TÜSF’de rekabetsiz başkanlık seçimi
Türkiye Üniversiteler Sporları Federasyonu diğer branş federasyonlarından farklı olarak hemen hemen tüm branşları içine aldığı gibi, yeni federasyon olmaya aday branşlarında uygulama alanı olarak yardımcı olan bir içeriğe sahip. Temel amacı üniversite gençliğine sosyal alan yaratarak spor yaptırmak. Federasyon yaklaşık 55 spor branşında faaliyet gösteriyor ve yılda ortalama 146 ulusal spor organizasyonu yapıyor.
Avrupa’da EUSA’ya (Avrupa Üniversite Sporları Birliği) bağlı çalışan TÜSF, FISU (Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonu) ile de uluslararası alanda iş birliği yapıyor.
Olimpiyatlardan sonra en büyük organizasyon olarak kabul edilen Universiade (Dünya Üniversiteler Oyunları) FISU tarafından organize edilerek büyük bir prestije sahip oluyor. Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu 2005’te İzmir’de bu yaz oyunlarını organize ettiği gibi, 2011’de de Erzurum’da kış oyunlarını organize ederek çok prestijli bir sorumluluk üstlenerek başarıyla oyunları tamamladı.
Ben de yaklaşık 20 yıl boyunca bu federasyon içinde-bir dönem yönetim kurulu üyeliği olmak üzere-katkı sağlamaya çalıştım. Benim gibi yüzlerce insan büyük emek sarf ederek bu federasyonunun özerk yapısını koruyarak, liyakat sahibi insanlara çalışma alanı yaratıp, hiçbir siyasi veya etnik kimlik üzerinden ayrımcılık yapmayarak bir çalışma ortamı içerisinde -ki bunu korumak için çok da titiz davranıp- öğrencilere aksatmadan hizmet vermeye çalıştık.
O dönem başkanlık yapan Sayın Kemal Tamer ile genel sekreter Sayın Erdoğan Çelebi’nin katkıları ve içinde tartışılacak konular olsa bile yarattıkları demokratik ortam önemli değere sahipti.
∗∗∗
Federasyon, 28 Haziran 2006’da idari ve mali yönden özerk yapıya kavuşmasına rağmen, özellikle son dönemdeki yönetim kurulunun tutum anlayışı, federasyonu kendi özerk kurgusuna zarar verecek ve müdürlük ve bakanlığa bağımlı olacak şekilde dizayn edilerek, yıllarca emek verilip yaratılan yaz ve kış oyunları başta olmak üzere tüm faaliyetler direk bakanlık bünyesinde organize edilen bir yapıya geçildi.
Bu tartışmalar hâlâ sürerken, her olimpiyatlardan sonra yapılan federasyon başkanlık seçimleri için TUSF’de süreci işletmeye başladı.
Üç başkan adayı şu anda yarışacağını açıkladı ve üçü de profesör. Bayburt Üniversitesi Rektörü Mutlu Türkmen, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Hürmüz Koç ve Gazi Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Spor Yöneticiliği Öğretim Üyesi Tekin Çolakoğlu.
Buraya kadar her şey normal…
Yarışa katılabilmek için her aday belirli bir oranda delege onayına sahip olmak zorunda. Bunun için üniversitelerin belirlediği delegelerden kendileri adına başvuru formu almak için temas kurarak bunları talep ediyorlar. Ve her üniversite delegesi kendi hür iradesiyle projelerine ve iyi yöneteceğine inandığı kişiye bu formu doldurarak teslim eder.
Bayburt Üniversitesi Reaktörü Mutlu Türkmen adaylığını açıklayana kadar süreç normal şekilde böyle işliyordu. Fakat sonrasında işler birden değişti…
Mutlu bey rektör olmanın verdiği avantajla tüm rektörlerle bağlantı kurarak, adaylık formu istediği gibi, diğer adaylara şayet form verilmişse kendisine de tekrar yeniden verilerek diğer adayların elindeki formu mükerrer hale getirmek için, eğer doğruysa talepte bulunuyormuş.
∗∗∗
Diğer husus; kendisi dışındaki iki adayı ne olursa olsun destekleyeceğini açıklayan spor bilimleri dekanları veya sağlık kültür daire başkanlarını -eğer delegeyseler- delegelikten alınması için rektörlere talepte bulunduğu gibi, birçok rektör de bu talebe karşılık ya kendilerini ya da kendine bağlı kişileri yeniden aday yapmaya başladıkları söyleniyor.
Bu kadar çalışmasının amacı; sanırım diğer iki adayın da yeterli sayıda aday formunu toplayamamalarına neden olarak seçimlere katılma şanslarını kaybetmeleri ve rektör beyin seçime tek girmeyi istemesi.
Ve yine, eğer üniversite ziyaretlerini kendi makam aracıyla yapıyorsa bu bizi de etkiler ki o zaman bizim de vergilerimiz söz konusu.
Böyle haksız rekabet ortamında seçime girmek bile büyük cesaret.
YÖK bu konuda taraf mı? Değil mi? Bilinmiyor… Eğer o kanal aracılığıyla da üniversitelere telefon açılıyorsa, o zaman neden bu seçim yapılıyor?
Üniversitelerde öğrencilerin barınma, beslenme ve eğitim ile ilgili bu kadar büyük sorunlar yaşanırken, öğretim elamanları ve öğretim üyelerinin özlük hakları ile bilimsel çalışmaları için gerekli kaynak transferi sağlanması ve bunlar için ciddi çaba sarf edilmesi gerekirken, bilimsel yayın konusunda ve özellikle uluslararası yayınlardaki alıntıların karşılık bulması neredeyse yok sayıdayken ve ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan Unıversity Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı tarafından yapılan araştırmalar sonucunda 2022-2023 yılı yayınlanan makale puanı, bilimsel doküman puanı, doktora puanı, öğretim üyesi/öğrenci sayısının total puanına göre listedeki yeri belirlenen Türkiye’nin en iyi üniversite sıralaması tablosunu incelediğimizde Bayburt Üniversitesi 183 üniversite arasında 115. Sıradayken Rektör bey neden seçime girmek ister? Bir üniversite rektörünün hedef olarak seçeceği alan bilimsel alan olmalı. Bu kadar önemli ayrıntılar söz konusuyken Rektör bey nasıl zaman bulup federasyon başkanlığını yönetecek? Ve niye böyle bir zaman dilimi içinde bu kadar önemli ayrıntılarla uğraşması gerekirken, federasyon işleriyle uğraşıp hizmet verecek? İnanılması zor bir durum.
Bunların toplamında ortaya çıkan gerçek: Demokrasinin zor zanaat olduğu…
Demokrasiyi benimseyecek kültürel kodlara sahip olunmadıktan sonra hangi seçim, kim tarafından kazanılırsa kazanılsın sonuçta hepimiz kaybederiz.