Trump, ABD’nin küresel rejim değiştirme ağını kapattı mı: Renkli devrimlerin sonu
Trump, ABD’nin renkli devrimler ve rejim değişiklikleri için paravan olarak kullandığı tüm dış yardımları askıya aldı. Ancak, yıllarca ABD’nin “dış gelişim desteği” ile karşılanan darbelerin, istikrasızlıkların sonuçlarına katlanan halklar açısından rahatlamak için erken olabilir.

Kit KLARENBERG
Başkan Trump’ın iktidarındaki ilk günlerinde alelacele imzaladığı başkanlık emirleri arasında belki de en önemlisi “Amerikan dış yardımının yeniden değerlendirilmesi ve yeniden düzenlenmesi” başlıklı olanıydı.
Bu emre bağlı olarak, Amerikan yardımlarının en büyük alıcıları olan İsrail ve Mısır hariç tüm dünya çapında Amerikan dış gelişim destekleri 90 günlüğüne durduruldu. Şimdilik, bu emir kapsamında Amerikan “yardımına” bağlı denizaşırı programları için tüm “hükümet dışı örgütlenmeler, uluslararası organizasyonlar ve yüklenicilere” federal fon ödemeleri yasaklandı.
Birkaç gün içerisinde, başkanlık emrinin sonucu olarak Amerikan Uluslararası Gelişim Ajansı’na (USAID) bağlı yüzlerce sözleşmeli çalışan ya ücretsiz izne çıkarıldı ya da doğrudan kovuldu. Washington Post yazarı John Hudson, ajans yetkililerinin Trump’ın “dış gelişim desteğine” yönelik direktifinin “şok ve korku” yaklaşımı olduğunu, insanları geleceklerine dair endişeye sürüklediğini yazdı. İsmini vermek istemeyen bir USAID memurunun kendisine “Yardım programı ofislerindeki fotoğraflarımızı bile kaldırdılar” dediğini söyledi.
Trump yönetiminin USAID finansmanını aniden kesmesi, denizaşırı bir panik yarattı. Latin Amerika’dan Doğu Avrupa’ya kadar ABD STK’lara ve medya kuruluşlarına “demokrasiyi destekleme” adı altında renkli devrimler ve rejim değişikliği operasyonları için milyarlarca dolar kanalize etti.
Şimdi, başkan George H. W. Bush’un “binlerce ışık noktası” olarak duyurduğu Amerikan yumuşak gücünün küresel aparatı karanlığa gömülürken, Ukrayna’dan Nikaragua’ya sözde bağımsız medya kuruluşları gelecek kaygısıyla bağış dilenmeye başladılar.
DARBE SPONSORLUĞU
SSCB’nin çöküşünden bu yana, ABD Ukrayna’da Rus karşıtı bir muhalefet yaratabilmek ve güçlendirebilmek için milyarlarca dolar harcadı. Dışişleri Bakanlığı Doğu Avrupa İşleri eski Müsteşarı Victoria Nuland, 2009 yılında Kiev’de petrol şirketleri sponsorluğunda gerçekleşen bir toplantıyı hatırlatarak, “Avrupa’nın bağımsızlığı hedefiyle demokratik kazanımlar ve kuruluşların inşası için Ukrayna’ya 5 milyar dolar yatırım yaptık” demişti.
ABD, Ukrayna sivil toplumunu 2014’teki Maidan Darbesi arifesinde bağışlara boğarak neredeyse bir gecede Batı destekçisi medya kuruluşları ağı oluşturmuştu. Bu kuruluşlardan biri olan Hromadske, eski Başkan Victor Yanukovich’in devrilmesi, ülkenin doğusundaki Rus destekçisi ayrılıklarla savaşı, hatta İkinci Dünya Savaşı’nda Kızıl Ordu’ya karşı savaşan Nazileri dahi desteklemişti.
Trump’ın USAID programlarının kesilmesine dair başkanlık emri sonrasında, Hromadske de finansal desteğini kaybetti, Ukrinform, VoxUkraine gibi Maidan Darbesi döneminde doğan tüm önde gelen medya kuruluşları gibi.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski, Trump’ın başkanlık emri sebebiyle Amerikan desteğine dayanan kritik önemde programların askıya alınmasından yakındı. “Kimi kritik inisiyatiflerin”, iç kaynaklar eliyle finanse edileceğinin sözünü verirken, Kiev’in Avrupalı ortaklarına, desteklerini yoğunlaştırmaları için yalvardı.
Kiev’in yabancı fonlu Kitle Enformasyon Enstitüsü’ne göre, ülkedeki medyanın yaklaşık yüzde 90’ının “Amerikan bağışlarına” bağımlı durumda.
KONTRA 2.0 DURDU
Benzer bir sızlanma, Sandinista Cephesi’nin 2006’da yeniden seçilmesinden beri Washington’ın on milyonlarca doları sağcı medya kuruluşlarına ve muhalif gruplara aktardığı, Nikaragua merkezli Amerikan destekli örgütlenmelerden de geliyor.
Bu beşinci kol faaliyetleri, dezenformasyon yaratma, hükümet ve destekçilerine yönelik şiddeti teşvik etme ve ülkede Batı’nın medya raporlama faaliyetlerini manipüle etmeye yarıyor.
Grayzone’un haberine göre, USAID’in finanse ettiği %100 Noticias isimli Nikaragua muhalefet medyası, 2018’de yüzlerce kişinin ölümüne sebep olan Amerikan destekli darbe girişiminde saldırı ve provokasyon çağrılarında bulunmuştu. Başkan Daniel Ortega’nın öldürülmesi için düzenli olarak hedef gösterip çağrıda bulunan kuruluşun yöneticisi Miguel Mora, Grayzone’den Max Blumenthal’a, seçilmiş hükümetin devrilmesi için ülkeye ABD’nin askeri müdahalede bulunmasını istediğini açıkladı. Nikaragua hükümeti sonunda Mora’yı tutukladığında, Washington hükümeti baskıcılıkla suçlayıp ağır ambargo tehditlerinde bulundu.
21 Ocak’ta Sandinista karşıtı “haber” kuruluşu olan Nicaragua Investiga, Trump’ın son hamlesinin ülkede Ortega karşıtı mücadeleye “ağır bir darbe vurma riski taşıdığını” aktararak, bu mücadelenin de büyük oranda USAID gibi ajansların “finansal ve teknik desteğine bağımlı olduğunu” belirtti. Kuruluş, bu desteğin Nikaragua’da anti emperyalist Başkanın görevden alınması çabalarının “temeli” olduğunu aktardı.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Nicaragua Investiga tüm varlığını büyük oranda Amerikan hükümet desteklerine dayandıran yerel kuruluşlardan biri.
BALKANLARDA TEREDDÜT
Tüm Batı Balkanlar boyunca USAID, CIA faaliyeti olduğunu gizlemeyen Demokrasi için Ulusal Destek, George Soros’un Açık Toplum Vakıfları ile sayısız STK ve medya kuruluşu, kamusal yaşamın gözlemlenebilir tüm alanlarını işgal ettiler. 1992-1995 Aralığındaki iç savaşı takip eden yıllarda, Bosna Hersek fiili olarak bir Avrupa-ABD sömürgesine dönüştü.
Bu dönemde emperyal projeye dair kimi kaygılar ana akım medyaya da düştü. New York Times 1998’de Bosna’da Amerikan hegemonyasının ülkede “sürekli dış destek ve doğrudan uluslararası gözetim olmadan devletin nasıl işleyeceğine dair soru işaretleri oluşturduğunu” yazdı. Bir yabancı hükümet danışmanı, Washington’ın ülkeden bir çıkış stratejisi ya da “Bosna’nın bağımlılık kültürünü” sonlandırma planı olmamasını eleştirdi. Bugün, Sarayevo’da aktif en az 25 bin 600 Batı destekli sivil toplum kuruluşu bulunuyor.
“Dış gelişim desteğinin” durması, Balkanların tamamında sayısız işi ve yardım örgütünü tamamen yok olma eşiğine getirdi. Grayzone’un İngiliz istihbaratının aparatı olduğunu ortaya çıkardığı Balkan Insight, 30 Ocak’ta yardımın durmasının “Bosna Hersek, Arnavutluk, Kosova, Kuzey Makedonya, Karadağ ve Sırbistan’da birçok organizasyonu ilk günden nasıl etkilediğine dair” aydınlatıcı bir rapor kaleme aldı.
2020’den 2024’ün sonuna kadar Washington, Batı Balkanlar’da “insan haklarından medyaya, enerji verimliliğine çeşitli konularda devlet, kuruluş ve sivil toplum örgütlerini desteklemek için” neredeyse somut hiçbir toplumsal çıkar sağlamayan projelere 1,7 milyar dolar yatırdı. Şu an “değerlendirme süreci bitene kadar” tüm projeler durduruldu. 27 Ocak’a dair tüm harcamalar karşılansa da sonrasındaki her şey durdu. Şimdiden toplu işten çıkarmalar ve ödeme kesintileri başladı.
USAID tarafı, finansmanın durmasına basın açıklamasına yönlendiren bir linkle yanıt verdi. “Başkan Trump, ABD’nin bundan sonra Amerikan halkına hiçbir faydası olmayacak şekilde para dağıtmayacağını açıkça belirtti. Dış yardımın çalışan halkın vergileri çıkarına yeniden değerlendirilmesi ve düzenlenmesi yalnızca doğru olan şey değil, aynı zamanda ahlaki de bir zorunluluk.”
Gürcistan da 2023’ün başından bu yana, hükümetin ülkedeki 25 binden fazla yabancı finansmanlı kuruluşu gelir kaynaklarını açıklamaya zorlamasıyla bir dizi renkli devrim girişimine sahne oldu. Batı destekli STK’ler ve aktivist gruplar tüm bu darbe girişimlerinde en ön cephedeydi. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde daha önce ABD tarafından finanse edilen bu gölge ordu, Trump’ın “yabancı kalkınma yardımını” kesmesine öfkelendi.
YUMUŞAK GÜCÜN KAYBI
Buna karşılık, Gürcistan hükümeti memnun görünüyor. Parlamento lideri Mamuka Mdinaradze, Trump'ın kararından sonra yabancı finansman şeffaflığına ilişkin tartışmalı yasaya “artık hiç gerek olmayabileceğini" bile öne sürdü. Gerçekten de, sayısız yabancı destekli kargaşa ajanı aniden parasız kalınca, Tiflis'te bir renkli devrim ufukta gözükmüyor.
30 Ocak’ta İngilizce yayın yapan Georgia Today, “finansmanlarının geleceği belirsizken, yardım kuruluşlarının şimdiden personelini işten çıkardığını veya ücretsiz izne gönderdiğini” ve Tiflis'teki “bazı programların bu geçici kapanıştan sonra yeniden başlamada zorluk çekebileceğini, birçok programın kalıcı olarak kaybolma riski taşıdığını” belirten bir başyazı yayımladı. Yazıda, USAID finansmanının “1992’den bugüne kadar 1,9 milyar dolardan fazla yardımla ülkenin kalkınması için bir köşe taşı olduğu” belirtildi.
Yazıya göre finansman duraksamasından önce USAID tek başına “ülke çapında, toplam değeri 373 milyon dolar ve yıllık bütçesi 70 milyon doları aşan 39 programa yatırım yapıyordu.” Bu çabalar çoğunlukla “ekonomik reformları teşvik etmeye” ve “yabancı yatırımları desteklemeye” yoğunlaşmıştı ki bu da Gürcistan’ın finansal sömürü ve talanını kolaylaştırmak anlamına geliyor.
Trump'ın kararının yerel eleştirmenleri, Washington'un Küresel Güney'deki geniş “yumuşak güç” etkisini kaybetmesini eleştirirken, bu geri çekilme hedef ülkeler için büyük fayda sağlayabilir. LeftEast’in bir makalesinde belirtildiği gibi, yabancı fonlu STK'ler on yıllardır “Gürcü vatandaşlarının iradesini ve ülkenin egemenliğini ve demokrasisini aşındırdı.” Yazarlar, “Gürcistan'daki aktivistler, kendilerinden ne beklendiğini ve hangi davranışların cezalandırılıp hangilerinin ödüllendirildiğini çok iyi biliyorlar: Facebook'ta hükümeti eleştirmek, insanlara yardım etmekten daha fazla hibe almanızı sağlar... Bağışçılar, aktivistlerin sosyal medya profillerini bile izliyor ve yanlış şeyler paylaşmanın sonuçları olabilir” şeklinde açıklıyor.
Ancak, yıllarca ABD’nin “dış gelişim desteğinin” ve bu finansmanla karşılanan darbelerin, istikrasızlıkların sonuçlarına katlanan halklar açısından rahatlamak için erken olabilir. Amerikan yardımının “durması” gerçekten de geçici bir önlem olabilir veyahut yumuşak güç harcamaları tüm dünyada çok daha ağır sonuçları olabilecek daha sert seçeneklere yönlendirilebilir.
Kaynak: thegrayzone.com
Çeviren: Yusuf Tuna KOÇ