TRÇ, Trump ve AKP’de oynayan taşlar: Cumhur İttifakı’nda sular artık durulmaz
Türkiye birinin hırsı, öbürünün fantezisi arasında sarkaç gibi sallanıyor. Yapacak şey belli. Kendine veliaht tayin edene de oturduğu yerden ülkeye istikamet gösterene de “Güle güle” demek.

AKP örgütleri hafta sonunu çok hareketli geçirdi. Düğmeye basılmış gibi 8 il başkanı görevinden istifa etti. Bekleneceği üzere, istifa açıklamalarında bir gerekçe olmadığı gibi bol miktarda Erdoğan’a teşekkür var. Göreve gelmelerinin üzerinden bir yıl bile geçmeden Muğla, Elazığ, Adıyaman, Bitlis, Çanakkale, Ordu, Tunceli ve Niğde il başkanları ne oldu da istifa etti?
AKP’den gelen ilk açıklamaya göre şehirlerinde istenilen başarı sağlanamadığı için bu istifalar gerçekleşmiş. Açıklama şöyle: "Kongre sonrasında şehirlerdeki çalışmalarımızın istediğimiz düzeyin altında kalması değişime dair sürecin ana eksenini oluşturmuştur. Teşkilatlarımızdaki görev değişimleri, bir gelenek olarak aramızdaki kardeşliği ve çalışmalarımızdaki enerjiyi daha üst bir noktaya taşıyacaktır." Söylemeye gerek yok açıklama Erdoğan’a bağlılık ve seçimi kazanacak örgütü yaratma beyanıyla tamamlandı. Görevlerine başladıktan 8-10 ay içerisinde başarısızlığın teyit edilmesi ve böyle bir hamle yapılması çok akla yatkın değil. Eğer gerçek neden bu değilse geriye önümüzdeki günler için işaret fişeği mi yakıldı sorusu kalıyor.
BİLAL ERDOĞAN’A ‘EKİP’ ÇALIŞMASI
Tayyip Erdoğan, bu yılın 23 Şubat tarihinde yapılan AKP kongresinde son kez aday olduğunu ima eden bir konuşma yaptı. Televizyon başındakilerin önemli bölümü “yine son diyor” duygusuna kapılırken “gerçekten son” diyenlerin de sayısı az değildi. Parti içindeki bir görüşe göre Erdoğan, çok uzak olmayan bir tarihte başkanlığı bırakacak sadece cumhurbaşkanlığı görevini yürütecekti. Bunu söyleyenlerin başkanlığı kime bırakacağına dair öngörüsü de vardı. O isim Bilal Erdoğan’dan başkası değildi. Bu tespiti güçlendiren gelişmeler de yaşanıyordu. Aynı kongrede Teşkilat Başkanlığı’na hafta sonu yaşanan istifaların arkasındaki isim olduğu söylenen Ahmet Büyükgümüş’ün getirilmişti. Yine hatırlanacağı gibi Abdullah Özdemir’in Bağcılar Belediye Başkanı görevini yürütürken İstanbul İl Başkanlığı’na atanması, partinin MKYK’sının üçte birinin Bilal Erdoğan’ın yaşıtları ve çalışma arkadaşlarından oluşması, hazırlığı net bir şekilde gösteriyordu. Partide Bilal Erdoğan için ekip hazırlığı çoktan başlamıştı bile. Hafta sonu yaşananlar ve bundan sonra da yaşanmaya devam edecek gelişmelerin yeni duruma “ayak uydurma” meselesiyle yakından ilişkisi var.
BİR ERDOĞAN MUTLAKA
Değişimin sadece parti ile sınırlı kalmayacağı bunun mutlaka bürokrasiye de yansıyacağını söylemeye gerek yok. Emniyet müdürlerinin ardından valiler kararnamesine dikkatle bakmakta fayda var. Bilal Erdoğan’ın hazırlanmasının ve AKP içindeki yaşananların önemi hiç kuşku yok ki iktidar blokunun Türkiye vizyonu ile ilgili olmasından kaynaklı. Cumhur İttifakı’nda öne çıkan tercihler önümüzdeki yılların mücadele başlığı olarak muhalefetin karşısına çıkacak. Erdoğan sonrası başkanlık mücadelesi –şimdilik kaydıyla- Bilal Erdoğan ve Hakan Fidan’ın arasında geçecek. En geniş muhalefet cephesi dikkatle izlendiği takdirde orada bile bu iki isimle ilgili ‘tercihlerin’ yapıldığı fark edilecektir. Muhalefet içerisinde –siyasetçi, bilim insanı, sendikacı- Cumhur İttifakı’nı yenilmez görenlerin “hangisi gelsin” tercihinden bahsediyorum.
BAHÇELİ’NİN TRÇ’Sİ VE TRUMP SEVGİSİ
Erdoğan en sonunda muradına erdi. Dostu ABD başkanı Trump’la görüşecek. Bu görüşmenin Türkiye’ye pahalıya patlayacağı Trump’un sosyal medya paylaşımıyla daha şimdiden belli oldu. Daha kötü ne olabilir önümüzdeki günlerde öğreneceğiz ve bolca tartışacağız. Görüşmeye geçmeden Bahçeli’nin Erdoğan’ın ABD ziyaretinin açıklamasından bir gün önce yaptığı açıklamaya göz atmakta fayda var.
Erdoğan’ın aylardır ayarlamaya çalıştığı görüşmenin hemen öncesinde Bahçeli “Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek Türkiye, Rusya ve Çin ittifakının inşa ve ihya edilmesidir” diyerek bir açıklama yaptı. Anlaşıldığı kadarıyla Bahçeli oğul Trump’un Türkiye ziyaretinden de o ziyaretle bağlanan ABD seyahatinden de haberdardı. O zaman bu açıklama niye yapıldı?
Birinci şık Bahçeli, görüşme öncesi Erdoğan’a Trump karşısında cesaret verecek bir öneri yapmak istedi ve “tek seçenek ABD değil” dedi.
İkinci şık Bahçeli Erdoğan’a “Bu aralar benden habersiz çok iş yapıyorsun, yapma” mesajını vermek istedi.
Üçüncü şık ise Bahçeli’nin zaman zaman yaptığı gibi ‘laf olsun torba dolsun, ondan da gündem olsun’ zihniyetiyle konuştu.
Hangisinin doğru olduğunu çok yakında öğreneceğiz öğrenmesine ama tüm bu yaşananlar bize çok net bir şey gösterdi: Türkiye birinin hırsı, öbürünün fantezisi arasında sarkaç gibi sallanıyor. Bu memleketi çiftlikleri, içinde yaşayanları da marabaları sanıyor ve öyle davranıyorlar. Yapacak şey belli. Kendine veliaht tayin edene de oturduğu yerden ülkeye istikamet gösterene de “güle güle” demek. İyi geçinirken dahi çekilmeyenlerin, parti ve ittifak içindeki kavgalı halleri hiç çekilmez. Üstelik onların bu durumunun ülkeye çok daha büyük zarar verme potansiyelleri düşünüldüğünde, vakit kaybetmemekte fayda var.
∗∗∗
NE ZAMAN KONGRE YAPTILAR?
• Ordu: 4 Ocak 2025
• Niğde: 5 Ocak 2025
• Muğla: 21 Aralık 2024
• Elazığ: 25 Ocak 2025
• Adıyaman: 28 Aralık 2024
• Bitlis: 5 Ocak 2025
• Çanakkale: 25 Ocak 2025
• Niğde: 4 Ocak 2025
• Tunceli: 12 Aralık 2024


