Türbülans dediğimiz şey, şimdilik çalkantılı bir şekilde hareket eden hava moleküllerinin uçak kanadını yukarı aşağı, sağa sola veya bunların arasında kalan yönlere doğru kaotik bir şekilde itmesinden ibaret.

Türbülanslar iki kat artacak

“Düşen uçakta ateist kalmaz” diye çocukça bir tabir vardır; ancak bunun düşen uçaklarda bulunmuş insanlar tarafından söylenmediğini garanti edebilirim. Zira düşen (veya düşeceğini sandığınız) bir uçaktayken, aklınıza gelen ilk şey “öteki taraf” veya “bu dünyadaki günahlarınız” olmuyor – en azından benim olmadı.

Daha ziyade olan, son derece anlaşılır ve evrimsel nedenlerle, güçlü bir hayatta kalma güdüsüyle önce kendini, sonra arkadaşlarını ve aileni koruma çabası oluyor. Düşen bir uçakta o çaba her ne kadar nafile olabilecek olsa da… 

Bir keresinde ABD’den Türkiye’ye dönerken çok ciddi bir türbülans yaşamıştık ve uçağımız dikkate değer miktarda (yanlış hatırlamıyorsam 15.000 fit kadar) alçalmak zorunda kalmıştı – ki bunun önemli bir bölümü bana bir nevi “düşüş” gibi gelmişti. Sebebi tam olarak neydi bilmiyorum/hatırlamıyorum; ama deneyimlediğimiz şeyin önemli bir bölümünün türbülans olduğu açıktı – en azından uçak, normal türbülansta olduğu gibi sarsılıyordu. Yolcuların yüzündeki dehşeti ve hosteslerin bile yüzünde beliren endişeyi asla unutamam. Benim hissettiğim tek şey, müthiş bir şiddetle salınan adrenalinle sarılan bedenim, ellerimin terlemesi ve yan koltuğumda oturanlara bakıp, “Birazdan geçecek.” gibi telkinler vermek oldu. Gerçekten de bize saatler gibi gelen bir süre sonra (gerçekte belki 1-2 dakika içinde) geçti ve her şey normale döndü. Bir süre sonra uçağımız normal irtifaya dönmüştü.

Zararsız bir hava olayı

Türbülans, uçağın korkutucu bir şekilde sarsılmasına neden olan bir etmen olmasının ötesinde, oldukça zararsız bir hava olayı. Bugüne kadar sırf türbülans nedeniyle düşen hiçbir uçak olmadı. Türbülansla birlikte diğer faktörlere bağlı olarak düşen uçaklar oldu; ama bunlar da ticari yolcu uçakları değillerdi, özel jetler gibi daha ufak uçaklardı. Hatta türbülansın sebep olduğu ölümsüz hasarlar bile epey kısıtlı: 2009-2022 yılları arasında sadece 163 yolcu türbülans nedeniyle yaralandı. Bu yaralanmaların çoğu da türbülansa bağlı olarak düşen şişeler veya çantaların kafa ve boyun travmalarına veya kesiklere neden olmasından kaynaklandı. Tabii ki türbülans nedeniyle uçakların bazı aksamı hasar görebiliyor veya iniş ve kalkışlarda gecikmeler olabiliyor – bu da havayollarına yüz milyonlarca dolar kayıp yaratabiliyor. Ama bunların ötesine türbülans, insanların sandığı kadar büyük bir canavar değil.

Şimdilik... Türbülans dediğimiz şey, çalkantılı bir şekilde hareket eden hava moleküllerinin uçak kanadını yukarı aşağı, sağa sola veya bunların arasında kalan yönlere doğru kaotik bir şekilde itmesinden ibaret. Özellikle de hava basıncındaki değişimler, rüzgâr yönünün değişmesi, dağların etrafındaki hava hareketleri ve sıcak/soğuk hava akıntılarının birbiriyle karşılaşması gibi etmenler, hava bloklarını birbirine karıştırarak bu kontrolsüzce dönen hava akıntılarını yaratabilir ve türbülans sıklığını arttırabilir. Ama bunlar, çok daha kolay tespit edilebilir türbülans kaynakları: Sonuçta bir dağı gözden kaçırmanız ve bu dağın varlığından kaynaklı türbülansı es geçmeniz pek mümkün değil. Ama bir de “açık hava türbülansı” denen, özellikle de rüzgâr hızının ve yönünün hızlı bir şekilde değişmesine bağlı olarak oluşan türbülans var ki bunu önceden tespit etmek çok daha zor. Çünkü bu tür türbülans, tamamen bulutsuz ve açık havalarda bile, çok yüksek irtifalarda oluşabiliyor ve açık hava türbülansına giren uçaklar çok hızlı bir şekilde irtifa kaybedebiliyorlar. 

Ve ne yazık ki iklim değişimi, açık hava türbülansını arttırıcı bir faktör olarak işliyor. Yapılan araştırmalar, 1979 yılından beri açık hava türbülansı olaylarının %15 oranında arttığını gösteriyor. Bu artış ürkütücü, çünkü biz yeryüzünde henüz iklim değişiminin etkilerini yeni yeni hissetmeye başlamış olsak da iklim değişimi aslen daha yüksek irtifadaki atmosferi çok daha fazla etkiliyor. Bu kadar yüksek bölgeler, aynı zamanda uçaklarımızın uçmak zorunda olduğu yükseklikler… İklim değişimine bağlı olarak değişen sıcaklık örüntüleri anomalileri, uçakların da açık hava türbülansıyla giderek daha fazla yüzleşmesine neden oluyor.

İki katına çıkacak

Daha da kötü haber şu: Yapılan modellemeler, iklim krizinden ötürü açık hava türbülansı olaylarının önümüzdeki 30-60 yıl içinde 2 kat artacağını gösteriyor! Özellikle de Kuzey Yarımkürenin ortasından geçen uçuşlar (mesela İstanbul-New York veya San Francisco-Tokyo gibi uçuşlar) bu gidişattan daha da fazla etkilenecekler.

Bu noktada “Havacılık tarihi kanla yazılmıştır.” şiarını hatırlatmak biraz ürpertici olabilir; ama neyse ki dünya genelindeki havacılar, kan akma ihtimalini en aza indirmek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Örneğin daha şimdiden, giderek artacak olan türbülans olaylarına yönelik prosedürler güncelleniyor: 2022’nin mayıs ayında American Airlines, sert türbülanslar sırasında servis arabalarını sabitleyip, sıcak içecekleri en yakın koltuğa veya yere bırakma gibi prosedürleri devreye soktu. Ayrıca SkyPath adı verilen bir uygulama yardımıyla pilotlar, deneyimledikleri türbülansları anlık olarak diğer pilotlara bildirebiliyorlar (ayrıca uygulama, otomatik olarak tespit ettiği türbülansları kaydedip raporluyor). 

Peki siz ne yapacaksınız? Hosteslerin yönergelerine uymak ve psikolojik olarak kendinizi hazırlamak haricinde yapabileceğiniz pek bir şey yok. Birçok yolcunun kemer ikaz ışıklarını görmezden geldiğine tanıklık ediyorum; ama sert bir türbülans sırasında havaya fırlayıp, kafanızı tavana çarpıp, boynunuzu kırmak istemiyorsanız, uyarıldığınızda kemerinizi takmak iyi bir tercih olabilir. Eğer 2 yaşından ufak çocuğunuz varsa, onu uçak içinde serbestçe dolaştırmak yerine bir araba koltuğunda oturtmak iyi bir tercih olabilir. Keza sert bir türbülans sırasında fırlayabilecek cep telefonu ve tablet gibi aletleri başıboş bırakamamak da iyi bir seçenek, zira bunlar türbülans sırasında deneyimlenen ani ivmeler dolayısıyla bir gülle gibi kafanıza çarpabilir ve yaralanmalara neden olabilir. Türbülansa yakalanırsanız sakin kalın ve uçağınızın bu sarsıntı nedeniyle düşme ihtimalinin sıfıra yakın olduğunu hatırlayın. 
Birazdan geçecek…

Tabii bir de iklim aktivizmine katılarak, insan kaynaklı iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi seçebilirsiniz ama… O da bir başka yazının konusu olsun.