Google Play Store
App Store

AKP ve MHP grup toplantıları çok şenlikliydi. Bahçeli yine ülkenin beka sorunun kavrayarak Nemo Mettler konusunda hepimizi uyardı: “Tüylü ceket, mor makyajlı ve pembe saten etekle yarışmada boy göstermesi…”

Bahçeli’nin de işaret ettiği gibi Eurovision şarkı yarışması sonucunda bizim göremediğimiz derinlikte bir komplonun olduğu çok açık ve bu konuda herkesin hassas olması gerekiyor. Bahçeli’nin duyurduğu Cumhur İttifakı’na karşı yapılan tek komplo girişimi sadece Nemo ile sınırlı değil.

Meğer gazeteciler dahil Ankara’da siyasetle ilgilenen her kesimin “MHP-AKP gerilimi” olarak tarif ettiği Bora Kaplan dosyası da başka bir komplonun parçasıymış.

Bahçeli duruma o kadar öfkelendi ki açık açık tehdit etti: “Ayranımızı kabartmasınlar, sabrımızı taşırmasınlar. Maşa kullanıp sütre gerisine saklananların hepsini takip ediyoruz. Olan biten tüm kanun dışı irtibat ve ilişki ağlarının farkındayız.”

Keşke Bahçeli konuyu biraz açsa da biz de durumu anlasak, farkına varsaydık. Ama Bahçeli’nin hedef kitlesinin biz olmadığımız çok açık. O çok sevdiği Erdoğan’a ‘adamına sahip çık’ diye sesleniyor, hatta yol da gösteriyor: “Bakalım temiz eller operasyonu nasıl oluyormuş! Hepsine göstermek, hepsini yaka paça içeri tıkmak da hukuk devletinin varlık ve şeref konusudur.” Kamuoyu Erdoğan’ın yanıtını çok beklemedi. Dün Meclis’te yaptığı parti grup konuşmasında “Yenikapı ruhunu baltalamak isteyenleri görüyoruz ki asla boş durmuyor. Kuklayı da kuklacıyı da oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz” ve “Kanunun dışına çıkan, hatası olan kim varsa hukuk zeminince hesabı soruyoruz” diyerek ortağına ‘mesaj alındı’ demiş oldu.

BU EZBERLE ÇOK ZOR

Erdoğan ve Bahçeli ne derse Cumhur İttifakı içinde yaşanan çatışmayı gözden kaçırmaya yetmez. İkilinin açıklamalarından niyetin “sulh sağlamak” olduğunu anlıyoruz. Spotlar üzerindeyken manevra yapmanın zorluğunun farkında olan Erdoğan ve Bahçeli her zaman yaptıklarını yapıp yeni bir hayali düşman yaratıp hedef saptırıyorlar. FETÖ iltisaklı olmak, vesayet hedeflemek, darbe peşinde koşmak gibi bildik argümanlarla destekli bir senaryoyu hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Erdoğan ve Bahçeli arasında uzlaşının kapısı aralandıysa yaşanan bu çatışmayı da fırsata çevirmeye çalışacaklardır. Birkaç polis şefi birkaç yargıcın dahil edilmesiyle mesele iktidara karşı kalkışmaya kadar gidebilir. Bir de birkaç bakanın “affını istemesiyle” süreç tamamlanabilir. Ondan sonra ver elini baskı yasaları.

Tabii bunun için ilk şart mutlak bir uyum. Geçmişte yeterli bir koşul olan ‘uyum’ bugün için hamle yapmakta çok zayıf kalıyor. Her şeyden önce yurttaşın rızası bir tarafa ekonomik ve siyasal olarak çok kırılgan bir iktidar var. Erdoğan’ın ‘bütünüyle arkasındayız’ dediği Mehmet Şimşek’in programının hayata geçmesi için yapması gerekenler var. Öyle Bahçeli’nin her istediğini hayata geçirmek kolay olmaz. Müdahale Ali Yerlikaya’ya kadar uzarsa ortalığın bugünden daha çok karışma olasılığı yüksek. Ekmeğini fazlasıyla yedikleri 15 Temmuz sonrası ezber, birden fazla gerekçe nedeniyle bu kez tutmayacaktır.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Bu kavganın çıkardığı toz bulutunun arkasında ilk görünen, AKP ve MHP liderlerinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi konusunda şimdilik ‘Milli mutabakatları’nın devam ediyor olması. Liderler Saray rejiminin ancak ortaklık sürdükçe ayakta kalabileceğinin farkında. İstemeseler de birlikte yürüyecekler.

İkinci fotoğraf bu isteksizliği doğruluyor. Kavga bitmiş görünse de kimse sopasını bırakmadı. Her an yeni bir gerilim ortaya çıkabilir.

Son olarak da bu fotoğrafın bize sunduğu yalın mesajı Cumhur İttifakı’nın çok acil bir düşmana ihtiyaç duyduğu. Bahçeli’nin konuşmasından sonra ilk olağan şüpheli Nemo Mettler oldu. Ama yeterli olmayacaktır. Sonrasını hep birlikte göreceğiz. Özgür Özel’e sıranın gelmesi beklenenden de hızlı olabilir.

Tüm bu başlıklarda her şey istedikleri gibi gitse de yurttaşı oyalamak için yeterli gelmez. Çünkü tünelin ucunda onların hayatını pozitif etkileyecek hiçbir gelişme görünmüyor. Bir de muhalefetin kendi bildiği gündemi hayata geçirme konusunda ısrarı devam ederse işleri çok daha zorlaşacaktır.

Tüm bunlara rağmen “Tasarruf tedbiri” gibi göz boyamak için yaptıkları hamlelerin yanına Etkin Casusluk gibi muhalefet etmeyi zorlaştıracak adımlar atmayı denemeleri mümkün. Ama bu kez eli titrek, dili kekeme olan muhalefet değil bürokrasiden siyasete kadar iktidar bloku.

Yargıtay seçimleri, Bora Kaplan ve Sinan Ateş başlıkları üzerinden yaşananlar güçlü bir iktidara değil onları ayakta tutan kolanların çürüdüğüne işaret ediyor.