Google Play Store
App Store

Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) bir AKP icadı olarak 2016 yılında başlatıldı. Çocuklar istatistiklerde okulda, örgün eğitimde gösterilecek ancak okulla bağları tamamen koparılarak tüm hafta ve uzun saatler çalıştırılacaktı. Çocukların ücretleri kamu kaynaklarından, işsizlik fonundan karşılanarak çocuklar sermaye için bedava işgücü haline getirilecekti.

Başardılar. Milli Eğitim Bakanlığı eliyle çocukların eğitim hakkı ellerinden alındı, MESEM’ler çocuk işçiliğini gizlemenin aracı haline getirildi.

Geleneksel deyişle “şeytanın bile aklına gelmeyecek” bir sömürü sistemi yaratıldı.

MESEM’lerdeki öğrenci sayısı yoksulluğun artışı ile eş zamanlı devasa artsa da AKP ve sermaye için bu artış hızı da yeterli değil. Sermaye daha fazla çocuk işçi, daha fazla bedava iş gücü istiyor. AKP ve Milli Eğitim Bakanlığı da yirmi iki yıllık politikalarını kesintisiz sürdürüyor. Sermaye ne isterse veriyor. Artık tüm meslek liseleri MESEM’leştiriliyor, MESEM’lerin sayısı daha da artırılıyor, çocuk işçiliği ortaokul sıralarına indiriliyor.

Çocuk işçiliğini yaygınlaştırma bakanlığı haline gelen MEB’in dört yeni okul modeli ve mesleki ve teknik eğitim politika belgesi ile de milyonlarca çocuğun hem eğitim hem yaşam hakları tehdit altında.

Art arda açıklanan raporlarla, verilerle MESEM gerçeği;

• 2019-2023 yıllarını kapsayan 5 yılda çocukların geçirdiği iş kazalarının sayısı 2,4 Kat (%240) arttı.

İş kazası geçiren sigortalı çalışanlar arasında çocuk işçilerin oranı da istikrarlı bir şekilde arttı.

• Teşviklerle çırak istihdamı hızla artırılırken bunları istihdam edecek işyerleri için sağlık ve güvenlik yönünden özel bir koşul getirilmedi.

• Bir işyerinin çırak çalıştırabilmesi için işyerinde usta öğretici belgesine sahip bir usta eğiticinin bulunması yeterli sayıldı. Çalışma ortam ve koşulları insan sağlığı yönünden denetlenmeden /değerlendirilmeden çocukların çalıştırılmasına izin verildi.

• Saha araştırmalarında görüşme yapılan her çocuk işyerinde maruz kaldığı ya da tanık olduğu iş kazalarından söz ediyor. Bu kazaların çoğunluğu kayıt altına alınan kazalar değil.

• Mesela benim buramdan tornavida girdi, arkadan çıktı. Yaralandıktan sonra biraz durdum. Usta biraz dur dinlen dedi. Çünkü elim ayağım titremişti. Dinlendikten sonra gel dedi. Aynı gün çalışmaya devam ettim.”

• 2023 yılı itibariyle teftiş edilen işyerlerinin toplam işyerlerine oranı binde 4’tür (%0,4).

• 2023 yılı için teftiş gören çırakların toplam çırak sayısına oranı yalnızca %0,35’tir.

• MEB’in belirlediği temel ve zorunlu eğitimde çocuklara kazandırılması gereken yetkinlikleri kazandıracak bir eğitim kurumu aslında ortada yok. Yani MESEM bir eğitim kurumu değil. Çocuklara bırakın kendini geliştirmeyi, dinlenecek vakit dahi bırakılmıyor. Bazı okullarda bir günlük eğitimlerin hiç yapılmadığı görülüyor. İşyerlerinde yürütülen beceri eğitimleri de programa uygun olarak yürütülmüyor.

• Yalan yok şimdiye kadar hiç ders görmedik.”

• Din kültürü ve motor var sadece. Matematik ve Türkçe de görmeliyiz.”

• Çocuklar genellikle kırın ve kentin en yoksul hanelerinin çocukları. Çoğunlukla işçi hanelerinden geliyorlar ve ağırlıklı olarak ikinci kuşak işçiler.

• Hanelerde ücret gelirinin başat gelir olduğu görülüyor. Yaş ve cinsiyet fark etmeksizin (bedenen çalışamaz durumunda olanlar ve hanenin yeniden üretim ve yaşlı, çocuk, engelli bakımı gibi yüklerini üstlenen kadınlar dışında) emekliler dahil, hanede herkes çalışıyor.

• 15 yaşındayım. Babam aynı zamanda emekli ama çalışıyor, annem de bazen ev işlerine gidiyor.”

• Çocuklar 4687 sayılı İş Yasası’nda getirilen yasal yaş sınırından çok önce çalıştırılmaya başlıyorlar.

• “17 yaşındayım. Diyarbakır’da yaşıyorum. 8 yıldır bu sektörde çalışıyorum. Ortaokula kadar hem okula gidip hem işe gittim. Liseye geçmeden önce de bu işyerinde çalışmaya başladım.”

• Geçmişte aile/akraba yanında çalışma öne çıkarken artık çocuk işçiliğinde baskın formun, yakınlık ilişkisinin olmadığı kişilerin yanında ücretli çalışma biçimi olduğu öne çıkıyor.

• İşyerlerinde sözleşme kurallarına, eğitim kriterlerine uyulmuyor, çocuklar ağır iş yükü altında eziliyor, çoğu işletmede çocuklar alanlarıyla ilgili olmayan işleri yapmaya zorlanıyor.

• Çocuklar çocuk hakları, çıraklık sözleşmesinden kaynaklı hakların bilgisine sahip değil. Bu yüzden de belirleyici patronlar ve ustalar oluyor. Çocuklar her söylenileni yapmak zorunda olduğunu düşünüyor.

• Çocuklar işyerinde şiddet içeren söz ve davranışların hedefi oluyor. İşyerleri argo, küfür, şiddetin, hakaretin sıklıkla yaşandığı alanlar olarak görülüyor.

• Çocukların çalıştırılma saatleri en iyi durumda yetişkin işçilerin mesai saatlerine eşit ama çoğu durumda yetişkin işçilerden daha uzun saatler çalıştırılıyorlar.

• Günlük 11-12 saatlik çalışma çocuklar için, istisna olmaktan ziyade kural haline getirilmiş durumda. Günlük çalışma süresini belirleyen şey, işyerinin açılış ve kapanış saatleri. Bu yönüyle ele alındığında çocuklar açısından “sıradan bir mesai günü” nün sadece başlangıç saati belirli, bitiş saatini işyerinin iş yükü belirliyor. Akşam 8-9 gibi mesainin bitmesi “erken” den çıkma olarak görülüyor.

• Esnek güvencesiz çalışma yasa ile destekleniyor. MEK’in 21. maddesindeki “işyeri şartlarına uyma” hükmü, yaygın kayıt dışılıklara kapı aralamaktadır. Maddeye göre “İşletmelerde mesleki eğitim, staj ve tamamlayıcı eğitim gören öğrenciler, işyerlerinin şartlarına ve çalışma düzenine uymak zorundadırlar.”

• İş Kanunu’na göre 20:00’den sonra çalışma gece çalışması olarak görülüyor ve çocukların gece çalıştırılması yasak ancak çocuklar bir rutin olarak 20:00’den sonra da yasak olmasına rağmen çalıştırılıyor.

• Çıraklık sözleşmesine göre çırak öğrencilerin en az bir yılı doldurmak şartıyla, her yıl 1 ay ücretli izin kullanma hakları bulunmaktadır. Ancak bu hak da genellikle uygulanmıyor.

• Çocukların yaşamının çalıştırıldıkları yer ile ev arasında sıkıştığı/tükendiği, işe gidip gelmek için yolda geçen süreler de gözetildiğinde, çocukların uyku ve iş dışında bir yaşamlarının kalmadığı görülüyor.

• Bu madde, işyerinde çırak/kalfaların yasaya aykırı olarak fazla mesaiye kalmasına, ara dinlenmelerinin verilmemesine, gece çalışması yaptırılması gibi kayıt dışı çalıştırma biçimlerine olanak sunmaktadır.

• En öne çıkan sorunların başında çırak olarak çalıştırılan çocukların çalıştığı işyeri ile MESEM’de kayıtlı olduğu işyerinin farklı olması öne çıkıyor.  Bunun anlamı ise işyeri ya “çırak/kalfa” çalıştırmak için gerekli koşulları taşımamakta ya da işyeri MESEM tarafından desteklenen meslek dallarında faaliyet göstermemektedir.

• Her durum ise MESEM’lerin başlı başına bir yolsuzluk aracı haline getirildiğini göstermektedir.

• *MESEM öğrencisi olsun olmasın çırakların sendikal haklardan yararlandırılmaması bir hak ihlalidir ve Türkiye’nin de onayladığı ILO’nun 87 No’lu Sendika Özgürlüğü ve Sendika Hakkı sözleşmesine aykırıdır.

• Çocuklar 14 yaşından itibaren yasaya aykırı bir şekilde çalıştırılabiliyor ancak MEB’in hazırladığı mesleki eğitim/staj sözleşmesinde öğrencilerin yükümlülükleri arasında “sendikal etkinliklere katılmamak” da yer alıyor. Yani MEB, yasağı sendika üyeliğinden sendikal faaliyete kadar geniş bir çerçevede uyguluyor. Yetmiyor bu yasağı öğrenci disiplin yönetmeliği ile de perçinliyor.

MESEM, mesleki ve teknik eğitim politika belgesi, dört yeni okul modeli ile adım adım okul ortadan kaldırılıyor. Meslek liseleri, MESEM, bu eğitim-öğretim yılıyla birlikte başlatılan ortaokulların meslek bölümleri ile çocuk işçiliği kitlesel bir şekilde MEB eliyle yaygınlaştırılıyor.

*FISA stajyer ve çırakların hak ve özgürlüklere erişimi araştırması raporu

*ÇSGB Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı verileri

*SGK İstatistik Yıllıkları