Ülkenin birinde saklandı mı yoksa yasaklandı mı sevinç? Ağır yaralı mı yoksa ölü mü umut?

Ülkenin birinde adalet arayışı deliliğe davet, eğitim kader kısmet, ihtiyaçlar ortak ancak kutuplaşmak marifet. Savunma lafta şatafat, özgürlük hep feragat. Onur yok hükmünde, Demokles’in kılıcı parlatılmış yine. Kapatmış gözünü maymuncuk, sandığın sırrı açık. Seçimler yaklaşıyor çözüm ise apaçık.

Ülkenin birinde devlet baba şedit, yurt ana ağlıyor, çocukları yoklukla boğuşuyor. Kâşif ‘merak’ ve bilge “idrak” yardıma koşmak istiyor. Ellerinde kipatlar, dillerinde hikâyeler, sol yanlarında güçlü kalp atışları… O kipatlardan birinin konuk olduğu bu yazı yazgımız buymuş demeyi reddedenler için de bir yazı.

Yaşamının bir döneminde herkes karanlıktan korkar. 

KARANLIĞI YASAKLAYAN KRAL

Hikâye, ileride kral olacak olan küçük bir prensin korkularla mücadele ettiği karanlık odasında başlıyor. Büyüdükçe karanlığın icabına bakacağına dair kendine söz veren prens kral tacını taktığı gün karanlığı tamamen yasaklamaya karar veriyor. Yasağın halka duyurulma biçimi önemli! Kralı yönlendiren apoletliler ve kraldan çok kralcılar iş başı yapıyorlar. Daha önce sorun edilmeyen bir kavram toplumun gündemine gelip oturursa ne olur? Aldığı kararın kendi fikri olduğuna inandırılan bir toplum hangi geçici duygunun rüzgarına kapılır? Sarayın üstüne yerleştirilen dev yapay güneş ile gün batımının güzelliği ortadan kalkıyor. Sonraki sayfalarda çizimleri incelediğimizde hayal dünyasından çıkıp günümüzü de sorgulayabileceğimiz ayrıntılar yakalıyoruz; sloganlar, tabelalar, yaşam tarzları, insanların kullandığı aksesuarlar… ve tabi sonrasında gelip çatan yorgun idrak. Karanlığa ihtiyacı olduğu için evindeki lambayı söndürenlere Işık Muhafızlarının kestiği cezalar işe yarar mı? Farkındalığı yükselen toplumun dikkatini dağıtmak için karar vericiler nasıl bir program tasarlar, hangi planları uygular? Hikâyede büyük bir kandırmacanın organize edildiği o mühim gecede sapsarı boş bir sayfaya düşeceğiz. Atmosferin ironisine kapılıp kral ile göğe bakacağız. Krallığın bir başka köşesinde usul usul ışıkları kapatılan evleri sayacağız. Muhafızların paniği küçük bir grubun saraydaki en önemli aydınlatma düğmesine ulaşmasına engel olamayacak, danışmanlar çaresizce bağıracak. Bir kralın ürpertisi duyumsanacak. Daha önce düşünmeliydim diyebilmenin ve hatalardan dönebilmenin hikâyesini okuyan çocuklar umuyorum ki ihtiyaç duymadıkları ışıkları söndürmekten çekinmeyen bireyler olacak.

NotaBene Yayınları, Yazan-Resimleyen: Emily Haworth-Booth

***

Güneşi sarayına taşıtan ile, geleceğin ufkuna halkıyla yürüyen bir olur mu? Suni aydınlığın kapladığı mutsuz sayfaları kapatalım, geceye bağlı masum karanlığın içinde çok renkli ve çok sesli sevinçleri çoğaltalım. Hırslı hırsızların hükmettiği dünyada artık hepimiz tanıyoruz basit yaşamayı unutanları, gösterişe kapılıp gerçeklikten kopanları, ayrıştıranları, taşlayanları, yakıp yıkanları… Biliyoruz ki makamlara aldırmaz zaman; “Sic transit gloria mundi!”, “İşte öyle geçiverir dünya şanı”