Google Play Store
App Store

Tuzla tersanelerinde olanları nasıl tanımlamalı? Medya çoğunluk, tersanede ölümler diye anlatıyor yaşananları. BirGün başta olmak üzere bazı gazeteler ve sendikacılar...

Tuzla tersanelerinde olanları nasıl tanımlamalı? Medya çoğunluk, tersanede ölümler diye anlatıyor yaşananları. BirGün başta olmak üzere bazı gazeteler ve sendikacılar, Tuzla tersanelerindeki ölümleri, gerçekte olduğu gibi iş cinayeti olarak adlandırıyorlar. Haklılar, çünkü önlenmesi mümkün olan “iş kazaları”nı iş cinayeti diye adlandırmaları doğal bir şey.

Hafta başında yirmi dört saat arayla iki genç işçinin ölümüyle, Tuzla tersanelerinde ölen işçilerin sayısı 96’ya ulaşmış bulunuyor. 2008’in ilk beş ayında iş cinayetine kurban giden işçi sayısı ise 10’u buldu.

Eğer hızla radikal tedbirler alınmazsa durum değişmeyecek. Yine ocaklar sönecek, acılar yaşanacak. TBMM’nin Tuzla tersanelerinde yaşananları incelemek için geç de olsa bir komisyon oluşturması yerinde bir harekettir. Ancak bu gibi komisyonların çalışmaları gerekli ve yararlı olmakla birlikte, geçmişte de çoğu kez yaşandığı gibi ilgililerce pek de dikkate alınmamaktadır.

Ayrıca durum son derece acildir. O nedenle hükümetin ve ilgili bakanların hızla, ciddi ve kararlı biçimde meselenin üzerine gitmeleri, konuya katkı verebilecek sivil toplum kuruluşları ve sendikalarla birlikte gerekli tedbirleri almaları zorunludur.

Sorun çok boyutludur. İşe, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın da itiraf ettiği gibi, “20 tersane olması gereken yerde 50 tersaneye ruhsat verilmiş olmasından” başlamak ve bu fiziki sıkışıklığa son verecek kararları oluşturmakla başlanmalıdır. Buna paralel olarak, taşeronluk, kayıt dışılık, sendikasız işçi çalıştırma, işçi eğitimi, iş sağlığı ve güvenliği için ana firmalara uzman eleman çalıştırma konularında gerekli kararlar alınmalı ve hızla yaşama geçirilmelidir.

Aynı şekilde Anadolu’nun çeşitli kentlerinden ailelerini geçindirmek için Tuzla’ya gelen işçilerin insanlık onuruna uygun mekânlarda yaşamaları da sağlanmalıdır.

Tersane işi ağır iş sınıfına girdiğine göre, Tuzla tersanelerinde, “Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği” uyarınca günde 7,5 ve haftada 37,5 saat sınırlamasına ve gece çalışma yasağına uyulması temin edilmelidir. Çalışma Bakanlığının bu konulardaki denetimi “haberli” değil sürekli olarak yapılmalıdır. Hedef, iş sağlığı ve iş güvenliği konusundaki evrensel standartlara ulaşmak olmalıdır.

Bu konuda sorumluluk Çalışma Bakanlığına ve hükümete aittir. Nitekim Bakan Çelik basına, “Bakanlık olarak üzerimize düşeni yaptık” dedikten sonra, “diğer bakan arkadaşlarımızla birlikte hükümette çözüm aranması gerektiğini” söylemiştir.

Yani bakan, bir bakıma kendi hükümetinin konuya gereken önemi vermediğini itiraf etmiştir.

Peki, hükümet çözüme kayıtsız kalıyorsa, Çalışma Bakanı’nın yapması gereken, istifa etmek değil midir?