Türk Tabipleri Birliği (TTB), bu ülkenin temsil değeri en yüksek hekim örgütüdür. Gücünü hekimlerden, meslekten alır. Her türlü iktidar odağından bağımsız olmaya özen gösterir. Türkiye’nin en kritik dönemlerinde aldığı doğru tutumlar, hekimliğin evrensel ilkelere göre uygulanması için verdiği örnek çabalar TTB’yi tüm dünyada ulusal tabip birlikleri arasında parmakla gösterilir hale getirmiştir.

Bugün TTB, 70 yıllık tarihinde görülmemiş, darbe dönemlerini aşan bir tehlike ile karşı karşıya. Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tutuklu, Merkez Konseyi üyelerinin görevlerine son verilmesi için dava açılmış durumda. Bu da yetmezmiş gibi yıllardır fırsat kollanan TTB yasasını değiştirme, kurumsal yapısını zayıflatma, bölme girişimleri devreye sokuluyor. Prof. Dr. Fincancı’nın bir açıklaması tüm bunların gerekçesi olarak kullanılıyor. Tutukluluğunun hukuksuz olduğu ortada, 23 Aralık’taki duruşmada serbest bırakılması gerekiyor.

MESLEK ÖRGÜTLERİNE SİYASİ MÜDAHALE

İktidarın ve ortağının en yetkili ağızlarından, Adalet Bakanı’ndan ve nihayet köşesinde “gereğini yapmakla” görevli olan gazetecinin yazdıklarından TTB ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) yasalarının değiştirilmesi için taslak hazırlandığını öğreniyoruz. Son açıklamalar düzenlemenin önümüzdeki hafta kabineye sunulacağı yönünde. Hekimlerin, mimarların, mühendislerin, şehir plancılarının dahil edilmediği baskıcı bir iktidar uygulaması ile karşı karşıyayız. “TMMOB bu işe nereden eklendi?” derseniz, belli ki iktidar sahipleri “fırsat bu fırsat” demişler, yıllardır kolladıkları uygun zamanın geldiğini düşünmüşler.

Neden TTB ve TMMOB seçilmiştir? Diğer meslek örgütlerinin önemini eksiltmeden belirteyim, bu ikisi de sağlığı, kentleri, doğayı, insanı, hayvanı, ağacı, havayı, suyu, kısaca yaşamı ve kamu yararını savunurlar. Meselenin sağlam ideolojik yönü de var. Guy Standing “Prekarya: Yeni Tehlikeli Sınıf” kitabında, "Mesleklerin Parçalanması" bölümünde “Mesleklerin kendi kendisini düzenlemesine yönelik saldırılar neo-liberal gündemin bir parçasıydı” diyor. Böylesine yaşamsal mesleklerin doğru uygulanması piyasacı düzenin her zaman isteyeceği bir şey değil.

Açıklananlardan Türkiye için yüz akı olan bu birliklerin adından “Türk” ifadesinin çıkarılmasının, birden fazla birlik kurulmasının ve üyelik zorunluluğunun kaldırılmasının hedeflendiğini anlıyoruz. Hatırlatalım 12 Eylül darbe Anayasası ile kamuda çalışanların zorunlu üyelikleri kaldırılmıştı, şimdiki iktidar bunu daha da ileri götürüp tüm hekimlerin zorunlu üyeliklerini kaldırmak istiyor. “Türk” ifadesinin kaldırılıp “Tabipler Birliği” yapma yönündeki çabalar ise çok acayip, açıklamalar mantıklı bir zemine oturmuyor. Belli ki hekim örgütünün bütünlüğünü bozma çabasını perdelemek için gerekçeler uyduruluyor. Oysa her ülkenin tabip birliği tektir, adından da anlaşılır, Alman Tabipler Birliği, İngiliz Tabipler Birliği, Amerikan Tabipler Birliği gibi. Böyle önemli kurumların isimleriyle oynamak hem ülkeye zarar verir hem de hekimleri örseler.

Siyasal iktidar bu çabalarından vazgeçmelidir. TTB hekimlerin örgütüdür. Adına, bütünlüğüne, “hekimliğin kişi ve toplum yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak” olan temel görevine, ve iki evrensel değere, hekim bağımsızlığına ve meslek örgütünün bağımsızlığına yönelen bu saldırılar durmalıdır.

Bu ülkede yaşayan herkes TTB’ye ve TMMOB’ye sahip çıkmalıdır. Zira bu kurumlar sadece o mesleğin mensupları için değil tüm yurttaşlarımız için gereklidir.

TTB’YE DÜŞEN GÖREVLER​

TTB bu açık siyasi iktidar müdahalesine karşı en geniş hekim birlikteliği ile olabilen en fazla hekim gücüyle mücadele edebilmelidir. Bunun zeminini gecikmeden kurmak TTB Merkez Konseyi’nin görevidir. Sözünü ettiğim birliktelik hekimlerin öz örgütlenmesi olan 65 tabip odası ve 74 uzmanlık derneğinin mümkün olan en kapsayıcı temsiliyeti ile sağlanmalıdır. TTB’nin yüz yüze kaldığı tehdit “fevkalade” olduğuna göre, yasası gereği fevkalade adımların atılması yerindedir.

Hekimlerin siyasi müdahaleleri boşa düşürecek güçleri olduğunu göreceğiz.