Almanya’da sosyal demokrasinin solunda çok sayıda siyasi parti var. Bunlardan sadece biri, Sol Parti (Die Linke), hem federal düzeyde, hem de eyaletler ve yerel yönetimler düzeyinde parlamenter sistemin bir aktörü.

Diğerleri eylemlikleriyle, girdikleri seçimlerde aldıkları oy itibarıyla ve de ideolojik ayrılıkları nedeniyle biraraya gelemedikleri için siyasal yaşamda etkili olmayan örgütler.


Ve Sol Parti de benzer bir duruma düşmek üzere. Son zamanlardaki tüm seçimlerde oy kaybına uğrayarak ve kendi içindeki anlaşmazlıklar nedeniyle büyük güç kaybeden parti Eylül 2021’deki genel seçimde yüzde 5’lik oy barajının altında kalmış (yüzde 4,9), ancak seçim sisteminin sunduğu bir diğer olanaktan yararlanarak (üç seçim bölgesini doğrudan kazanarak) Federal Meclis’e girebilmişti.

Ancak son seçimde Sol Parti’yi parlamento dışında kalmaktan kurtaran bu seçim sistem, diğer taraftan da seçilen direkt adaylarla, parti listeleri üzerinden seçilenlerin sayısını dengeleyen sandık aritmetiği nedeniyle Federal Meclis’teki milletvekili sayısının sürekli artmasına neden olduğu için eleştiriliyordu. Örneğin aslında toplam 598 olması gereken milletvekili sayısı son seçimde bu sistem nedeniyle 736’ya çıkmıştı. Çoğunluk bu sistemin değiştirilmesinden yanaydı.

***

Sonunda bu oluyor. Koalisyon hükümeti meclisin her seçimde biraz daha büyümesine neden olan bu sistemi değiştirmek için hazırladığı yasa tasarısını Federal Meclis’ten geçirdi. Buna göre gelecek parlamentoda 630 milletvekili olacak. Daha önemlisi oyları yüzde 5 barajının altında kalan partiler, birçok direkt adayı kendi seçim bölgelerini kazanmış olsa bile, parlamento dışında kalacak. Bu durum öncelikle Sol Parti ve sadece bir eyalette (Bavyera) örgütlü olup, sadece oradan seçime giren sağcı Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisini ilgilendiriyor. Son seçimde sadece yüzde 5,2 oy alan CSU, Bavyera’da 46 seçim bölgesinden 45’ini direkt adaylarıyla kazanmıştı. Yüzde 5’in altına düşmeleri halinde, yeni sistemde onlar da Federal Meclis’te yer almayabilirler. Dolayısıyla onlar da Sol Parti gibi hükümetin seçim reformuna karşı. Her iki parti de önümüzdeki günlerde yasalaşacak reformu iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne gidecekler…

Ancak Sol Parti’nin daha büyük problemleri var. Mevcut sistem böyle kalsa bile gelecek seçimlerde parlamento dışında kalabilirler. Çünkü parti içindeki anlaşmazlıklar artık çözümsüz bir noktaya geldi.

***

Birçok konuda anlaşmazlık var. Ancak en önemlisi Almanya’nın Ukrayna’ya silah yardımı ve Rusya’ya yönelik ambargolar.

Geçmişte parti yönetiminde önemli görevler üstlenen milletvekili Sahra Wagenknecht ve çevresindekiler silah yardımına da, Rusya’ya yönelik ambargolara da karşılar. Derhal karşılıklı görüşmeler yoluyla ateşkes sağlanması için çaba gösterilmesini istiyorlar. Wagenknecht’in feminist gazeteci-yazar Alice Schwarzer’le birlikte yayınladığı ve 770 bin kişinin desteklediği “Barış Manifestosu“nu imzalayanlar arasında Sol Parti yöneticileri yer almıyor. Parti, bu manifestoyla çağrısı yapılan ve Berlin’de yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı barış mitingini de desteklemedi.

Wagenknecht, yeni bir sol parti kurmaya hazırlandığına dair söylentilere kesin bir yanıt vermiyor, ancak önümüzdeki dönemde artık Sol Parti’den aday olmayacağını açıkladı. Partinin önde gelen isimlerinden Gregor Gysi, taraflar arasında uzlaşma sağlanması için çırpınıyor, ancak Wagenknecht’le birlikte davranan Federal Milletvekili Sevim Dağdelen’in son açıklaması bunun ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

***

Dağdelen kendisini aidatlarını ödemediği gerekçesiyle suçlayan Sol Parti Eşbaşkanı Janine Wissler’i şöyle eleştiriyor:

“Sol Parti Başkanı, büyük barış mitingini desteklememek gibi affedilmez bir yanlışlığın sorumlusu. Janine Wissler, herşeyden önce Almanya halkına zarar veren ekonomik savaşı onaylayarak, Ukrayna’ya silah verilmesini talep eden yardımcısı Katina Schubert’in yanında taraf alıyor. Bu parti programının şimdiye kadar örneği görülmemiş derecede ihlalidir, Sol Parti’nin temel ilkelerine sırt dönmektir.“

Ve bu durumun devam etmesi halinde Sol Parti’nin siyasetteki ağırlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşı olduğu uyarısında bulunuyor.

Bir dönem iktidar ortağı olabilecek kadar güçlenmiş olan bu parti, şimdi tarihinin en önemli krizini yaşıyor.