtıyor.

Efsanesinin merkezini, Şikago’nun Cabrini-Green semtindeki kentsel dönüşümün yansıması oluşturuyor. 1970’lerde suç ve şiddetle özdeşleşen bu semt, ırksal eşitsizliğin sembolü halindedir. Filmin, bu haliyle hem centrifikasyonu hem de Şikago’nun sanat sahnesini eleştirdiğini söyleyebiliriz. Şeker Adam’ın karakteri, aynada beş kez ismini söyleyen kişiyi öldürmesiyle bir ritüel oluşturur. Bu sembolizm, şiddeti ve korkuyu tetikleyen bir eylem olarak işlev görür. Film, Şeker Adam’ın bir efsaneye dönüşmesini, toplumdaki şiddet ve korkulara dair derin bir sembolik anlam taşıyan bir mesaj olarak sunar.

Arınma (Immaculate), sadece dini korku unsurlarına dayanan bir film değil; aynı zamanda genç bir kadının bedeni üzerindeki güç mücadelesiyle bağlantılı güçlü temalar taşıyor. Filmin izleyiciye sunduğu deneyim, yalnızca korkutmakla kalmıyor, aynı zamanda düşündürmek ve duygusal olarak etkilemek için tasarlanmış. Atmosferik gerilim ve sanatsal anlatım arasında ince bir denge kurmayı başaran Immaculate, klasik korku öğelerini kullanırken, toplumsal, cinsel ve felsefi meseleleri de ele alıyor. Bu yönüyle, son dönemin dikkat çeken korku filmleri olan Get Out, Hereditary, Midsommar gibi örneklerle benzer bir yolda ilerliyor. Ancak Immaculate’ı diğerlerinden ayıran bir özellik, korku ile derin temaların harmanlanması.

Filmde yer alan dini entrikalar, insan doğasının karmaşıklıkları ve toplumsal eleştiriler, izleyiciyi sadece gerilime değil, aynı zamanda düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. Filmin hikâyesi, donmuş bir gölde boğulma tehlikesi geçirdikten sonra Tanrı tarafından bir amaç için hayata döndürüldüğüne inanan Cecilia’nın, İtalya’daki bir manastıra katılmasıyla başlıyor. Manastırda kutsal bir çivi kalıntısının bulunması ve Cecilia’nın gizemli bir şekilde hamile kalması, filmin anlamını daha da katmanlaştırıyor. Manastır sakinleri ona Meryem Ana gibi davranırken, rahip Tedeschi’nin genetik deneyleri filmde yepyeni bir temayı şekillendiriveriyor. Ve dolayısıyla dini ve doğaüstü öğelerle iç içe geçen bu hikâye, toplumsal eşitsizlik ve bireysel güç mücadelesi üzerine düşündürücü bir yorum yapıyor. Yönetmen Michael Mohan, Immaculate filminde görsel hikâye anlatımına son derece rafine bir yaklaşım sergiliyor.

Etkileyici müzik ve İtalyan mistik atmosferi, izleyiciyi filmin ürkütücü atmosferine çekiyor. Filmin özellikle şiddet ve gerilim sahneleri, 1960’lar ve 70’lerde İtalya’da popülerleşen, suç, gizem ve gerilim unsurlarını bir araya getiren bir sinema türü olan Giallo filmlerinde olduğu gibi detaylı ve çarpıcı. Başrolde Sydney Sweeney, rahibe Cecilia rolünde başarılı bir performans sergiliyor. Karakterine odaklı bir oyunculuk sergileyen Sweeney, Euphoria ile üzerine yapışan personasını bu yeni rolde etkileyici bir şekilde yok etmeyi başarıyor. Immaculate, korku türünün ötesine geçerek, izleyiciye derinlemesine düşünme fırsatı sunuyor ve sanatsal, toplumsal, cinsel ve dini meselelere dair güçlü bir yorum yapıyor.