Mart ayının son günü Twitter, “yeni bir şeffaflık çağı” başlattığını duyurdu. Algoritmasının bir bölümünün kaynak kodlarını herkesin görebileceği şeklinde Github’da yayınlamıştı. Yayınlanan bölüm, akışımızda “Sana Özel” diye seçilen bölümün kaynak koduydu. Öncelikle bu tarz bir ifşaatın sosyal medya tarihinde bir ilk olduğunun, bu açıdan önemli olduğunun altını çizelim. Ancak konunun derinine girdikçe bazı tartışmalı durumlar beliriyor. Hal böyle olunca, bunun gerçek bir “şeffaflık hamlesi” mi yoksa bir “şeffaflık gösterisi” mi olduğu sorusu cevaplanmaya muhtaç hale geliyor.

GÖRÜNÜRLÜK TARİFESİ

Belki rastlamışsınızdır; kaynak kodun açıklanmasından sonra ortaya bir tarife listesi serildi. Buna göre her beğeni 30 kat, retweetler 20 kat, yorumlar ise 1 kat görünürlük sağlıyordu. Tweetinize görüntü ve video eklemek ise 2 kat fazla görünürlük demekti. Tweete link eklemek ise negatif bir görünürlük puanı demekti. Sessize alınmalar, bloklar, takipten çıkmalar, spam olarak rapor edilmeler de tweetin görünürlüğünü azaltıyordu. Hemen bir kural gibi benimsenen bu listeye, çok geçmeden itiraz geldi. New York Üniversitesi Sosyal Medya ve Politika Merkezi akademisyenlerinden Sol Messing, bu listenin normal akıştaki sıralama yani timeline için değil, arama sonuçlarındaki sıralama için geçerli olduğunu açıkladı. Kod satırındaki “luceneScoreParams” ifadesi bunu gösteriyordu. Ortaya çıkan ilk tarife yani “beğeniler 30 kat, retweetler 20 kat görünürlük sağlar” ile başlayan liste bu açıdan yanıltıcıydı. Sol Messing’e göre Facebook’un eski veri bilimcilerinden Jeff Allen’ın ulaştığı veriler daha kritikti. Buna göre bir beğeni yarım retweet değerindeydi. Bir yanıt, 27 retweet değerindeydi. Tweet yazarının yanıtladığı bir yanıt 75 retweet değerindeydi. Bununla birlikte, bu sıralamayı ölçmek o kadar da basit değildi. Çünkü bir tweet henüz hiç etkileşim almadığında onu daha fazla kullanıcıya göstermeyi sağlayan daha karmaşık kriterler vardı. Yine de tweetin ilk atıldığı birkaç dakika içinde gerçekleşenler, tweetin viralleşmesinde önemli bir etkendi.

TWITTER GERÇEKTEN ŞEFFAFLAŞTI MI?

Peki bu hamle, Twitter’ın ya da Elon Musk’ın sunduğu gibi gerçek bir şeffaflaşma hamlesi mi? Eskisinden daha fazla şeyi bildiğimiz açık. Bununla birlikte yayınlanan bu kod, sistemin küçük bir parçasını temsil ediyor. Pek çok uzmana göre de bu anlık görüntünün hâlâ geçerli olduğuna inanmak için bir sebep yok. Basın bu konuda bir yorum ya da daha fazla bilgi talep ettiğindeyse, Twitter, “kaka emojisi” içeren bir otomatik cevap maili atıyor. Twitter basınla ilişkileri o kadar önemsemeden ve hatta onlarla kafa bularak, son kullanıcıyla konuşmayı tercih ediyor. Sorun şu ki son kullanıcıların da bazı teknik detayları ve kritik denetim mekanizmalarının önemini bilmesine imkân yok. Elon Musk göreve geldikten sonra da kritik denetim mekanizmalarında çalışan tüm personelin işine son verilmiş durumda. Bir yandan şeffaflık bir ürün olarak ortaya konulurken, diğer yandansa araştırmacılara kapılar kapanıyor. Örneğin, Twitter’ın bazı kriterleri yerine getiren bilim insanlarına verdiği API veya programlama ara yüzüne ücretsiz erişim artık ücretsiz değil. Ayda 42 bin dolardan 210 bin dolara uzanan bir ücreti var. Bu, sadece bilimsel çalışma erişimi için yılda en az 500 bin dolar araştırma bütçesi demek. Sorun şu ki, neredeyse hiçbir akademisyen veya akademik birimin böyle bir araştırma bütçesi yok. Bu da Twitter’da gerçekleşen konuşma türlerine ilişkin akademik çalışma olanağını kâğıt üzerine olmasa da gerçekte imkânsız kılıyor. Twitter’ı bilimsel çalışmaların odağından kaçırmak, yeni başlayan şeffaflık çağının neresine düşüyor, onu da bir sormak gerek. Cevabın “kaka emojisi” olacağını biliyoruz neyse ki.

PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR

Twitter’ın şeffaflık hamlesinden daha kesin bir şekilde öğrendiklerimiz de var. Twitter Blue aboneliği, sizi takip etmeyenlerin “Sana Özel” akışında görünürlük puanınızı ikiye, sizi takip edenler açısındansa dörde katlıyor. Yani Blue Aboneliği, bir açıdan tweetleriniz için reklam vermek diyeceğimiz bir görünürlük sağlıyor. Anlaşılan o ki, Musk’ın Twitter’ı “kent meydanı” haline getirme vaadi, sadece parası olanların çıkabildiği bir kent meydanı olarak revize edilmiş durumda. Diğer yandan, bir ay kadar önce bu köşede de değindiğimiz Elon Musk’ın timeline’da kendi tweetlerinin öne çıkarılmasıyla ilgili talimat verdiği iddiasıyla da ilgili bazı gelişmeler oldu. Yayınlanan kodlarda, Elon Musk’ın tweetlerinin “author_is_elon” diye özel olarak etiketlendiği görülüyordu. Musk, bir Spaces konuşmasında “bu etiketin niye orada yer aldığını bilmediğini ve kodlarda utanç verici birçok şey olabileceğini” ifade etti. Bu etiketlemenin ne için olduğu henüz net değil. Yani otomatikman kendi tweetleri daha fazla görünsün diye etiketleniyor diyemeyiz. Aynı şekilde, Twitter’daki bazı hesapların, ABD’nin siyasi kutupları olan “Demokratlar” ve “Cumhuriyetçiler” diye özel olarak etiketlendiği de kodlarda görülüyor. Twitter, bu konuda yaptığı açıklamada, sadece istatistik tutmak için yaptığını belirtti. Yapılan değişikliklerden hangi grupların olumsuz etkilendiğini görmek için böyle bir istatistik gerekebilir. Ancak bu istatistik rahatlıkla kötüye de kullanılabilir.

GERÇEK Mİ, GÖSTERİ Mİ?

Şimdi tüm bu bilgi ve yorumlar sonrasında, bunun gerçek bir “şeffaflık hamlesi” mi yoksa bir “şeffaflık gösterisi” mi olduğunu sorarsanız, benim kanaatim iyi tasarlanmış bir gösteri olduğu yönünde. Yine de “hiç yoktan iyidir” diyenler olacaktır. Tartışılır. Açık olan şu ki, dünyadaki neredeyse her ülke için önemli olan, hakikat kaybında rolü olan bu platformun sahipliği meselesi, alınan keyfi kararlarla, giderek daha endişe verici hale geliyor. Bu endişe, algoritmanın küçük bir parçasının kaynak kodunun açıklanmasıyla giderilecek gibi değil.